Copycat Çeviri Fransızca
55 parallel translation
"Herkes okur,'Vanity Fair've'Copy-Cat'hikayelerinin hepsini okur ama kimse insanlar üzerinde nasıl bir etkinin oluştuğunu düşünmez."
- - "People reads various stories on'Vanity Fair'or'Copycat'but nobody thinks effect on persons to whom is happening."
Bir taklitçi olabilir.
Ça pourrait être un de ces trucs rituels. Ça pourrait être un copycat.
Bence onları 9. kurban çift yapmak isteyen bir kopyacı katille karşı karşıyayız.
Je pense que nous sommes face à un copycat qui essayait de faire d'Ian et Justine le neuvième couple.
Şu ana kadar hiç kimsenin haberdar bile olmadığı, DJK'nin suç ortağını öldüren... bir DJK kopya katili mi?
Un copycat du TDJ qui surgit pour tuer un complice du TDJ dont personne ne connaissait l'existence jusqu'à maintenant?
İnanmak zor da olsa, kopyacı katiller nadir bulunmuyor.
Je sais que ça peut sembler farfelu, mais les copycat ne sont pas rares.
Görünüşe göre biri, seri tecavüzcü Andrew Jenkins'i taklit ediyor.
Il semble qu'un copycat du violeur récidiviste, Andrew Jenkins, soit en liberté.
Bu taklitçi ne zaman yakalanacak?
Quand ce copycat sera-t-il attrapé?
Jenkins'in taklitçi hakkında bilgisi varsa başka bir kadın kaçırılmadan ona ulaşsak iyi olur.
Si Jenkins a un lien avec le copycat, ça serait bien de le trouver - avant l'enlèvement d'une autre femme.
Bakın, Jenkins ile 5 defa konuştum ve taklitçi hakkında hiçbir şey öğrenemedim.
J'ai interrogé Jenkins 5 fois : sans résultat sur le copycat.
Taklitçinin aralarından biri olması ihtimali yüksek.
Il y a de fortes chances que le copycat soit quelque part là-dedans.
Bir taklitçin var, değil mi?
Tu as un copycat, c'est ça?
Ve sen taklitçi arkadaşım hakkında ne bildiğimi öğrenmek istiyorsun?
Et vous voulez savoir ce que je sais sur mon ami, le copycat.
Taklitçi kim?
Qui est le copycat?
Eğer kurallara uygun giderse taklitçi, ilk 24 saatte onunla oynayacak ve sonra kör edip, tecavüz edecek.
Si l'habitude perdure, le copycat jouera avec durant les premières 24 heures, puis il la rendra aveugle, la violera.
En azından Jenkins'in taklitçiyle bağlantıda olduğunu biliyoruz.
Au moins on sait que Jenkins a un lien avec le copycat.
- Taklitçinin kim olduğunu biliyor musun?
- Savez-vous qui est le copycat?
- Taklitçi kim?
Qui est le copycat?
Taklitçi kim?
- Qui est le copycat?
Ben asla, sana taklitçinin kim olduğunu söylemeyeceğim.
Je ne vous dirai jamais... qui est le copycat.
- Taklitçinin hayvanının ismini size söyleyerek mi?
En vous disant le surnom que le copycat lui donne? Oui.
- Taklitçi hakkında ne biliyorsun?
- Que savez-vous sur le copycat?
... arkadaşım hakkında bildiğim, yani taklitçi hakkında.
Et vous voulez savoir ce que je sais sur mon ami, le copycat.
Jenkins'in taklitçi konusunu açacağını düşündüğünde panikliyor.
Quand il s'est dit que Jenkins allait parler du copycat il a paniqué.
Gardiyan taklitçi mi?
Le garde est le copycat.
Ve hepsinde de, taklitçinin kurbanlarından birinin bırakıldığı günün ertesiydi.
A chaque fois, le lendemain une des victimes du copycat était libérée
Taklitçi olmadığını söylüyor.
Il dit que vous n'êtes pas le copycat.
Peki, şimdi, Jenkins mektupları taklitçiye seninle ulaştırdı.
Jenkins vous a fait remettre des lettres au copycat.
Tamam. Bunlar taklitçinin kurbanları.
Ce sont les victimes du copycat.
Taklitçi artık taklit etmiyor.
Le copycat ne copie plus.
Beni taklitçiyle kıyaslıyor.
Il me compare au copycat.
Hapiste, ona taklitçiyi ilk sorduğum anda gösterdiği duygu gururdu.
En prison, la première fois que je l'ai interrogé sur le copycat, il a montré de la fierté.
Taklitçi bir katil olabilir.
Ça pourrait être un copycat.
Taklitçi mi?
Un copycat?
- Yalnız bu detayı basına vermemiştik.
C'est un copycat. Ce détail n'a pas été dévoilé.
Bay Copycat.
Oh, Mr Copycat.
Bir Kocaayak daha mı, yoksa taklitçisi mi?
Un autre Yéti? Ou un copycat?
Hemşireleri öldürdüğünü itiraf etti ama kopya cinayetlerden bahsettiğim anda avukatını istedi.
Il vient d'admettre avoir tué les infirmières et au moment où je parle du copycat, il demande un avocat.
Bir kopya katiliyle uğraştığımızı düşünüyorsun.
Vous pensez que nous avons affaire à un copycat.
Ama ne kadar baksam, o kadar çok yanıldığımızı düşünüyorum. Gerçekten bir kopyacı olduğunu düşünüyorum.
Mais plus je regarde, plus je pense que nous nous trompons, qu'il y a vraiment un copycat.
- Ne? Kruse kopyacı konusunda haklıydı.
Kruse avait raison à propos du copycat.
Orijinal Geyik Avcısı kurbanlarını diğerlerine, fiziksel yönden başka bağlayan bir şey yoktu ama kopyacının kurbanları...
Il n'y avait rien de concret à connecter les victimes initiales du Chasseur autre que le physique. mais le copycat, ses victimes...
- Kopyacının, özel bir kurban tipi mi var diyorsun?
Tu penses que le copycat cible un type de victime bien précis? Et si c'était le cas?
Joseph Riggs, kopyacının ikinci hedefi.
Joseph Riggs, la seconde cible du copycat.
Kopyacı da bu kadınları koruyordu.
Le copycat protégeait ces femmes.
Hizmet sağlayıcılarını görüntülüyordum terapistleri, avukatları, doktorları kopyacımızın kurbanlarının eşleriyle kim çalıştıysa işte.
J'ai regardé tous les fournisseurs de service thérapeutes, avocats, docteurs, Tous ceux qui travaillaient avec les femmes des victimes du copycat.
Her davada, kopyacı tarafından kocalar, yardım alındıktan sonra öldürülmüş. Biri dışında...
Dans chaque cas, les maris ont été tués par le copycat après qu'elles aient demandé de l'aide, sauf elle...
Kocası, kopyacının ilk kurbanıymış ve kocasının ölümünden üç ay sonra işe alınmış.
Son mari était la première victime de notre copycat, et elle a été embauchée trois mois après sa mort.
- Yani bir kopyacı var.
- Donc on parle d'un copycat.
Çeviren : eşekherif.
Copycat Caffrey
Bir kopyacıyı arıyoruz.
Nous cherchons un copycat.
Bir kopyacı olduğunu düşünüyoruz.
On pense que c'est un copycat.