Corral Çeviri Fransızca
185 parallel translation
- Konaklama bölgesine doğru devam et, Dave.
- Va dans le corral, Dave.
Ağıla doğru gidelim.
Allons jusqu'au corral.
Ağılın orda toplanıyorlar.
- Ils sont rassemblés au corral!
Ağılda bir at var.
Il y a un cheval dans le corral.
- Ağılın yukarısında, efendim
Elle est au corral.
Bana ağıl için telgraf işinden vazgeçtiğini söyleme?
Alors, tu préfères le corral au télégraphe!
Atları ahırdan çıkarın ve arabalara bağlayın.
Sortez les chevaux du corral!
Seni bekliyoruz şerif. O.K. Corral'da!
Nous vous attendons à OK Corral, shérif!
Doğruymuş, Clantonlar O.K. Corral'da bekliyor. Bir barikat kurmuşlar.
Les Clantons sont bien à OK Corral.
Riling, ağaçların solunda diğer ikisi ağılın yanında.
Riling est dans les fourrés, à gauche, les 2 autres, près du corral.
Eğer köşeye ulaşabilirsem, arkalarına dolanıp onlara saldırabilirim.
Je vais aller au bout du corral et passer derrière.
Büyük ev nehrin kenarında olacak, ağıl ve ahırlar da onun arkasında.
La maison sera près de la rivière et le corral et les granges derrière.
Ağıla doğru gittiğini gördüm.
Et il est allé au corral.
Ağıldadır belki.
Le corral, je crois.
İki sente ağılda buğdayla besleriz.
Deux pièces dans le corral avec du grain, quatre pièces pour une stalle.
- Atlarımızı ahıra götür, eğerleri de sakla.
Prends-le. Mets nos chevaux dans le corral et cache les selles.
Çakal, ahırın yakınında geçti sanırım.
Juste un coyote qui a traversé le corral, je suppose.
Onu ahırda yakaladım.
On s'est retrouvés dans un corral.
Çok garip. Ben ahırda 33 tane at saydım.
Étrange, j'en ai compté 33 dans le corral.
Taze izler, ahırdan yeni çıkmış taze nal izleri.
De bottes dans la boue devant le corral.
Yemekten sonra hayvanlara bakmaya gideriz.
Nous irons au corral après dîner.
Birkaç sığırı yakalamak için hepimize ihtiyaç yok. Ned'le ben hallederiz.
Ned et moi allons mettre les bêtes au corral.
Eşi geçen gece onu ağılda ölü olarak bulmuş. O...
Sa femme l'a retrouvé mort au corral, hier soir.
Ahırda ; vahşi, terbiye edilmemiş kızıl bir atım var.
J'ai un cheval bai hargneux au corral. Il a pas été monté des masses.
Seni ahır kapısında sallandıracaklar.
Ils te pendront au portail du corral.
Çıkış şu tarafta. Ama gitmek için buranın etrafından...
Là-bas, il faut faire le tour du corral.
Whit, hayvanları ağıla sok.
Whit, mets les animaux dans le corral.
Dobe Corral hemen şu tepenin ardında.
Dobe Corral est de l'autre côté.
Ağılın orada.
- Près du corral.
Bak Trubee bunu düşüneceğim. Ama önce bana o ağıla niye saldırdığını anlat.
Ecoutez-moi, Trubee... pourquoi avez-vous attaqué ce corral?
Birinin ağılı havaya uçurup onlara yol açması gerekiyordu.
Il fallait atteindre le corral... et faire une diversion.
Onları sürmek için çitler ve kılavuz sistemleri kurmuştuk.
On construisait un corral et on les faisait s'y engouffrer.
Atlarınızı oradaki çite koyabilirsiniz.
Mettez vos chevaux dans le corral.
Seni çitin yanında beklerim.
- Je vous attendrai près du corral.
Atları ağıllara sok, eyerlerini çıkartma.
Rassemblez les chevaux dans le corral, et laissez les selles.
Ahırların içine bakın, bütün ağıllara, dükkanlara bakın!
Regardez dans les écuries, dans chaque corral, dans les commerces!
Bromhead, sandıklar oraya dizilsin, ağıldan dış sınıra.
Je veux une ligne défensive passant par ici, du corral au périmètre extérieur.
- Bu ağıl eskiden atlarla doluydu.
- Ce corral était plein de chevaux.
Tombstone'dan son geçişimde OK Corral'da kurdukları paten sahası büyük eğlenceydi.
La dernière fois, à Tombstone... l'événement était la construction d'une piste de patinage à OK Corral.
Bu tarafta bir ahırımız var.
Le corral est par là.
Savaş atlarınızı alıp, o küçük inekleri arka ağıla sokun.
Poussez donc ces vieilles vaches dans le corral avec vos chevaux de guerre.
- Eski ağılın orada.
- Près du vieux corral.
Eski ağıl.
Le vieux corral.
Ağıla toplayın!
Amenez-les au corral!
Atları ağıla kapatacağım.
Je vais mettre les chevaux au corral.
Al, atını ağıla koy.
Va mettre ton cheval au corral.
Ahırı bana karşı koruyan o adamları bertaraf edecek birisine ihtiyacım var.
Mais quelqu'un doit m'amener les hommes qui gardent le corral.
Güneş doğarken O.K. AğıIı'nda.
A l'aube à OK Corral.
Ben çiti deneyeceğim.
Je vais au corral.
Çitin ardındadır.
Il est au corral.
Hastahane. Kilise. Ağıl.
Un hôpital, une église... un corral, un périmètre extérieur reliant les bâtiments entre eux.