Creer Çeviri Fransızca
7,276 parallel translation
Duygu istemiş olsak bile, her tepki kendine özgü oluyor yani belirli bir kokuyu her bir müşteri için uyarlasak her seferinde Fransız Riviyerası'ndan bir kum tanesi taşımış olacağız.
Même si nous voulions de l'émotion, chaque réaction est unique, on devrait alors créer une odeur spécifique pour chaque client, ce serait comme déplacer la Côte d'Azur grain de sable par grain de sable.
Bence Bay Logan'ın tüccarlığı bizim bilimimizle birleşince burada yaptığımız şey mutlu evlilikler yaratmak olacak.
Je pense qu'en prenant nos connaissances et en les combinant avec les projets de M. Logan, ce que nous sommes en train de créer est un mariage heureux.
Tamam ama ne davayla ne de kurbanla alakalı bir şey biliyor... -... bizim başımıza ne kadar bela açabilir ki?
Oui, mais il ne sait rien de l'affaire ou de la victime, alors quel problème peut-il créer?
- Ortamı hazırlıyorum sadece.
Juste créer une ambiance. Oh, c'est génial.
Burada sihir üretemeyiz.
On ne peut pas créer de la magie ici.
Herkesi burada yaşamaya mahkum etmek yerine neden Storybrook'u yaratmak için o kadar zahmete girdim?
Pourquoi je me suis embêtée à créer Storybrooke alors que j'aurais pu les forcer à vivre ici?
Bana savaş ve zafer için güçlü bir evlat verildi ki Teshub dünyayı oyan büyük fırtınayı yarattığından beri Büyük Mısır İmparatorluğunu ilk işgal edecek olan bizleriz.
J'ai un fils qui est fort, désireux de bataille et de victoire pour que nous soyons les premiers depuis que Teshub a créer le grande tempête qui a taillé notre monde pour occuper le puissant Empire Egyptien.
Bunun için aşı ile uyumlu bir baz elde etmem ve stabil ve kuru bir formül üretmem gerek.
Et pour ce faire, j'ai besoin de la bonne base chimique pour mélanger avec notre vaccin afin de créer un mélange stable et sec.
Doğru duydunuz. New Orleans'a vardığımızda onu hak ettiği koltuğa oturtacağız. Orada bir kabine oluşturup ordunun yönetimini eline alacak ve dünyaya Amerika'nın geri geldiğini gösterecek!
Vous m'avez bien entendu, et quand nous arriverons à la Nouvelle Orléans, nous lui installerons un vrai siège, la où il pourra créer un cabinet, prendre le contrôle de l'armée, et montrer au monde que l'Amérique est de retour.
Cadılar ordusu mu oluşturacaksın?
Créer un éveil de sorcières?
Şimdi ise en çok istediğimiz şeyi yaratacağız.
Nous devons créer... ce que nous deux désirons le plus.
- Kimsenin başına dert olmak istemiyorum.
Je ne veux créer de problèmes à personne.
Bütün karanlığını... arkasında bırakarak kendisine yeni bir yaşam kurabilir miydi?
noirceur derrière lui et se créer une nouvelle vie?
Tavan içinde kablolarla, gölge ve siluletler... yapıp asabiliriz.
Nous pourrions accrocher des fils au plafond pour suspendre des formes et créer de belles ombres et silhouettes
Evrenin tamamen iyi olması için Dalekleri yaratmakta haklı olduğuma inanmıştım.
Je pense que pour le bien ultime de l'univers, j'avais raison de créer les Daleks.
Strauss için ayarladığım o sahte kimlikler beni ifşa etti.
Précédemment... Créer ces identités m'a exposé.
Anlamı, "dünyayı upirlerden arındırmak". Ve bir de "Das Pathogen zeigt keine Wirkung an denen ihm ausgesetzen Menschen" var.
"Créer un monde sans upirs", et "Das Pathogen zeigt keine Wirkung an den ihm ausgesetzen Menschen",
Shelley için yapmak istediğin şeyin aynını bana yapacaksın. Bir vücut.
Comme vous l'avez fait pour Shelley, vous allez me créer un corps.
Bu eğlenceli olacak demek.
L'idéal pour créer le maximum de lien.
Belki de sahte olduğunu anlayıp onunla yüzleşmiştir Dubrovensky onlarca klon yapmış olabilir. Bu da onlarca kez tezgahı tekrarlamış demek.
Dubrovensky aurait pu créer des dizaines de faux, et donc mettre en place des dizaines d'arnaques.
Mahkeme kayıtlarında oynama yapıp aylar önce çıkmış gibi gösterdik.
on a falsifié les dossiers de la court, créer des documents qui remontent à plusieurs mois.
Molly seni büyüttü ama Charlie'yle ben seni oluşturmak için John'la çalıştık.
Molly a aidé à t'élever, mais Charlie et moi avons travaillé avec John pour te créer.
John Woods'un, Ethan'ın babasının yazdıkları da var bu yazışmalarda bariz bir şekilde Molly'nin Ethan'la bağlılık sorunu olduğunu ifade etmiş.
J'ai des lettres de John Woods, le père d'Ethan, où il dit explicitement que Molly avait du mal à créer des liens avec Ethan.
Belki sporlarla gen nakavt protokolü oluşturur ve uzaylı hücrelerin yeniden üretilmesini engellemenin bir yolunu bulurum.
Peut-être que je peux créer un protocole d'invalidation avec les spores... et trouver un moyen d'arrêter la reproduction des cellules aliens.
Ve bu nedenden dolayı Julie daha fazla Humanich yapmaya başlayacak.
Et à cause de ça, Julie va créer beaucoup plus d'Humanichs.
Onları virüs üretmek için aldılar.
Ils les ont pris pour créer le virus.
Melezler yeterince güçlü elektro manyetik güç yayıyorlarsa uydu taramamda termal bir delik oluşturmaları lazım.
Si les hybrides pouvaient émettre un champ électromagnétique assez fort, ils pourraient créer un trou thermique sur mes scans satellites.
Yani John'un projesini Humanichs ordusu üretme fikrini çaldın.
Tu as volé le travail de John... pour créer une armée d'Humanichs.
Anti virüsü kurmak ve yüklemek için vaktimiz yok ama solucan kodunun ilk birkaç satırını değiştirebiliriz.
Nous n'avons pas le temps de créer et de charger un vrai antivirus, mais nous pouvons cibler les premières lignes de code du ver.
Dürüst olarak, Tanrı'nın huzurunda, bir mucize olduğunu iddia ettikleri bu oyunu, şifa aldatmacasını yapmak için bu adamlar ile işbirliği yaptığını kabul ediyor musun?
En vérité, sous les yeux de Dieu, vous admettez que ces hommes ont conspiré avec vous pour créer l'illusion d'une guérison, un prétexte qu'ils ont revendiqué être un miracle?
Barış ortamı oluşturmak için herkesi korumak gerek.
Tu dois protéger tout le monde... pour créer la paix.
Boşaltma ışını yapmaya çalışan adamdan daha tuhaf mı olurdu?
Plus bizarre qu'un mec qui tente de créer une sorte de rayon à jouir?
Virüsten silah yapmakla meşgul olabilir.
Peut-être parce qu'il est occupé à créer une arme avec le virus.
İhtiyacın olduğunda kayıt aletini alabilmek için.. ... onunla gerçek bir bağ kurmalısın.
Tu dois créer un véritable lien avec elle si tu veux accéder à l'enregistreur quand tu en as besoin.
Bir gelecek oluşturmaya çabaladın.
Tu ne cesses d'essayer de te créer un avenir.
Ve bir hükümdarı öldürmek görmek istediğimiz bir durum değil mi?
Et de tuer un monarque, Et tuer un monarque, et bien, nous ne voulons pas créer une réaction en chaîne.
Cadıların şeyrandan izler bıraktığı biliniyor.
Et les sorcières sont connues pour créer un chemin pour le diable.
Ayrıca emzirme ve bebekle bağ kurma filan için de 18 ay.
Plus encore 18 mois pour nourrir le bébé et créer des liens et d'autres trucs.
Savcı bugün Rhonda McNeil'a en büyük cezayı isteyeceğini doğruladığı için ihtilafa neden oldu.
Autre information, l'avocat général a créer une controverse aujourd'hui en confirmant qu'il demandait la sentence maximale pour Rhonda McNell.
Bu da zehri yaratmasını önlememizi sağlar.
Cela nous permettra de l'empêcher de créer le poison en premier lieu.
... işin doğrusu, başka biriyle bir ilişkiye girmeden önce gerçek bir ilişki kurabiliyor olduğundan emin ol.
... Le fait est que, avant de t'impliquer avec quelqu'un, assure-toi de pouvoir créer une véritable connexion.
Evet. Önce hastalığı çıkar sonra da ilacı sat.
Créer le mal, vendre le remède.
Bakın, Dedektifler buraya yetki kavgası başlatmaya gelmedik, tamam mı?
- Écoutez, inspecteurs, on ne cherche pas à créer une bataille juridictionelle.
Jel olması için suyla karıştırmak gerekirmiş.
Il a dû être mixé avec l'eau pour créer le gel.
Sorun çıkarmak istemem.
Je ne veux pas créer de dispute.
Tüm manşetler kötü polisler hakkında ama iyi polisler de var ben de en iyi davalarımızdan birkaçını poster olarak bastırmak istiyorum.
Les unes ne parlent que des mauvais flics, mais il en existe de bons, et je veux créer des affiches qui représentent les meilleurs.
- Gina müşteri dosyalarını kopyalarken dikkat dağıtacağız.
On va créer une diversion pendant que Gina copiera son fichier client.
Hesap oluşturuyorum...
Créer un compte...
DNA'nızı kullanarak uyumlu nakil yapabiliriz ama bu birkaç dakikanızı alır.
on peut créer un greffon compatible en utilisant votre ADN, mais ça prendra quelques minutes.
Ve bunun bir ölümsüzlük ilacı yaratmak için olduğunu?
Qu'il ne s'agissait que de tentatives ratées De créer un élixir d'immortalité?
Hamur ve makarnasız bir lazanya pişirmek.
Créer une lasagne sans la pâte, sans les pâtes.