Cristal Çeviri Fransızca
1,956 parallel translation
Dr.Zelenka'dan geçitin ana kontrol kristalini sökmesini istedim.
J'ai dit à Zelenka de retirer le cristal de contrôle principal de la Porte.
Doktor Zelenka'ya kontrol kristalini sökmesini emretmiştin.
Vous avez ordonné au Dr Zelenka d'ôter le cristal de contrôle.
Pekala, bu çok saçma.Bak, hala bir telsizi olup olmadığını bile bilmiyoruz ve onu bulsak bile, kristali nereye koyduğunu hatırlamayacaktır.
{ \ pos ( 192,250 ) } C'est inutile. On ne sait même pas s'il a toujours une radio, et { \ pos ( 192,250 ) } même si on le trouve, il aura probablement oublié où est le cristal.
Önemi yok.Kristal olmadan, geçit kararlı bir solucan deliği kuramaz.
Sans le cristal, la Porte ne peut pas établir de vortex stable.
Evet, ben sıradan bir müneccimim.
Oui, je cache ma boule de cristal sous le lit.
Hadi rastgele bir tahminde bulunalım, olur mu, Bandy?
Je propose qu'on consulte notre boule de cristal.
Anlayacağınız üzere, bir anda enerji kristali oluştuğunda saf geri döndürücü enerjiden oluşmuş karşıt bir kristal daha oluştu.
Vous voyez, au moment où le cristal d'énergie a été créé, il s'est aussi formé un cristal opposé fait d'énergie anti-envers pure.
Karşıt-kristali alalım ve Mom'ın normal kristaline günü gösterelim.
Prenons l'anti-cristal et enfonçons-le dans le cristal de Mom.
Kristali sakladım ve nereye koyduğumu unuttum.
J'ai caché le cristal et j'ai oublié où.
Korkarım ki, kristal sonsuza dek kayboldu.
J'ai peur que le cristal soit perdu à jamais.
İcat ettiğim şey, kayıp kristali bulmamızı sağlayacak.
Mais ce que j'ai inventé est un moyen de localiser le cristal manquant.
Bu düğmeye bastığım zaman, kristal yüksek frekansta kokmaya başlayacak.
Quand j'appuierai sur ce bouton, le cristal émettra une puanteur à haute fréquence.
- Kristali kokluyor musunuz, Profesör?
- Tu sens le cristal, professeur?
Karşıt kristal.
Le cristal anti-envers.
O kristalle Farnsworth tüm kara madde imparatorluğumu tamamen yokedebilir.
Avec ce cristal, Farnsworth pourrait détruire mon empire de matière noire.
Bu yüzden üçünüzün oraya gidip karşıt-kristali çalmasını istiyorum.
C'est pourquoi vous devez aller lui voler l'anti-cristal.
O benim deniz aygırı tankının altında bulduğum on iki kenarlı kristal.
C'est un cristal dodécaédrique trouvé dans l'aquarium des morses.
Karşıt-kristalim.
Mon cristal anti-envers.
Şimdi, defolun ve Mom'a kristal için teşekkür ettiğimi söyleyin.
Allez dire merci à Mom pour le cristal.
Kristal için teşekkür etti.
Merci pour le cristal.
Şu an önemli olan tek şey bu kristal.
La seule chose importante est le cristal.
Ve o kristale dikkat et.
Et fais attention avec ce cristal.
- "Kristal" diye söylenir, seni ahmak.
- C'est un "cristal", idiot.
Kendi pis yapışkan kristalini, benim ateş gibi kırmızı kristalimle birleştirmeye çalışacak.
Il va essayer de prendre son vieux cristal froid pour toucher
- Anne!
- mon cristal brûlant. - Maman!
Karşıt-kristali bana ver.
Donne-moi le cristal anti-envers.
Oğullarım, kristal halen midesinde.
Le cristal est toujours dans son estomac.
Buraya Kristal Saray diyorlar.
C'est le Palais de Cristal, ici.
Küçücük tek bir kristal C4'ten 80 kat daha güçlüdür.
Un seul petit cristal. 80 fois plus puissant que le C-4.
Her tetikleyici, benzersiz bir frekansla sadece bir heksametilen kristali için programlanmıştır.
Chaque détonateur a une fréquence spécifique à un seul cristal.
Ses tetikleyicisiyle patlayan bir kristal.
Un cristal qui explose par détonateur sonique.
- Bir kristal.
- Un cristal.
Bir kristal bir futbol sahasını yok edebilir.
Un cristal pour un terrain de foot.
Tetikleyicinin gönderildiği yeri buldum. Elektrik kablosundan ölen adam Raneem Khalid'e gönderilmiş.
Le destinataire du cristal était le type mort sous les câbles.
- Kristal patlayıcı.
- Le cristal qui explose.
Sana söylüyorum, Crystal Cathedral büsbütün bir şov sahneye koydu, canlı koyunları vardı.
La cathédrale de cristal a organisé un sacré show, avec des agneaux vivants.
Ve kafamda herşey bir anda netleşti.
Et soudain, tout est devenu si clair pour moi, comme du cristal.
İlk olarak, bu kristali yanında taşımalısın.
En premier, vous devez garder ce cristal avec vous.
Ve son olarak Kyle bu kristale dokunmalı ve daha sonra kristali bana geri getirmelisin.
Kyle doit toucher ce cristal et vous devez me le rendre.
Kristali bekliyor olacağım.
J'attendrai le cristal.
Süpürgenle uç o zaman.
Va frotter ton cristal.
- Annem için aldığım cam vazoyu kırmadım, değil mi?
- J'ai cassé le vase en cristal?
... kristal bir küre el falı bakılıyor.
Boule de cristal Lignes de la main, flamme vacillante
Pekala, belki de şurada ki zeki şey... -... kristallerle oynuyordu.
Peut-être parce que le génie ici a joué avec le cristal.
Üzgünüm, ben gerçekten eğer biz ikincil kristali ayarlarsak bizim...
Je suis désolé. J'ai cru qu'en laissant tomber le cristal...
- Dur... sadece sorsana... kristal küresini bakabilir mi.
Non, non, non. demande-lui juste si elle peut interroger sa boule de cristal.
Geçit makrolarının olduğu bu kristali DHD'ye takacağız, boşluktaki ilk geçiti çevireceğiz,..
{ \ pos ( 192,220 ) } on place ce cristal contenant la macro du pont { \ pos ( 192,220 ) } dans le DHD, on appelle la première Porte spatiale,
Ve kristal kürelerle çalışmıyorum.
Et pas besoin de boules de cristal.
İlk kristali al.
Prends le premier cristal.
"Kristal küreyi at" komutunu vermemek için kendimi zor tutuyorum.
J'ai envie de lui dire d'aller jeter le globe de cristal.
İyi.
- Claire comme une boule de cristal.