English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ C ] / Cure

Cure Çeviri Fransızca

2,160 parallel translation
Evet, tekrar merdivenleri çıkmak gibi.
C'est comme recommencer les étapes d'une cure.
Ayıklığını ne kadar ciddiye aldığından emin değilim, o kadar.
Je ne sais pas si tu prends ta cure au sérieux!
Neyi, hamile kaldığımı ve rehabilitasyon sırasında aldırdığımı mı?
Que je suis tombée enceinte et été en cure de désintoxication?
Sadece bana başarısız olursam Nick'e ilacı ulaştıracağına söz ver.
Promet moi juste que tu iras prendre la cure pour Nick si je n'y arrive pas.
Lindsay o zamana kadar rehabilitasyona geri döner zaten.
Lindsay sera retournée en cure d'ici là de toute façon.
AİDS tedavisinin canlı kanıtıyım.
Je suis une cure ambulante contre le sida.
Kulağa saçma gelse de ; o hastalığın tedavisini sense sadece zengin olmayı düşündüğün için yasalar onun tarafını tutabilir.
Aussi fou que ça semble, la politique publique pourrait le soutenir... puisqu'il cherche la cure, et que vous voulez surtout être riche.
Bu kan AİDS'in tedavisinde kullanılırsa müvekkilimin de bundan kazanç sağlamaya hakkı var.
Si ce sang est utilisé pour trouver une cure pour le sida... mon client devrait avoir une participation au bénéfice.
O zaman araştırma maliyetleri o kadar artar ki bu hastalığa çare bulamayız.
Et le coût de la recherche se multiplierait exponentiellement... et on ne développerait plus aucune cure pour rien.
- Sizce hastalığa çare bulabilir misiniz? - Bilmem.
Vous pensez que ça pourrait mener à une cure?
- Bir ilaç şirketine satacağım. Böylece bu hastalığa bir çare bulma ihtimali artabilir.
Je les vendrais à une entreprise pharmaceutique... ce qui augmenterait les chances de découvrir une cure.
İyileştiğiniz için şükretmeye fırsatınız oldu mu? Yoksa direk muhasebecinizi mi aradınız?
Vous avez pris le temps de remercier le ciel de cette cure... ou vous avez aussitôt appelé votre comptable?
Kurbanlarımı batırmak için kullandığım taşlar sonunda beni de batırabilir ama iyileşme sürecinde öğrendiğim bir şey varsa o da "içinde bulunduğun günü yaşa".
Les pierres avec lesquelles je lestais mes victimes pourraient finir par me faire aussi couler, mais si j'apprends une chose en cure, c'est "un jour après l'autre".
- Ben Yağmur Adam değilim.
Celui de Nigel un cure-dent.
Darkopal
- Cure
Tanrım, bu çubuk krakere sarılmak gibi.
Mon Dieu, j'ai l'impression d'enlacer un cure-dents.
- Ben gerçekten çok hastaydım, ve... Bize gelip bir tedavi önerdi.
- J'étais très, très malade et... il est venu nous voir et nous a offert une cure.
Morfin bağımlılığını ve öksürüğü tedavi etmek için.
Une cure pour l'addiction à la morphine et la toux.
Tedavinin işe yaramaması için dua ettim.
J'ai prié pour que votre cure ne marche pas.
Yine de bir rehabilitasyon programına kaydolmalısın.
Tu dois encore aller en cure.
- Tedavi dedikleri su sey.
Leur cure.
Mesela pop yıldızları, rehabilitasyona girmek için en iyi zamanı kolluyorlar. Taksi çağırmadan önce basın danışmanlarını arıyorlar. Çıktıktan sonra da 2. otobiyografilerini yazıyorlar.
C'est comme ces pop stars qui prévoient leur entrée en cure de désintox', les journalistes sont là, puis ils écrivent leur 2e autobiographie,
Kurbanlardan ikisi kaybolduğunda uyuşturucu tedavisindeymiş.
Il était en cure de désintox quand deux des victimes ont disparu.
Sana bir tavsiye temizlik teli.
Un conseil, cure-pipe.
Birini yollamıştım!
Je n'en ai cure!
20 yıI olsun. The Cure?
Vingt ans.
Hiç mi dinlemedin?
The Cure? Rien?
- Kişisel şöhrette gözüm yok.
Que vous inspire une telle gloire alors que vous êtes enfermé? Je n'ai cure de la gloire personnelle.
Beni Jones Plajındaki The Cure konserine götürmüştün ve sonra deniz kenarında oturup 4 saat boyunca öpüşmüştük.
Tu m'as emmenée voir The Cure à Jones Beach, on s'est assis près de I'eau. Et pendant quatre heures, on s'est embrassés...
- Doktor? Karımın bu alışkanlıktan kurtulmasını istiyorum.
Docteur, je veux qu'elle fasse une cure de désintoxication.
Ne ilginçtir ki, uzaktan kürdan gibi görünüyorum.
Et il ressemble étrangement à un cure-dent tout pourri.
- Betty Ford'da.
- En cure de désintoxication.
Bu da Betty Ford'dan çıktıktan sonraki hali.
Et là, elle sort d'une cure de désintox.
Annesini aradın mı? Evet, annesini aradım.
Elle est en cure thermale!
Yargıç Quail'in uyuşturucu tedavisi faturaları.
Des factures de cure de désintox du juge Quail.
Zina işleyen bir papazın mı? Sence, cinayet de işleyemez mi ha?
Un curé qui a commis l'adultère... vous ne pensez pas qu'il puisse aussi être capable de meurtre?
Papazımızdı.
Il était notre curé.
Gözleri olan temizlik teline benziyorsun.
Vous ressemblez à un cure-pipe avec des yeux.
Rahip bu İster misin bir parça
C'est du curé Goûtez un peu de curé
Dene sen rahibi
Essayez le curé
Ben çıkıyorum peder.
- Je monte, M. Le curé.
Peder!
- Oh, monsieur le curé!
Curate içeride mi?
- M. Le curé n'est pas ici?
Curate, et!
Curé, la viande!
İyi haberi duyurdunuz mu? Danstan sonra.
- Avez-vous annoncé la nouvelle M. Le curé?
Kont'un bağlantıları iyi.
Je ne suis qu'un curé de 2e classe.
Gerek yok. Ayakta ya da yatarken, bir peder hep diz çökmüş bir halde ölür.
Le curé marmonne "inutile".
Konuşmamalısın.
- Chut, curé.
Ben senin tacını taşıyacağım.
- Je sais bien, M. Le curé, je suis votre punition.
Peder... Kızımı arıyorum.
- Monsieur le curé, c'est ma fille que je cherche.
Açık konuşacağım... Buraya mum yakmak için bir rahipten yardım almaya gelmedim.
Pour être franc avec vous, je suis pas venu ici pour demander de l'aide à un curé pour allumer des lampions.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]