Curley Çeviri Fransızca
80 parallel translation
Curley, tabelam.
Curley, mon enseigne.
Curley, biz...
Curley, on va...
- Merhaba, Curley.
- Salut, Curley.
Bana ve bu Winchester'a ihtiyacın olabilir, Curley.
On pourrait vous ètre utiles, lui et moi.
Bence kendi başımıza da gidebiliriz, Curley.
Je crois qu'on y arrivera, Curley.
- Curley, gitmek istemiyorum.
- Je veux pas continuer.
- Nezaketine ne oldu, Curley?
- Et la galanterie?
Hiçbir şey beni Lordsburg'den uzak tutamaz, Curley.
Rien ne m'empèchera d'aller à Lordsburg.
- Ama Curley, biz yemeyecek miyiz?
- On mange pas, nous?
Böyle söylemene şaşırdım, Curley.
Faut que je vous fasse mes excuses!
Tek bir Apaçi bile görmedik, yanlış mı Curley?
On n'a pas vu d'Apaches.
Devam et, Curley!
Encore.
Curley, eğer Doktor önce hastaya bir göz atsa iyi olabilir.
Bonne idée, mais faudrait... que le docteur voie sa malade.
- Şimdi, Curley, tek kelime etmedim...
- Je n'ai rien dit...
Ben bütün gece ayaktaydım, eğer Curley aniden gelmeseydi senin ne diyeceğini düşündüm durdum.
Je n'ai... presque pas dormi cette nuit. Je me demandais ce que vous auriez dit si Curley était pas arrivé.
Curley peşine düşmeyecektir çünkü yolcuları böyle bir durumda bırakamaz.
Curley ne vous poursuivra pas. Il ne peut pas abandonner les voyageurs maintenant.
Onlara gerek yok, Curley.
Elles sont inutiles.
Curley, bak!
Curley!
Curley, ne yapabilirim?
Que puis-je faire?
- Evet, Curley.
- Oui.
Curley, cephane ver!
Curley, des balles!
Curley, kaçtığım için fazladan ne kadar yerim?
Combien va me coûter mon évasion?
Sana söz verdim, Curley.
Je vous ai donné ma parole.
Sana yalan söyledim, Curley.
Je vous ai menti.
Sağ ol, Curley.
Merci, Curley.
Curley sınırın ötesindeki evime gitmene yardım edecek.
Curley va vous conduire à mon ranch au-delà de la frontière.
Bana bir kaç dakika ver, Curley, dükkanı açacağım.
Un instant et je suis à vous.
Diğerlerinin yanısıra, Curley Burne ile Billy Gannon'u severim.
J'aime bien Curley Burne et Billy Gannon.
Hey Billy, sen, ben, Curley gelin, şurada bir el iskambil döndürelim.
Hé, Billy! On fait une partie, toi, moi, Curley et Chet?
Kanun benim, Curley.
Je défendrai la légalité!
Sen niye geldin, Curley?
Pourquoi es-tu venu, Curley?
Ve cuma günü Ridgeview'deki Curley's restoranda buluşuyoruz.
Et on se retrouvera chez Curlye... à Ridgeview, vendredi.
Pekala Curley, işte seni bunun için kiraladım.
A toi, Curley, c'est pour ça que je t'ai engagé.
Curley burada içerdi.
Curley a le droit de fumer ici.
Sen Curley değilsin!
Tu n'es pas Curley!
Curley, bu sokak kızına biraz terbiye öğretmeye çalışıyordu.
Carl essayait de remettre cette petite traînée à sa place.
Ne yapmaya çalıştığını biliyorum.
Je sais ce que Curley essayait de faire.
Curley yumruklarını iyi konuşturur.
Curley sait se servir de ses poings.
Curley kısa boyluların çoğu gibidir.
Curley est comme plein d'hommes pas très grands.
Curley dalaşmaya kalkarsa canı yanabilir.
Ce Curley va morfler s'il le cherche.
O elini karısı için yumuşak tutuyormuş, öyle diyor.
Curley dit que c'est pour faire des douceurs à sa femme.
Yalnızca Curley'den uzak durmaya çalış.
T'approche pas de Curley, c'est tout.
Curley'yi arıyorum.
Je cherche Curley.
Kimi zaman Curley buraya gelir.
Parfois, Curley vient ici.
Curley'ye dün gece çok kızdım, ona tekme attım ama iskemleye çarptım.
J'étais en rogne contre Curley hier. Je lui ai filé un coup mais j'ai heurté une chaise.
Curley kavga çıkaracak.
Curley cherche à se battre.
- Curley'nin karısı samanlıkta mıydı?
- La femme de Curley était à l'écurie?
Curley'nin babası bizi kovar mı şimdi?
Le père de Curley va nous foutre à la porte ou pas?
Hem Curley'nin eline de ne oldu?
Dites, qu'est-ce qu'il s'est fait à la main?
Kasabada Curley'yi gördün mü?
Vous avez vu Curley en ville?
Curley yemekten sonra bana kızdı, bütün plaklarımı kırdı.
Curley s'est fâché contre moi après le dîner et il les a tous cassés.