English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ C ] / Cádiz

Cádiz Çeviri Fransızca

42 parallel translation
- Hatırlıyorum da... - "Yol verin lütfen." ... yıllar önce Cádiz'de karnaval sırasında birini affetmişlerdi.
Une fois à Cadix... cela fait déjà quelques années ils en ont gracié un durant le carnaval.
Lopez Suarez anlattı. Cádiz'li bir tüccar.
Lopez Soarez me l'a dit, celui qui vient de Cadix.
İtiraf etmelisiniz ki Cádiz Madrid'ten daha önemli bir şehirdir.
Admettez que Cadix l'emporte sur Madrid.
Ben Cádiz'den Gaspar Suarez.
Je suis Gaspar Soarez.
Bilgisayarda gördüğümde "Cádiz Kasabı" yazıyordu.
Sur l'ordinateur, il y avait : "le boucher de Cadix".
Caleta Cadiz Liman Kenti.
PORT CALETA, CÁDIZ. Débarquement des vétérans de Flandre
Bu gün batımı Cádiz'de gördüğüm bir gün batımını hatırlatıyor.
C'est juste qu'il m'en rappelle un particulièrement beau que j'ai vu à Cádiz.
Toledo, Salamanca Sevilla ve Cádiz liman kentinde.
Tolède, Salamanque, Séville et dans le port de Cadix.
Cádiz'de ölmek üzereyken yüzü gözümün önüne geldi.
J'ai vu son visage quand j'ai cru mourir à Cadix.
CÁDIZ, İSPANYA
CADIX, ESPAGNE
Kadiz, Palos de la Frontera.
Cádiz, Palos de la Frontera.
Kendimi tavsiye etmek gibi olmasın ama Size Toledo'dan ve Cadiz'den bahsederim. Madrid'deki boğa güreşlerini, Seville'deki dansları anlatırım.
Je ne voudrais pas abuser, mais je pourrais vous parler de Tolède de Cadix, des corridas à Madrid, des danses de Séville...
Şehirlerinizle ilgili haberleri de elbette. Toledo ve Cadiz... Madrid ve Seville...
Et aimerions vous entendre parler de Tolède et de Cadix, de Madrid et Séville.
Güney İspanya'da Cadiz'de büyük bir Amerikan deniz üssü var.
Il y a une grosse base navale américaine dans le sud de l'Espagne, à Cadix.
- Cadiz'e gitmek için doğru yolda mıyız?
C'est la bonne route pour Cadix?
- Cadiz'e ulaşmaya çalışıyoruz.
- Nous essayons d'aller à Cadix.
Cadiz'in en zengin tüccarı Gaspar Suarez'in oğluyum.
Je suis le fils unique de Gaspar Soarez... le plus riche négociant de Cadix.
Arabamı Cadiz'den satın aldığım... aşk romanları ile doldurarak veda ettim ve Madrit'e doğru yola çıktım.
Je pris congé de mon père, remplis mon carrosse de romans et quittai Cadix pour Madrid.
Cadiz'in en zengin tüccarının oğluyla tanıştınız.
C'est le plus riche négociant de Cadix.
Sizi babamın lanetinin tehditi altında düşünemem. O Cadiz'de bir tüccar olarak yükselmek için denizleri aştı.
Je ne puis penser à vous, mon père me maudirait et me ferait aussitôt revenir chez moi, à Cadix.
Cadiz'de. Ona inanmayın ve cesaretinizi kaybetmeyin.
N'en croyez rien et ne perdez pas courage.
Babanız Cadiz'de bir tüccar olmak için denizleri aşmış.
La colère de votre père?
Baba Lopez'in Cadiz'den geldiğini keşfettim.
J'ai appris que le père de Lopez est à Madrid.
Babamın ölümünden kısa süre sonra annem beni Cadiz'e göndermenin en iyisi olacağını düşündü güya deniz yolculuğu beni arındıracakmış.
Peu de temps après la mort de mon père... ma mère a décidé qu'il serait mieux de m'envoyer à Cadix... comme si un voyage en mer allait me purifier.
Cadiz yerine bütün yolcuların birdenbire köle olarak satıldığı belirsiz bir Arap sultanlığına gemiyi yönlendirdiler.
Au lieu de Cadix... ils ont mis le cap vers un obscur sultanat Arabe... où tous les passagers ont été immédiatement vendus comme esclave.
Bugün Cadiz'de bir kızla karşılaştım, mükemmeldi.
J'ai connu une fille de Cadix, une merveille.
Bugün Cadiz'den bir kızla karşılaştım.
J'ai connu une fille de Cadix merveilleuse.
Boynunu tırmalayan Cayetana mı yoksa herkesin bahsettiği Cadiz'li kız mı?
C'est Cayetana qui t'a griffé au cou? Ou cette jeunette de Cadix dont tout le monde parle?
Cadiz'de doğdun.
Tu es né à Cadix.
- Cádiz mi?
- Cádiz?
Alacağım ücret, arkadaşlığımızın derecesi, ışığın açısı koltuk altlarının kokusu, karısının güzelliği tok yahut sarhoş olup olmamam ya da sarhoş olmam Titian'ı tanıyor mu, Cadiz'de hiç bulundu mu, büyük ayakları var mı?
Du prix... du client, de la qualité de notre relation, de l'angle de la lumière, de l'odeur de ses aisselles, de la beauté de sa femme, si j'ai mangé ou bu, si je suis ivre, surtout. Connaît-il le Titien? Est-il allé à Cadix?
Bunu bana Peter sattı. Dediğine göre bu halı Cadiz'den gelmiş.
C'est Pieter qui me l'a cédé.
- Cadiz de neresi oluyor?
- Il dit qu'il vient de Cadix. - Cadix?
Bakalım Cadiz neredeymiş?
- Qu'on apporte un globe!
- Peki neredeymiş bu Cadiz?
- Oh, mon coccyx! Alors?
Yahut Cadiz ya da Algiers, veyahut Manhattan, Calcutta, Macao.
Ou Cadix, ou Alger, ou Manhattan, Calcutta, Macao!
Teknesini satıp Cadiz'de bir ev aldı.
Il a vendu le bateau et a acheté une maison.
Bir kişilik krizi geçirdi. Cadiz'deki evimizi sattı ve kendine bir tekne aldı.
Il a eu une attaque d'individualité, a vendu la maison et acheté un voilier.
Cadiz'deki La Victoria plajında bira içmeyi.
Boire une bière sur la plage à La Victoria, à Cadiz.
Birkaç hafta önce, Cadiz'e bir bilet almış.
2 semaines avant, il a acheté un ticket pour Cadiz.
Biz bir çözüm getirene kadar Urca çoktan Cadiz'e gidip dönmüş olacak gibi görünüyor.
A ce rythme, l'Urca arrivera à Cadix Et encore une fois avant que nous résolvons quoique ce soit.
Beni iki hafta önce Cadiz'den aldılar.
Un repêché aux larges des côtes de Cadix, il y a deux semaines à peine.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]