Demeliyim Çeviri Fransızca
935 parallel translation
- Sanırım yok demeliyim. Yani, tabi ki yok demek istiyorum. Ne olduğunu o da biliyor.
Je devrais refuser, mais je m'en fiche.
Bundan sonra yok demeliyim.
Arrêtons tout ça
Sanırım artık "Hakim Bey" demeliyim, değil mi?
Je devrais vous appeler Monsieur le juge, à présent, non?
Yoksa "Özel Elçi Yakushova" mı demeliyim?
Dois-je vous appeler "camarade Yakushova"?
Hayır, kendim demeliyim.
Non. Je dois le faire.
- Ya da hoşçakal mı demeliyim?
Ou bien adieu?
Ne demeliyim ki?
Que devrais-je dire?
Yoksa buna birleşme mi demeliyim?
Ou peut-être mieux, fusionnons!
"Artık hoşça kalın demeliyim."
" Je vous laisse.
Yoksa sana Sergis mi demeliyim?
Ou est-ce "Sergis"?
Aslında polise karşı ikna gücüne bağlı demeliyim.
De votre persuasion avec la police.
Bugün sana Bay Pip demeliyim.
Je dois donc vous appeler Monsieur.
Korkarım buna evet demeliyim efendim.
Je crains que oui.
O ve Muriel -... yoksa Mildred mı demeliyim-bir adam yüzünden kavgalıymışlar.
Elles se sont disputées pour un homme.
Eninde sonunda sadece resim yaparak yaşamak onlara yetmiyor. Belki de kıt kanaat yaşamak demeliyim hatta.
Ils ne se contentent pas juste de vivre et de peindre, et d'avoir assez, ou presque assez à manger.
Diğer misafirlerime de günaydın demeliyim.
Bonjour. Je dois dire bonjour a tous mes autres invités.
- Yani çok fazla çalıyor demeliyim.
Je veux dire, il travaille dur.
- Gidip merhaba demeliyim.
- Je devrais aller lui dire bonjour.
Ne demeliyim bilmiyorum?
Par où commencer?
- Ne demeliyim? - İşinin patronu.
Il ne fait plus des visites lui-même car il possède la boutique.
Buna hayır demeliyim!
Grands dieux non!
İyi akşamlar Peder. Yoksa sana "Yüzbaşı" mı demeliyim?
Bonsoir, mon Reverend, ou dois-je dire capitaine?
ya da belki de ona kötü Bertani mi demeliyim?
Ou plutôt du diabolique Bertani!
Evet, birazdan, bizim Kıvırcık Fuller'a bazı sorular soruyor olacağım. Aslında Senatör Worthington Fuller demeliyim.
Dans un instant, je vais poser quelques questions à mon bon vieux Frisé ou plutôt au Sénateur Worthington Fuller.
Size Bay Ferguson demeliyim.
Je vous appellerai M Ferguson
Sanırım sana artık Joe demeliyim.
Autant vous appeler Joe.
"Tanrım beni kurtar" mı demeliyim?
Dois-je dire : "Mon Père, sauve-moi"?
Yoksa eski Profesör Mackay mi demeliyim, çünkü bugünden sonra, New York Press'in yedi adet tiyatro baş eleştirmeninden biri sıfatıyla yeni bir kariyere sahip.
Plutôt l'ex-professeur... puisqu'il est désormais critique d'art dramatique dans un des 7 journaux de New York qui "font" l'opinion. Question.
Olabilir demeliyim.
Je devrais dire "peut-être".
Afedersiniz çocuklar, gidip merhaba demeliyim.
Excusez-moi, je vais le saluer.
- Dayıma merhaba demeliyim. - Daha sonra dersin.
Mon oncle, tu le salueras après.
onu size demeliyim, en büyük görevim budur, çünkü, yoldaşlarım ve düşmanlarım, politika ve şair adamlarım, devrim tek bir savaşı istiyor, ruhları savaşı sürdürsünler, geçmiş zamanına bıraksınlar
Vous dire cela est mon ultime et mon plus grand devoir, car, camarades et ennemis hommes politiques et poètes, la Révolution veut une seule guerre, celle que livrent les esprits qui abandonnent au passé
Teşekkür ederim. Çok naziksin. Oldukça cömert demeliyim.
Vous êtes très gentil et très généreux, il faut que je l'avoue.
- Peki, size ne demeliyim?
Comment vous appeler?
Demeliyim ki, seni görevde donatmak, eskiden olduğu gibi çok kural dışı.
Je dois dire que je trouve cette façon de vous équiper sur le terrain- - en pleine cavale, pour ainsi dire- - parfaitement irrégulière.
Buna bir dur demeliyim, elbette.
Je dois faire cesser ça, pour sûr.
Oraya gidip nehirde oturup boş ver gitsin mi demeliyim?
Dois-je m'asseoir au bord de la rivière et ne plus y penser?
Bir gün Stachel ya da sana Bruno'mu demeliyim?
Un de ces jours, Stachel... ou devrais-je vous dire, Bruno?
Değil mi, Signor Tilki, ya da ortak mı demeliyim?
Ou devrais-je dire "associé"?
Ya da nereden mi demeliyim?
Ou par quoi?
Evet, demeliyim ki, bay Gladstone, çok can sıkıcı birisiniz.
M. Gladstone, on ne s'ennuie pas avec vous.
Yoksa can sıkıcı mı demeliyim, siz de "eğlenceli" diyebilesiniz.
Ou triste pour dire que c'est drôle!
- Olabilir ama ne demeliyim? - Nasıl anlatmalıyım?
Tu suggères quoi d'autre?
Şuradaki Bibbia, merhaba demeliyim.
Bibbia est là, je dois le saluer.
Nasıl demeliyim, bilmiyorum?
Comment dirais-je?
Yemek gösterisi için geldik yoksa yemek için mi geldik, demeliyim.
Nous sonnes venus jouer la comédie pour manger conne on nous l'a dit.
Ama şimdilik, ziyaretinize teşekkür edip güle güle demeliyim.
Mais je vous dirai seulement merci et adieu!
- Ne demeliyim?
Que dire?
Şey, belki de trajik demeliyim.
- Disons plutôt tragique.
Tebrikler demeliyim?
Ou encore...
Veya... sanırım karısı demeliyim.
Sa femme, je devrais dire.