Deste Çeviri Fransızca
362 parallel translation
Size yeni deste açacağım.
On le joue aux cartes.
- Tony, taze bir deste getir.
Un paquet neuf.
O sana hileli deste verdi, ben de ona maça asını gösterdim.
Ces pas vrai, Lucky. Ses cartes étaient biseautées, et j'ai caché un as dans ma paume.
Ver bakayım bir deste. Görürsünüz.
Donne-moi un de tes paquets, tu verras.
Ve sizi de, bir deste as kadar güzel bayan.
Et cette jeune fille aussi sublime que 4 As.
Karıştırmak için bir deste A4 kağıdı. 5 keskin uçlu kalem ve çizip durman için karalama kağıtları. Kenarına gelişigüzel yazılar yazılan.
De la paperasse, 5 crayons bien taillés et un bloc pour les calculs et griffonner?
Bu onun enayilere yutturduğu nane. - Bir deste çingene kartı işte.
Ces cartes, c'est bon pour les andouilles.
- Keşke bir deste kâğıt getirseydim.
- J'aurais dû amener des cartes.
Bir deste iskambil kağıdından başka birşey değilsiniz.
Vous n'êtes qu'un simple jeu de cartes.
Keşke yanımda mayo yerine bir deste kağıt getirseymişim.
J'aurais dû apporter des cartes plutôt qu'un maillot de bain.
Bir beyefendinin acilen ihtiyacı olur diye üzerimde hep bir deste taşırım.
- J'en ai toujours un, au cas où. Merci!
Üstelik bir deste kağıtta çok kağıt vardır.
Aux cartes, tous les jeux ne sont pas bons.
Fiske, bir deste kâğıtla yapılabilecekleri bilirsin, değil mi?
Tes cartes, je ne m'y fie que pour une chose.
- 4 deste puanı ve bir skopa.
- Quatre plus un de scopa.
"Yolculuklarından birinde bir adam... "... yepyeni bir deste kağıtla karşına çıkacak. " Destenin paketi henüz açılmamış olacak.
Un de ces jours, au cours de tes voyages... un gars va te montrer un jeu de cartes tout neuf... qui n'a jamais été ouvert auparavant.
Yeni bir deste aç.
Donne un paquet neuf.
Bu masada yeni deste açılmasına ben karar veririm.
A cette table, c'est moi qui décide de ça.
Çeyrek şişe içki ya da bir deste kartla bahse giremezsin.
On ne peut pas bluffer quand il s'agit d'alcool ou de cartes.
Birini bir deste kağıt için yollarız ve burada böyle her şeyi endişeyle bekleriz.
Demandez un jeu de cartes et on prendra notre mal en patience.
- Sana yeni bir deste almanı söylemiştim. - Yarın.
- Je t'ai dit de prendre des neuves.
Nerede bir deste kart görsem Yatırıveririm tüm paramı.
Quand je vois un jeu de cartes Je montre mon argent
Nerede bir deste kart görsem Yatırıveririm tüm paramı. -... yatırıveririm paramı.
Quand je vois un jeu de cartes Je montre mon argent
Sana güzel görünecek tek şeyin işaretlenmiş bir deste iskambil olduğunu sanırdım.
Je pensais que vos yeux ne se régalaient que d'un jeu de cartes truqué.
Yeni bir deste lazım bize.
On veut se meubler.
Eski sayılardan deste deste var.
J'ai plein de vieux numéros.
Bana yeni bir deste ver.
Donne un nouveau jeu.
Her boşanma yıldönümünde, kocam mutlaka bana bir deste sarı gül gönderir. Bu Temmuz'da, 19 yıl olacak.
Le jour de notre anniversaire de divorce, mon mari m'envoie toujours un rosier jaune en pot, et ça fera 19 ans en juillet.
Bana bir deste kağıt verin lütfen.
- Et il me répond... - Un jeu de cartes, s'il vous plaît.
Bu, hileli deste denilen şeydir sevgili kızım.
C'est ce qu'on appelle, ma chère, un jeu truqué.
Sadece bir deste kağıt verin.
Donnez-moi un jeu de cartes.
- Farkındamısınız, deste hafif gibi. - Bana bakma.
Ce jeu me semble léger.
Yeni deste.
Un nouveau jeu.
3 kartla ve kötü bir deste kağıtla kaybettim.
Trois jeux de cartes truquées.
Altı deste.
Six sur le tapis.
Yeni deste lütfen.
Un nouveau jeu, s'il te plaît.
Yeni deste lütfen.
Un nouveau jeu, s'il vous plaît.
Aynı deste uygundur.
Le même jeu ira très bien.
Hayır, yeni deste alayım.
Je veux un nouveau jeu.
Pekâlâ. Ona yeni deste ver.
Très bien, allons-y pour le nouveau jeu.
Uzay beni tutmaya başladı. Gene, bir deste senaryo verdi, ikinci sezon için, Sulu'nun rolü artmıştı.
J'aime beaucoup venir au congrès et partager avec les autres fans, écouter leurs histoires, comment ils sont devenus des fans.
- Dağıtıcı her zaman yeni bir deste isteyebilir.
- Quand le donneur le demande.
Bir deste oyun kağıdı lütfen.
Un jeu de cartes, s'il te plaît.
Bir deste oyun kağıdı istiyor.
Il veut un jeu de cartes.
Sen. Bana bir deste kitap ver.
Passez-moi une pile de livres.
Deste bitti.
C'est la fin du tas.
Elindeki tek şey bir tabanca ve bir deste iskambil kağıdıydı.
Il n'avait qu'un revolver et un paquet de cartes.
Bu deste açılıp tekrar kapatılmış.
Ce jeu a été ouvert et recacheté.
Bu deste düzmece.
Celui-là est faux.
Kasada deste deste para yok mu?
Pas de grosses sommes d'argent dans un coffre?
- Bu nasıl bir deste?
- Quel est ce jeu?
Deste karışsın!
Battez les cartes!