Detention Çeviri Fransızca
2,367 parallel translation
Bölge savcı yardımcısı Baldwin onu koruyucu gözaltına aldı.
Et bien, la proc'Baldwin l'a mise en détention protégée
Olayda Colombus Avenue'nin yanında olan ikinci bir şüphelinin olduğunu duyurmak isterim.
J'aimerai annoncer qu'il y a un second suspect en détention pour l'incident derrière Columbus Avenue.
Mark Johnston, Ron'un cinayeti için gözaltında tuttuğumuz adam.
Mark Johnston, l'homme que nous avons mis en détention pour le meurtre de Ron.
Mark gözaltında.
Mark est en détention.
Anladığım kadarıyla, ikinci saldırgan da gözaltındaymış.
J'ai cru comprendre que vous avez le second agresseur en détention.
Annesi o Alcatraz'dayken ölmüş. Babası da 80'lerin başında.
Sa mère est morte pendant sa détention, son père, dans les années 80.
Ama bir soru sorayım, bir suçlu şu an gözaltında değil mi?
Mais, juste une question : Il y a un criminel en détention, j'ai raison?
Telsizini at, seni gözaltına almasına izin ver. - Büyükelçi gelene kadar seni koruyacağız.
Jette ton téléphone radio, laisse-le t'emmener en détention.
Narkotikten dolayı yargılanmayacaksınız çünkü üzerinizde bulunmadı.
Vous n'êtes pas inculpées de détention, car vous n'aviez rien sur vous.
40 yılın ardından bırakılan herkesi kontrol edeceğim.
Je vais chercher les personnes libérées après 40 ans de détention.
Ya yargıç tedbir amaçlı tutuklar,... ya da tutukluluğun devamı için bir gerekçe bulamaz.
Soit Ie juge confirme la détention préventive, soit il ne trouve aucun motif pour qu'on Ie garde.
Daha ciddi olan "uyuşturucu aranmak" suçunun reddedilmesini sağladık.
"Détention de drogues", la plus sérieuse des charges que nous avons refuté.
Belki gözaltındayken bir cevap bulabilirsin.
Et bien, peut être que vous pourrez trouver une réponse en détention.
Seni koruma altına alacak. - Steve.
Il te placera en détention préventive.
Lenny Wesson federal tutukevine giderken yolda öldü.
Lenny Wesson est mort en route pour un établissement de détention fédéral.
Paylaşmak istediğin başka güzel haberlerin var mı?
Donc, on ne peut maintenir Perfito en détention que pour les charges de possession et le mandat qui est en cours. D'autres bonnes nouvelles à partager?
Alo.
- Acceptez-vous un appel en PCV du Centre de détention de Brooklyn, au nom de... - Allô?
Orası bir cezaevi değil. Yüksek güvenlikli bir hapishane.
Ce n'est pas un centre de détention, c'est une prison à sécurité maximum.
Haksız yere hapis yatma, aşağılama,...
Détention injustifiée, diffamation.
Gözaltında yangını çıkardığını itiraf eden bir şüphelimiz var.
Nous avons un suspect en détention qui a avoué avoir mis le feu. Je pense que vous le connaissez.
Kollektörleri panzehiri yaymak için mi kullanacağız?
La zone de détention qu'on a vu quand on est entré...!
Gözaltında.
Il est en détention.
Müvekkiliniz hakkında işlem başlatıyoruz ve derhal hapse gidecek.
Nous inculpons votre client, et le mettons en détention immédiate.
Şu tuttuğun manyağın olayı nedir?
Pourquoi ce voyou est encore en détention?
Tutuklanması arkadaş grubundan kopmasına yol açtı.
Sa détention a disloqué son cercle d'amis.
- Hayır, hâlâ içeride hücresinde.
Non, il est toujours en détention.
Bu arada gözetiminiz altındayken nasıl olup da hücresinden kaçtığını da çok merak ediyorum.
Mais je suis très curieux de savoir comment il s'est enfui de cette cellule de détention sous votre surveillance.
Bu bir alıkoyulma değil.
Vous n'êtes pas en détention.
Bu sabah İspanyol istihbaratı, Livorno'dan gelen,... Kanadalı bir çifti gözaltına aldı.
Ce matin, les services secrets Espagnols ont placés en détention un couple de canadiens qui essayaient d'aller à Barcelone depuis Livorno.
- Sahip olmak denir ona aptal!
- C'est de la détention, idiot.
Bu aptalları bir kafese sıkıştırıp tuvalet pompasıyla tecavüz etsem, bunu bile şirin bulmazlar.
Ces imbéciles ne connaitraient rien d'adorable si ils avaient été coincés dans une cellule de détention et violés avec une ventouse.
Uyuşturucudan tutuklanma sabıkaların yüzünden yargıcı ikna etmek zor olmadı.
Avec votre arrestation pour détention le juge n'a pas été... dur à convaincre.
" Süresiz gözaltı, biber gazı, izne gerek duymadan arama, dondurma * servisi yok.
"Détention illimitée, bombe lacrymogène, Fouilles corporelles... Pas de glaces à l'italienne"?
Bekleme odasıyla koşum odasının arasındaki mesafe ne kadardı?
Quelle est la distance entre la pièce de détention et celle des harnais?
Teyit edinceye kadar da tüm zanlılar nezarette kalacaklar.
En attendant, tous le suspects restent en détention.
Temizlik görevlisini nezarette mi tutacağız?
Garder le gardien en détention? Pour l'instant.
Suçlamamıza dayanak oluşturacak hiçbir kanıta sahip değiliz. İkisini de nezarette bir gün daha tutamayacağız.
Nous n'avons rien pour les inculper et moins d'une journée de détention.
Bu yüzden hapse bile girebilirsin.
Tu peux aller en détention juvénile pour ça.
Gerçeği öğrendiğimde ıslahevinden yeni tahliye olmuştum.
Ce n'est que lors de ma sortie de détention juvénile que j'ai appris la vérité.
Islah evinde bana anlattığın tüm hikayelerden sonra onu zaten tanıyormuşum gibi hissediyorum.
Toutes les histoires que tu m'as racontées à son sujet en détention, j'ai l'impression... que je le connais déjà.
Islahevinden çıkar çıkmaz, Hannah rehabilite merkezine yatırılıyor.
Dès sa sortie de détention juvénile Hannah a emménagé dans une maison de transition.
Daniel Grayson'un kefalet bedelini reddettim ve duruşmaya kadar Rikers Island'daki maksimum güvenlikli ıslahevinde kalmasına karar verdim.
Je demande à ce que Daniel Grayson soit placé en détention à la prison de Rikers Island.
Rikers'da bir hücrede kalıyor.
Il est dans une cellule de détention à Rikers.
Federal cezaevine doğru iki saatlik hoş bir yolculuk yapacağız.
On a une chouette virée de deux heures jusqu'au centre de détention.
Florida'daki Raiford Hapsi'nde 22 sene yattıktan sonra salınmış.
Il vient juste d'être libéré de la prison de Raiford en Floride après 22 ans de détention.
Mareşal Gözaltı Subayları yarım saat içinde Rodney'i almak için burada olacak.
Les agents de détention seront là dans 30 minutes pour récupérer Rodney.
Wayne Randall'ın suç ortağı olmak suçuyla altı yıl ıslahevinde yatmış.
Elle a fait 6 ans de détention juvénile pour avoir été la complice de Wayne Randall.
Daha da önemlisi, Patrick Rooney'in gözaltına alınmasından bir gün sonra.
Et plus important, Le jour après que Patrick est été en détention.
O göz altında.
Il est en détention,
Ralph Lamb sizin gözetiminizde mi?
Vous avez Raphl Lamb en détention?
- Evet, Zimbabwe'deki gözaltı merkezi.
Le centre de détention d'Harare, au Zimbabwe.