Disiplin Çeviri Fransızca
1,354 parallel translation
Ned, sorunlu gençler kural ve disiplin ister.
Ces jeunes ont besoin de discipline.
Bununla beraber, psikokinetik yeteneklerin hala disiplin edilmiş durumda değiller ve sonuç olarak, sağı solu belli olmaz durumdalar.
Mais vos pouvoirs psychocinétiques restent imprévisibles.
Biliyor musun, disiplin olmadan, Mozart bang-ganging rapstarlardan... Rapstarlardan biri olurdu.
Sans discipline, Mozart aurait été un autre rappeur gangster.
Korku ve disiplin.
La peur et la discipline.
Emily, Steve'in disiplin anlayışı eksik ve sana karşı gereken ilgiyi gösteremedi.
Même si j'ai du respect pour Steve, C'est un dilettante et il n'est pas attentionné.
Seni disiplin görevine gönderiyorum.
Je t'envoie dans une unité disciplinaire.
Oralara düzen ve disiplin götürdük.
Yapportant l'ordre, la discipline.
İtişip durmayın, biraz disiplin!
Ne poussez pas derrière!
Onun tüm ihtiyacı biraz disiplin.
- Un peu de discipline, c'est ce qu'il lui faut!
Bu bir disiplin ve protokol meselesi.
Il s'agit de discipline.
Ona disiplin vermeyi bilmiyorsun. Sonra ben canavar oluyorum.
Tu m'obliges àjouer les pères Fouettard.
Keith onu disiplin etmek için sert davranmalı.
Keith doit être sévère pour le contenir.
Disiplin raporumu bitirmek üzereyim. Bir uzman olmadan ameliyat yaptığın için... ... ihtisasının sona erdirilmesini öneriyorum.
Je finis mon rapport disciplinaire demandant qu'il soit mis fin à votre internat pour avoir opéré sans titulaire présent.
Ama aslında bana söylediği, eğer disiplin kurulu işin içine girerse öğrencinin tüm belgelerini incelerlermiş ve buna başvuru belgeleri de dâhil.
Il m'a dit qu'une fois qu'il y a la commission de discipline, ils examinent l'intégralité du dossier.
Dekan, önce sözde tecavüzcü ile konuşur eğer daha fazla soruşturmaya gerek olduğunu hissederse olay disiplin kuruluna intikal eder.
Le doyen rencontre le violeur présumé. S'il estime que les preuves sont suffisantes pour ouvrir une enquête, l'affaire est transmise au comité de discipline. Il y a une audience.
Gereken disiplin bende yok.
Je n'ai pas assez de discipline.
İkisinin de ciddi bir disiplin problemi yok.
Ils sont plutôt disciplinés.
Bende bir hippi olmak için gerekli olan disiplin yok.
Je ne suis pas assez discipliné pour être hippie.
Sanırım, geleneksel disiplin yöntemleri, senin üzerinde pek işe yaramıyor.
Les sanctions disciplinaires d'usage ne marchent pas avec vous.
Disiplin odasına hoşgeldiniz.
Bienvenue en retenue.
Bu, Mussolini'nin en büyük başarısı - Sokaklarda, disiplin, intizam ve güvenliği sağlamak.
C'est le plus beau succès de Mussolini... la discipline, le bon ordre, la sécurité dans les rues.
Biraz disiplin yeter.
Question de discipline.
4 cinayet oldu, kaçakçılık önemli ölçüde arttı, disiplin eksikliği başladı.
II y a eu quatre meurtres et Ia contrebande a augmenté. Et Ia discipline?
Hala okulun disiplin komitesindeyim.
Je suis à la commission de discipline de mon ancien internat.
Ben katı disiplin taraftarıyımdır.
Je suis pour la discipline.
- Onlara disiplin öğretmeye çalışıyorum.
Je leur apprends la discipline!
Yapıya ihtiyaç yok, evet. İhtiyacın olan- - - Disiplin.
Tu as besoin de structures, de discipline.
Bu yapı ve disiplin hakkındaki şeyi sana anlatmışdım, değil mi?
Je t'ai raconté son délire sur la discipline?
Bu kadar sıkı bir disiplin uygulamamalısınız.
Le ton calme, pas d'agressivité.
Bu yüzden ne diğer çocuklar gibi babamdan dayak yedim ne de disiplin altında yetiştirildim.
Je n'ai jamais été battu ou puni. Tous les gamins m'enviaient.
Disiplin Kurulu'na gitmek mi isterdin?
Vous voulez passer devant Ie conseil de discipline?
İngiltere Gözetmenler Konseyi adına yetkimi kullanarak seni İngiltere'ye götürüyorum. Orada disiplin komitesi tarafından sorgulanacaksın.
Sur les ordres du Conseil des Observateurs, j'exerce mon autorité et vous renvoie en Angleterre, où vous comparaîtrez devant le comité disciplinaire.
Bu elbette zihinsel disiplin meselesi.
C'est une question de discipline mentale.
Meslektaşlarımla konuştum ve hepimiz disiplin altına alınmak istediğinde hemfikiriz.
J'en ai parlé à mes collègues, ils disent que c'est un besoin de discipline.
Disiplin nerede?
Ce n'est pas ordonné.
Disiplin bu değil.
Il n'y a aucune discipline.
Randevumu, disiplin komitesiyle olanın önüne aldım. En ciddi gayretimle.
Je prends mon poste au comité disciplinaire très au sérieux.
Eğitim kurumu tarafından hazırlanmış disiplin kurallarını okudum da... Bunu ne kadar özlediğimi anlatamam, Joey.
Les règles de conduite préparées par... ça m'a tellement manqué...
Disiplin kuralları bebeğim.
Règlement intérieur, mon petit.
Her biri, disiplin kurallarını direkt olarak çiğnedi.
Chacun d'eux était en violation directe avec le règlement.
Disiplin kuralları 1957 yılında hazırlandı.
Le règlement date de 1 957.
Bu bir disiplin meselesi değil Pacey.
Il ne s'agit pas de discipline, Pacey.
- Bir disiplin meselesi.
- De discipline.
- Disiplin?
- Discipline?
Pazartesi günü konuşacaktım, ama illa şimdi bilmek istiyorsan yeni bir öğrenci disiplin komitesi kuruyorum ve seni onun başına istiyorum.
Je voulais attendre, mais bon j'aimerais que vous dirigiez le nouveau comité de discipline.
Önümüzdeki hafta yazıhaneme geleceksin... ... disiplin cezası için.
Vous passerez à mon bureau la semaine prochaine pour discuter des sanctions.
Hemen disiplin komitesini toplayacağım ve soruşturma başlatacağım.
Je vais convoquer un conseil de discipline, et faire une enquête.
Ortalık durulunca, bu konuda kendim bir soruşturma başlatacağım... ... ve disiplin cezaları verilecek.
Plus tard, je mènerai personnellement une enquête pour éclaircir tout ça et des sanctions disciplinaires appropriées seront prises.
Mark ve Kerry disiplin cezası alabilirler.
Mark et Kerry risquent le conseil de discipline.
Heykel sabrıyla burada oturmuş, disiplin bekliyorum.
Je devrais attendre patiemment que la discipline soit appliquée?
Bana şeref ve disiplin öğretmek için, Federasyon okulundan çıkardı.
Ces guerriers dont les actes de courage et de gloire...