Diyeceğim Çeviri Fransızca
10,548 parallel translation
Bakın ne diyeceğim.
Que pensez-vous de ça?
Ama muhtemelen bir gün kucağımda bir çocukla uyanacağım ve "Siktir, unutmuşum ya." falan diyeceğim.
Mais je vais finir comme Jennifer avec un enfant sur les genoux à dire : "Merde, j'ai oublié de faire tout ça."
Sana korkak diyeceğim ve üzülüp üzülmemen umurumda değil Candace çünkü öylesin.
Je m'en fiche si ça te blesse quand je dis que tu es une poule mouillée, car c'est ce que tu es.
Ben de : "Şimdilik sadece fikir ediniyoruz." diyeceğim.
Et moi : "On va continuer nos recherches."
Sana tek diyeceğim bu.
Je n'en dirai pas plus.
Diyeceğim şu ki, ilk büyük buluşmayı...
Je te dis, tu ne veux pas ratée ton premier grand...
Pekâlâ, bak ne diyeceğim. Doğal davran ve benimle üç dakika içinde erkekler tuvaletinde buluş.
D'accord, je t'explique, aie l'air naturel, rejoins-moi dans les toilettes dans 3 min.
Hayır ama umudunu kaybetme diye evet diyeceğim.
Non, mais je dirai "oui", juste pour que l'espoir persiste.
Onu bodruma gömeceğim, sonra da şeytana "Hey şeytan, neden kıçımı yemiyorsun?" diyeceğim.
Je vais l'enterrer dans la cave, puis je pourrais enfin dire au Mal : "Mal, et si tu mangeais mon cul?"
Bak ne diyeceğim, yalnızca bir şeyler ver bana.
Tu sais quoi? Donne-moi juste n'importe quoi.
- Bak ne diyeceğim.
- Je vais te dire.
Tanıdığım bir kız vardı, öldü diyeceğim.
"Je connaissais une fille qui est morte".
Diyeceğim o ki bol şanslar ve çocuklara selamlarımı ilet.
Donc, eh bien, bonne chance, et passe le bonjour aux gamins.
Bak sana ne diyeceğim.
Tu sais quoi?
T.J. Şey diyeceğim, Patrice ve ben ikinizi akşam yemeğine falan çağırsak güzel olur.
Tu sais, Patrice et moi devrions vous inviter tous les deux pour dîner.
- Neredeyse çok güzel diyeceğim.
- C'est presque beau, n'est-ce pas?
- Ne diyeceğim sana bak.
Je vais te dire.
Bak sana ne diyeceğim.
Tu sais quoi? Je...
Bakın ne diyeceğim.
Voila une idée.
Kaç kere diyeceğim?
Combien de fois je dois te le dire.
Belki son anı diye yazdı diyeceğim ama yazım kurallarına uymayan biridir.
Alors même s'il songeait à se suicider... son style est différent.
Diyeceğim şey...
J'allais dire
- İçeri gelip bir öpücük alarak hoşça kal diyeceğim.
- Je vais rentrer dire au revoir.
Bu arada tamamen aramızda kalmak şartıyla sana ne diyeceğim bak. Giderken şu Mango Fruit Blasts'lardan almak istersen görmemiş gibi davranacağım.
Ecoutez, ce que je vais vous dire ne doit pas sortir de ce bureau ça doit rester entre nous, mais si vous voulez embarquer un de ces milk-shake à la mangue en gagnant la sortie, je dirai que je n'ai rien vu.
Bakın ne diyeceğim, böyle iyiyim.
Euh, sans sucre. Ça va aller.
- Ona Ant-thony diyeceğim.
Je vais l'appeler Ant-thony.
- Bak ne diyeceğim.
Voilà le marché.
- Beş gün diyeceğim.
Je vais dire cinq jours.
Bir şey diyeceğim.
- Oui, c'est que... tu sais quoi?
Biliyor musun, bence günün birinde 3 boyutlu yazıcı dizaynı yapan bir milyoner olacaksın. Ve ben de "Benim adamım işte!" diyeceğim.
Un de ces jours, tu seras un designer milliardaire dans l'impression 3D, et moi je dirai, "C'est mon pote."
Bakın ne diyeceğim, belki Curtis bazı önemli noktaları açıklığa kavuşturmamıza yardım eder.
Et vous savez quoi? Peut-être que Curtis pourra nous aider à éclaircir quelques éléments non résolus.
Ne diyeceğim biliyor musun?
Bon, tu sais quoi?
Bak ne diyeceğim, içki satışlarını da dahil edeceğim. Ama masraflarım çıktıktan sonra tabii.
Allez, je rajoute les ventes d'alcool, mais seulement après avoir récupéré ma mise.
- Ben ona "Harry" diyeceğim.
Wells "? Je vais l'appeler "Harry".
İki kez. - Bak ne diyeceğim.
Deux fois.
Bir şey daha diyeceğim. Galiba beni göremiyorsun.
Je pense autre chose, aussi, je pense que tu ne peux pas me voir.
Bir şeylere iyi tarafından bakabilmeyi severim, tamam mı? Tamam, bakın ne diyeceğim?
Tu sais quoi?
Bakın ne diyeceğim?
Tu sais quoi?
- Bak ne diyeceğim. Önce Helen'le konuşalım.
Allons d'abord voir Helen.
Bak ne diyeceğim?
Tu sais quoi?
O konuda bir şey demeyeceğim ama diyeceğim şu ki, Tanner ona bunu yaptırmak istiyorsa daha kötüsünü yaptırmak istemediğini kim söylüyor?
Je ne vais rien dire dessus, mais Tanner l'a faite faire ça qui te dis qu'il ne va pas lui faire faire quelque chose de pire? Tu veux faire quoi Mike?
Bak ne diyeceğim Dar?
Tu sais quoi Dar?
Bakın ne diyeceğim?
Et vous savez quoi?
Bak ne diyeceğim Dar, bu anı hatırlayacaksın.
Tu sais quoi Dar? Tu te souviendras de ce moment.
Yani diyeceğim o ki Saiyajin'ler Vegeta Gezegeni ile birlikte tamamıyla yok olup gittiler mi?
Um, revenons au sujet. Donc la Planète Végéta a été détruite et les Saiyans avec...
Ama sana ne diyeceğim, belki önce konuşmalıyız.
Mais si on discutait d'abord?
Bak ne diyeceğim, sana anlatacağım.
Vous savez quoi, je vais vous le dire.
Bak ne diyeceğim.
Tiens.
- Kaç kere diyeceğim?
- Encore?
Bak ne diyecegim.
Voilà ce que vous allez faire.
Bak ne diyeceğim.
Tu sais quoi?
diyeceğim şu ki 17
diyeceğim ki 17
diyecektim 49
diyecek 78
diyecektin 16
diyecekler 55
diyeceksin 119
diyecektim ki 23
diyeceksiniz 34
diyeceğiz 40
diyeceğim ki 17
diyecektim 49
diyecek 78
diyecektin 16
diyecekler 55
diyeceksin 119
diyecektim ki 23
diyeceksiniz 34
diyeceğiz 40