English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ D ] / Diyelim

Diyelim Çeviri Fransızca

8,909 parallel translation
Sana bir iş kıyağı yaptım diyelim o zaman.
Considère ceci comme de la courtoisie professionnelle.
Elektriği kapattık diyelim, "A" ne olacak?
Ouais, on peux éteindre le courant, mais alors pour "A"?
En çok 10'da 1 diyelim.
Je dirais une personne sur dix, tout au plus.
Şöyle diyelim : Bir keresinde ortak çıkarlarımız olmuştu.
Et bien disons que... on a eu des intérêts communs à un certain moment.
Ölüm onu rahata kavuşturacak diyelim iyisi mi.
Disons que la mort sera une bénédiction.
- Biraz piçlik yaptım diyelim.
Il a fini par m'apprécier.
Diyelim duydular, kim yanında kalır senin?
Et après, qui voudrait rester?
Tamam. Diyelim ki bu bir takipçilik olayı.
Admettons que ce soit du voyeurisme.
Diyelim ki sattım.
Et admettons que je la vende.
- İdare eder misin? Bebeğim, bir numarayım diyelim.
Bébé, je suis le meilleur.
Oz'da geçirdiğim gece yüzünden ufkum biraz açıldı diyelim.
Mon esprit s'est ouvert grâce à ma soirée passée au pays d'Oz.
Takım olma toplantısı diyelim.
Un développement de l'esprit d'équipe.
Resmen değil. Ya da gayriresmi tanışıyoruz diyelim.
Non, pas officiellement ni non officiellement.
Sadece yaşamayı seçtiğin dünya diyelim.
C'est le monde dans lequel tu as choisi de vivre.
Okul gezisine çıkmış meraklı bir gözlemci diyelim.
Plus comme une observatrice.
Diyelim ki, sevgili arkadaşlarımdan birinin kocası bu çevreden biriyle yatıyor ya da bir başkası zayıflama desteği olarak kontrollü bir beyaz toz kullanıyor.
Par exemple, supposons que l'un des amis de mon cher ami couche avec l'une des personnes présentes en ce cercle, ou qu'une autre utilise de la poudre blanche afin de contrôler ses prises de poids.
Diyelim ki biri karşına çıktı ve silahı var.
Quelqu'un en face de toi, ils sont armés.
Çok ciddi bir çocuktum diyelim.
Ma foi, disons que j'étais un enfant très sérieux.
Sevgili didişmesi diyelim.
Appelons ca une querelle d'amoureux.
Kenara koyduk diyelim.
Elle est écartée.
Bir de kronik sırt ağrısı diyelim.
Disons, de douleurs chroniques au dos. Le douleurs au dos, ça fait mieux
Şanslı günün diyelim.
Votre jour de chance.
Diyelim ki size benzeyen bu hatun virüsü yaymaya kalktı. - O zaman onu öldürebilir miyim?
Même si c'est votre sosie qui a injecté le virus, je peux le buter?
Diyelim ki, araştırmaekibi onlarla karşılaşmış.
Disons que l'équipe de surveillance est tombée sur eux.
Yolculuk yapıyordum diyelim.
Appelez ça envie de voir le monde.
Direkt sıkıntı değil de bir rica diyelim.
Non, je ne dirais pas... pas exactement un problème. Plus... une requête.
Minnettarlığımızın küçük bir nişanesi diyelim.
Un petit gage de notre appréciation.
Bilemiyorum dostum. Bence bu gecelik yeter diyelim ve...
Je pense qu'on devrait aller au lit, et...
Buna sadece ergenlik diyelim.
On appelle ça la puberté.
Buna aydınlanma, rehabilite kariyer, aile diyelim.
Appelons ça illumination, réhabilitation, carrière, famille.
Tamam, öyle diyelim.
Ok, on va dire ça.
Annem ise ; önüne gelenle yatıp kalkıyordu diyelim.
Quant à ma mère, disons juste que c'était une fille facile.
Yeni DNA bulguları ortaya çıktı diyelim.
Disons que des preuves ADN ont été produites.
Hemen boğulmuyoruz diyelim.
- Donc on est à flots? - On coule juste un peu moins vite.
İçime doğdu diyelim.
Une intuition.
Bugünlük bu kadar diyelim.
On s'arrête? On parlera plus la prochaine fois.
- Tamamen mahvoldum diyelim.
Complétement détruit, vous voulez dire.
Aslında, biraz ara verdik diyelim.
Disons que nous faisons une petite pause.
Olacaklara nazaran sorunsuz diyelim.
Pacifique comparé à ce qui va arriver.
İhtiyatlıyım diyelim.
Prudent.
- Pekala, diyelim ki aynı rahipler.
Tout droit, disent qu'ils sont les mêmes moines.
Yalan söyleyelim, ayrıldık diyelim ve gizliden takılalım.
On ment, on lui dit qu'on a rompu, et on continue en secret.
Ona Götkafa diyelim biz.
Appelons-le M. Face de Cul.
Pekâlâ, ona dondurma diyelim.
Disons que c'est de la glace.
Şöyle diyelim, yemek "çok sporlu" bir öğün olacak.
Ok, disons juste que ça va être "spore-gasmique".
"Hey, yeni bir tane bulduk buna ne diyelim?"
"On en a une nouvelle. Comment on va l'appeler?"
Beş saat diyelim.
Disons, cinq heures.
Peki. Diyelim ki ordu da bunun içindeydi. Başkaları da vardı.
Admettons que l'armée vous ait soutenu, que vous soyez plusieurs, que tout ait été planifié.
Tamam, inanıyorum diyelim, ki inanmıyorum.
Supposons que je te crois, bien que ce ne soit pas le cas.
Tecrübe diyelim.
Déduction logique.
- Hadi buna inandım diyelim.
Faisons comme si c'était le cas...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]