English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ D ] / Durup

Durup Çeviri Fransızca

4,507 parallel translation
Bu ben. Deli Catherine, sen ve güzel ailen arasında durup aileni ayırıyor.
C'est moi, la folle Catherine, debout entre toi et ta parfaite petite famille, mise de coté.
Ihtiyarin biri sana nasil durup, nasil kaçacagini mi ögretti?
Certains anciens t'ont appris comment te tenir, comment parer?
Açıkçası burada durup birbirimize ateş açmaktan çok daha zor olacaktır.
En fait, ça sera bien plus difficile que de se tirer dessus.
Babam burada durup okyanusa bakıyormuş.
Mon père se tenait à cette endroit, regardant l'océan.
Haptan uzak durup eroine akayım o zaman.
Ok, reste loin des pilules, et passe à la putain d'héroïne alors!
Belki bir yerde durup kerevit için kazı yaparız.
On s'arrêtera peut-être pêcher, creuser pour des langoustines.
Durup dururken neden yağmur başladı ya?
Quel temps de merde.
Senin bir ara durup da...
J'ai juste besoin qu'à un moment, tu dises
Severim, bu yüzden burada durup seninle konuşuyorum, ateşle oynuyorum yani.
En effet, et c'est pourquoi ça s'arrête maintenant, faire ça avec vous, et bien, c'est jouer avec le feu.
Her halükârda orada durup buna tanık olmayacaktım.
Dans tous les cas, je ne comptais pas rester pour l'apprendre.
Bence hayatımızda bir çok tutku ve bir sürü durup nefes alarak anın tadını çıkarıp yapmak istediğimiz şey var.
Je pense que dans la vie, on a tant d'ambitions et tant... de choses qu'on veut faire qu'on en oublie de respirer et d'apprécier l'instant présent.
Öyle durup, film seyreder gibi seyredecek misiniz?
C'est déjà ridicule. Quoi t'es juste en train de regarder. - Comme une "peanut gallery" ( place de mauvaise qualité )?
Her zamanki gibi yine durup dururken aklıma dahiyane bir fikir geliverdi.
J'ai eu un autre flash de ce que je suis modestement appelé "génie".
Durup dururken sürekli ağlıyor.
Il crie sans arrêt sans raison.
Orada durup bir binayı okşayarak konuşamazsın.
Vous ne pouvez pas rester là à parler à un bâtiment en le caressant.
Sence durup yardım etmeli miyiz?
Tu crois qu'on devrait s'arrêter et voir s'ils ont besoin d'aide?
Calder, bir saniye durup bir şeye bakmanı istiyorum.
Calder, j'ai besoin que vous arrêtiez une seconde et regardiez quelque chose.
Öylece durup yüzüme karşı yalan mı söyleyeceksin?
Tu vas vraiment te tenir là et me mentir?
- Benim karşımda durup Maggie'ye karşı...
- Tu te souviens, tu tenais devant moi jurant...
Karşında durup... -... yemin ederken ciddiydim.
Quand j'étais en face de toi et quand j'ai juré, j'étais sérieux.
# Kavşakta ayakta durup #
When you re standing at the crossroads
Normalde bu kadar büyük organlarla iki ayak üzerinde durup yürüyebilmek imkansızdır.
Et puis, en principe, un corps aussi gros ne devrait pas pouvoir se lever et marcher.
Öncesinde biraz durup küçük zaferimizi kutlayabilir miyiz?
Sors ton ordinateur portable. On peut prendre d'abord un moment pour célébrer les petites victoires?
Son mandalı içeri sokmadan önce bir an durup şu anın güzelliğine bakabilirsin.
Avant que vous ne défonciez la dernière serrure, on devrait prendre un instant pour savourer ce moment.
Tipik Harflerin Adamları. Burunlarınızı kitaplarınıza gömerken durup anca konuşursunuz. Bu arada küçük sekreteriniz not alır.
C'est typique des Hommes de Lettres, attendre, avoir un beau brin de causette avec vos nez enfouis dans vos livres pendant que votre petite secrétaire prend des notes.
Tam dört ayak üzerinde durup külotumu çıkarmış- -
J'étais à 4 pattes et je venais d'enlever ma petite cu...
Bir kardo başka bir kardonun nişanlısıyla garip bir durup yaşamamalı.
Un frangin ne doit pas avoir de moment bizarre avec la fiancée d'un autre frangin.
Bazan bir an durup gülleri koklamak lazım.
Parfois il faut prendre le temps de prendre conscience du bonheur.
O zamana kadar öylece durup kâseye mi bakacağız?
On reste ici jusqu'alors, - les yeux rivés à la boule? - Mm-hmm.
Ve o his şu anda var, durup dururken...
Et j'ai cette sensation, maintenant, venant de nulle part.
Bu gerçekleşirken ben öylece durup izlemeyeceğim.
Je ne vais pas rester ici pendant que ça a lieu.
neden babama yardım etmiş olabileceğin konusunda bir saniyeliğine de olsa, durup düşündün mü hiç?
As-tu réfléchit juste une seconde au pourquoi j'aide mon père?
Siz ikiniz burada durup evlatlık çocuğuma bakın.
Vous deux restez ici et occupez vous de mon fils.
Zamanımızı boşa harcıyoruz. Durup bir dinler misin?
Pourrais-tu juste t'arrêter et écouter?
- Durup esrar içtik ve..
On s'est arrêtés pour fumer un joint...
Hangi günün, bir mason kalesinin dışında durup 90 kiloluk çok eski ve hayli kırılgan bir pencereyi çalmayı planladığımız günün mü?
Quoi, se retrouver devant un repaire de franc-maçons, à projeter le vol d'un très vieux et fragile vitrail de 100 kg?
Patlak lastik değiştirmek için durduklarında bir Ford kamyonetin durup cesedi bıraktığını görmüşler.
Ils ont vu un pickup Ford quitter les lieux quand ils se sont arrêtés pour changer une roue et ont vu le corps.
Tyler popomun düzgün durup durmadığına bakabilir misin?
Tyler, est-ce que tu pourrais venir pour voir si je fais ce qu'il faut avec mes fesses?
Sence onlar orada öylece durup bahane mi uydururlardı?
Vous pensez qu'ils se tiendraient juste là à faire des excuses comme vous?
Baksana dostum? Durup yolu açmadığın müddetçe kardeşini hastaneye götüremeyiz, anladın mı?
On ne peut pas emmener votre soeur à l'hôpital sauf si vous stoppez ça et que vous bougez de là, ok?
Durup bir dakika düşünürsen- -
Si vous pouviez réfléchir un...
Onun sadece silah zulasına gelene kadar sakince durup çenesini kapatması gerek.
Qu'il se contente de la fermer jusqu'à ce qu'ils arrivent à leur planque d'armes.
Orada durup salak gibi elimi sallıyorum.
Je suis là, agitant les mains comme une idiote.
Sence Davut heykelini yaparken gövdeyi bitirdikten sonra durup şöyle mi demiştir :
Et quand il sculptait son David, tu penses qu'il a fini le torse et a dit,
Onun yerine köşede durup bedava anüs muayenesi de yapabilirsin yani.
Ils pourraient tout aussi bien se mettre au coin de la rue et proposer gratuitement des touchers rectaux.
Gece havasına karşı kendimi güçlendirmek için tavernada durup küçük bir bardak içmiş olabilirim.
J'ai dû m'arrêter à la taverne pour un petit verre afin de me fortifier contre l'air nocturne.
Burada durup suç kimin diye tartışmaya devam edebiliriz.
On peut tous rester ici, débattre de qui c'est la faute...
- Gerçekten mi? Burada durup tartışacak mıyız yoksa mumu mu yakacağız? Şimdi zamanı mı?
- Vraiment, vous faites ça maintenant?
Anne, durup Mikayla'ya bir şey bırakacağını söylemiştin.
Maman, tu avais dit que tu allais juste... passer pour déposer quelque chose pour Mikayla.
- Belki yaşamak için değil, ama herkes dövülmüş bir adamın önünde durup, tetiği çekebilir.
- Peut-être pas comme métier, mais n'importe qui peut se tenir devant un homme battu et presser la gachette.
Durup McMuffin filan alsak olmaz mı?
On peut s'arrêter acheter un McMuffin ou autre?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]