Düdük Çeviri Fransızca
392 parallel translation
Düdük.
Pour la sirène.
Düdüklüler, az önce düdük çalınmadı mı?
Les flics. Ceux qui viennent de siffler.
- Paul Jones dansı başlıyor her güzel kız bulduğunda düdük çalacağım.
- On va lancer un Paul Jones. Si tu en chopes une jolie je sifflerai.
Küçük bir çocukken düdük çalmaya bayılırdım düdükler de unutmuyor işte.
Petit déjà j'adorais siffler. C'est un truc qu'on n'oublie pas.
Bu düdük yarım dakika kadar yanlış.
Cette sirène est en avance de trente secondes.
Dedim ki, radar onlara her geminin yerini söylüyorsa... neden böyle düdük öttürüp duruyorlar?
Si la radio les renseigne pourquoi sonner la corne de brume?
Şimdi benim de kuyruğuma düdük, ayaklarıma zil takabilirsiniz.
Maintenant vous me mettrez flûtes et clochettes aux pieds.
O düdük çaldığında çalışmaya gitmeyeceğiz.
Au coup de sifflet, personne ne va bosser.
Birinci ve ikinci düdük arasında kaç dakika var?
Combien de minutes entre chaque coup de sifflet?
Düdük size çok mu görgüsüz geldi? Belki bir harpla çağırmalıyım sizi.
Vous n'entendez pas le clairon?
Taksi için mi düdük çaldınız bayan? Evet.
Vous avez sifflé pour un taxi, M'dame?
İstasyon şefi düdük çalıyor, sonra tren kalkıyor.
Le sifflet du chef de gare et celui de la locomotive.
Yaya geçidinde düdük çalan trafik polisi.
Le sifflet de l'agent qui vous rappelle pour les passages cloutés.
Muhtemelen bir çatlağın çaldığı el pompalı bir düdük.
Sûrement une corne à pompe maniée à la manivelle. Oui.
Yeni düdük ve davul öğretmeni geldi.
Le fifre et le professeur de tambour sont ici.
Bir çocuğun düdük çalışına benziyordu.
On dirait un môme qui joue du mirliton.
Düdük çalacağım.
Je sifflerai.
Düdük mü?
Un sifflet?
Birdie amca için düdük çalıyorlar
Ils sifflent pour oncle Birdie
Düdük sesi, sizin dışında herşeyin yüklendiğini bildirdi.
Ce coup de sifflet signifiait que tout est à bord, sauf vous.
Raylar ve düdük sesi.
Ce n'est que 2 rails.
Şuna bak, iğrenç bir düdük gibi... ses çıkaran burnuyla kitap okuyor.
Regardez-le! Son gros tarin toujours dans un bouquin
Pekala, Connington. Düdük.
Bien, Connington, pipe.
- Düdük.
- Pipe.
Ben de düdük çalabilirim.
Et moi je joue de la flûte.
Düdük sesiyle adınızı söyleyin.
A votre signal, dites votre nom.
Onları çağırmak için düdük seslerini öğrenin.
Apprenez chaque signal.
Düdük çalmam gerekmez, Muhterem Kaptan.
Je n'aurai pas à siffler, capitaine.
Asla düdük sesine gelemem.
Je ne pourrais pas répondre à un sifflet.
Sizin düdük sesinizi bilmiyorum.
Je ne connais pas votre signal.
Bir bilye, bir araba, bir resim, bir düdük, bir tebeşir.
Une bille, une voiture, une image... un sifflet, une craie.
Siren, düdük, hiçbir şey yok.
Pas de sirènes, pas de sifflets, rien.
Bıyığını neden kestin dedim düdük?
Je dis pourquoi que t'as rasé ta moustache, couillon?
- Bırak, o düdük bana lazım!
- Allez. - Du calme.
Sana düdük çalacağım.
Allez, tu peux siffler.
Siyahlar saldırıyor, düdük çaldı.
Les All Blacks sont sur lui, l'arbitre siffle.
- Ampul bir düdük kadar temiz
Elle est immaculée.
Düdük sesi duyduğunuzda bu evi kuşatın.
Quand vous entendrez un sifflet, encerclez la maison.
Üç dakika içinde, düdük sesi duyacaksın... bunun anlamı hızlı posta treni kavşağa doğru geliyor.
Dans 3 minutes, on entendra siffler l'Express qui arrive à l'intersection.
Karanlıkta düdük çalmak, huh?
- On commence à s'inquiéter?
Bak, bu bir düdük.
Regarde. C'est une flûte.
Babam doğru yola geldi ve bizi uyandırabileceği bir düdük yaptı, bizi kahvaltıya çağırıyor.
P.S. Mon père se tient pour vaincu et il s'est fait un pipeau avec lequel il nous réveil chaque matin pour nous rassembler au petit déjeuner.
Düdük yok! Düdük çalmayın!
Pas de coups de sifflet!
Kendine bir düdük al.
Va boire un coup.
Ama bir polis hele senin gibi bir hergele şerif düdük öttürdüğünde, suspus olur. Böylece kafanız dumura uğrar.
Mais un flic... surtout un raté comme toi... quand le shérif siffle, tu rappliques... et tu te fais ramollir le cerveau.
Tekrar ararsa, telefona bir düdük çal.
Quand il appelle, soufflez dans un sifflet.
Düdük sesi duyulduğunda saat 4.30 olacak.
Au "top", il sera 4h30.
Bence Eddie hahamdan siyah ve beyaz giyinmesini ve düdük çalmasınıı istediğinde sınırı aşmıştı.
Mais il y est allé fort, en demandant au rabbin de porter un maillot rayé et un sifflet.
Nerede kaldı bu Allahın cezası düdük?
Où est ce maudit sifflet?
Palyaço'nun biri düdük öttürüp durmadı mı?
Il n'y avait pas un clown qui jouait de la cornemuse pendant tout ce temps?
Çabuk, düdük çaldı.
Vite, il va partir!