Dük Çeviri Fransızca
1,006 parallel translation
Eğer ben grand dük, siz ise grand düşes olsaydınız gece bu şekilde, tatlı küçük bir kedi yavrusu gibi sinsize dolaşmanıza müsaade etmezdim.
Si j'étais le grand-duc, je ne te laisserais pas courir de nuit comme un chaton égaré.
Bildiğiniz gibi grand dük şu anki ilişkilerden pek de hoşnut değil.
L'état actuel des choses n'est pas pour plaire au grand-duc.
Şimdi, Rusya'nın nasıl davranmam gerektiği konusundaki beklentisini öğrendiğime göre burada olmaktan memnunum. Ayrıca burada kalmaya niyetliyim grand dük olsa da olmasa da!
Maintenant que je sais ce que la Russie attend de moi, je resterai, quoi qu'en pense le grand-duc!
- Dük.
- Le duc!
Sorun değil, Dük. Sözün bana yeter.
O.K., votre parole me suffit.
Nell, poker arkadaşım Dük Burnstead ile tanışmanı istiyorum.
Voici mon compagnon de poker, le comte Burnstead.
Yaşarken ruhum, hiçbir zaman tefeci dük kânımızın dar çukurunun dışına çıkmadı. Ve şimdi zahmetli yolculuklar var önümde.
Dans la vie, mon esprit n'a jamais dépassé les étroites limites de notre échoppe d'usurier, et un long périple m'attend.
Bana bak, Archibald Cutter, bir dük, ve lanet olası su çantasından... elmaslar akıtan Raca Gunga Din.
Regardez-nous, Archibald Cutter : Le nouveau duc et le radjah Gunga Din qui fait couler les diamants de sa gourde.
İşte orada, yanımdaki Grand Dük.
Je suis avec un Grand Duc.
Grand Dük'ten bahşiş.
Un cadeau du Grand Duc.
Dük değil
Ni Duc.
- Acaba dük yakışıklıysa...
- Est-ce que le duc était aussi beau...
Hikayemizde daha çok Paris'de olacağız, büyük ve güzel bir ev olan Dük ve Düşes Praslin'in konutunda.
Notre histoire se passera à Paris, dans une grande et belle maison, la résidence du duc et de la duchesse de Praslin.
Teşekkür ederim, sayın dük.
Merci, monsieur le duc.
Dük ve ben bu öğleden sonra gidiyoruz.
Le duc et moi partons cet après-midi.
Dük ve ben.
Le duc et moi.
Dük Praslin'in şehirde olduğunu bilmiyordum.
J'ignorais que le Duc de Praslin était en ville.
Dük aniden Paris'e neden döndü merak ediyorum.
Je me demande ce qui a fait revenir le duc à Paris si soudainement?
Matmazel sizce büyüdüğüm zaman dük olabilir miyim?
Mademoiselle, quand je serai grande, je serai pair de France?
Dünyanın gözleri önünde itiraf edilmeyecek tek bir söz dük ve benim aramda geçmedi, bunu bilmiyor musun?
Savez-vous qu'il n'y a jamais eu de geste entre le duc et moi qui ne puisse être vu par tous les yeux du monde?
Dük ve düşese dikkat et.
Veillez sur le duc et la duchesse.
Affedersiniz sayın dük.
Excusez-moi, Monsieur le Duc.
Bun sayın dük değilse tanrı gözlerimi kutsasın.
Je n'en crois pas mes yeux : Monsieur le Duc.
Sayın dük bu olanlara ne diyor?
Que dit Monsieur le Duc de tout ceci?
Neler diyorsun? Çocuklar ve dük buraya tam iki kez geldi ve düşesin mektubundan ona hiç bahsetmedin mi?
Vous l'avez laissé venir vous voir par deux fois avec les enfants et vous ne lui avez pas parlé de la lettre de la duchesse?
Dük yine mi geliyor?
Le duc va revenir?
- Sayın dük?
- Monsieur le Duc?
Dük ve düşes arasında gücümün sonlandıramayacağı anlaşmazlıklar vardı.
Ils étaient cause de dissensions entre le duc et la duchesse, ce qu'il n'était pas en mon pouvoir d'arrêter.
Dük karısını öldürmekle itham edilecek bu önemli haberi öğrenmediniz mi?
N'avez-vous pas appris qu'il y avait des preuves accusant le duc d'avoir assassiné sa femme?
Söylememe müsaade ederseniz dük ve mürebbiye arasında günahkar bir ilişki var.
Qui se trouve dans la relation honteuse entre le duc et la préceptrice.
Baron Pasquier, Fransa Bakanı ve Lordlar Kamerası Başkanı dük ve o kadını sorgulama görevi sizin.
Baron Pasquier, en tant que chancelier et président de la Chambre des Pairs, il vous incombe de questionner le duc et cette femme.
Dük Praslin'i tutuklama emri için hazırım.
J'ai préparé l'avis d'arrestation du Duc de Praslin.
Madde 2, mahkeme Dük Theobald Swazer Praslin'in isnat edilen suç çerçevesinde yargılanmasıyla ilerleyecek.
Article 2, la Cour procédera à l'enquête et au jugement du crime imputé à Théobald Duc de Swazer de Praslin.
Dük ve benim aramda geçmişte ya da gelecekte kötü hiçbir şey olmadı.
Il n'y a jamais rien eu de mal entre le duc et moi par le passé et nous n'avons rien espéré de mal.
Dük Praslin zehir içmiş.
Le Duc de Praslin s'est empoisonné.
Mahkumu Dük Praslin'in konutuna götürün.
Amenez la prisonnière chez le Duc de Praslin.
Asil Dük Praslin'den geriye tek kalan buydu.
Voilà tout ce qui restait du noble Duc de Praslin.
Demokrat bir bey olan Dük Albertson'a hizmet ederken hemen yanı başında, erkek erkeğe yürürdük.
Quand j'étais au service du duc d'Albertson, un démocrate, je marchais à ses côtés.
Dük için uygun olan benim için de uygun.
Ce qui vaut pour un duc me convient bien.
Üzgünüm ama Dük Hazretlerinin rızasını almanı isteyeceğim. Kıdemli Albay odur. - Anlıyorum.
Demandez à Sa Grâce, le colonel d'Honneur!
Yüzbaşı Cronin, Dük Hazretleri. - Gel, evlât.
Le capitaine Cronin.
Bayan Lester, Dük Hazretleri Rendleshire Alayında Yüzbaşı Ray Cronin'in Birmingham'lı Myra Lester ile evlenmesine rıza göstermiştir.
Sa grâce consent au mariage du Capitaine Roy Cronin avec Mlle Myra Lester...
Herhâlde Dük beğenmemiş.
Elle ne plaît pas au Duc!
- Dük falan olabilir.
- Ça pourrait être un duc.
Tam da bir dük gibi konuşmuş.
C'est bien d'un duc... Vos gages?
Bu yüzden Çar, Hükümdar ve Grand Dük devleti ve başkent Moskova'yı terkediyor.
"C'est pourquoi le tsar, " seigneur et grand prince " a quitté son Etat
Görmezden gelemezsin. Dük sen girince neden odayı terk etti?
Pourquoi un homme tel que le duc d'Harwich vous bat-il froid?
Dük sana doğru geldiğinde... ve elini uzattığında... hemen geri çekilmelisin.
Et quand le duc s'approche de vous et vous offre sa main, vous devez reculer.
Bu ülkedeki son dük idamı, beceriksizlik abidesi olmuştu.
Le dernier duc exécuté dans ce pays fut tristement saboté...
Hoşça kal, Dük.
Au revoir.
Dük'ün gelmediğini fark etmişinizdir.
Le Duc n'est pas là...