Düştü Çeviri Fransızca
9,046 parallel translation
- 10 : 07'de Bowman Adaline'in çekirdek sıcaklığı 87 dereceye düştü.
A 22h07... la température corporelle d'Adaline Bowman avait chuté à 31 ° c.
O karda düştü.
Il est tombé dans la neige.
Birden büyük bir fırtına esti ve adam devrilip düştü.
Il y a eu une rafale, et il est tombé en arrière.
Fırçalarım düştü yani, ağlanacak şey değil ki bu.
J'ai perdu mes brosses, ce n'est pas une raison pour pleurer.
En çok şehirlerdeki vatandaşlar ve büyük şehirlerde kalanlar etkilendi. Çabuk verilen tepki ve karantinayla haftalık enfeksiyon raporları % 30 düştü.
Alors que les citoyens de villes intérieures restent les plus durement touchés, à travers une réponse rapide et par la quarantaine, les rapports d'infections hebdomadaires ont chuté de 30 %.
- Bolivyalı düştü!
Le Bolivien est tombé!
Harry, nereden düştü yolun buralara?
- Tchouff. - D'où tu viens comme ça? Tchouff.
Ve sekiz yıl sonra, binlerce mil uzaklıktan.. ... Hint okyanusuna düştü.
Donc, après huit ans, il s'est écrasé au large de l'océan Indien.
Bir tanesi bozuk sandım, ben de çıkardım ve düştü.
Il avait l'air croche. Je l'ai ouvert. Il est tombé, et je...
Sırf bedenleri zayıf düştü diye bu dünyanın kaybettiği harika zihinleri düşün.
Pensez à tous les grands esprits que ce monde a perdus parce que leur corps était défaillant.
.. bir kez daha güreşme telaşına düştü.
Il s'est brisé les os. A peine guéri, il a essayé de se battre à nouveau.
-.. düştü diye düşündüm.
- il faisait sombre.
Senin kazancın düştü mü?
Vas-tu gagner moins?
İlk birkaç saatte satışlar % 23 düştü.
En 2 h, on a chuté de 23 %.
Bunları isteyen adam 75 yıl önce buzun içine düştü.
Le gars qui voulait tout ça a été congelé il y a 75 ans.
Ailenin eşyaları, seçkin Nazilerin en güçlü suçlularının ellerine düştü.
Les biens de votre famille ont fini dans les mains des plus puissants criminels de l'élite nazie.
Onu yatağa yatırıp aşağı indiğimde melek düştü.
Je la couche, je descends et l'ange tombe.
Çok şükela ya! Kıçının üstüne düştü adam!
Nom de dela, il est tombé sur les fesses!
Kerata neredeyse 10 metre uzağa düştü.
Elle a volé à 12 mètres!
Yine de yakına düştü.
Il était moins une.
Öncelikle, babamızın çok kötü bir olduğu ortaya çıktı. Ve hapse düştü.
D'abord, notre père est un vrai méchant, et il a fini en prison.
Dün, üç yerli peşime düştü, özellikle benim peşime.
Hier, trois gars du coin m'ont pris pour cible. Moi, en particulier.
- Sonra da merdivenden düştü.
Alors elle est tombée dans les escaliers.
Gel gör ki, şimdi yolum iş için Bombay'a düştü.
En fait, il se trouve que je dois y aller.
Düştü...
Il est tombé...
Tokat attım, sonra da düştü.
Je lui ai mis une claque et il est tombé.
Savunmamız düştü.
Nos défenses sont en lambeaux.
- Peşime düştü.
Il est à mes trousses.
- Nasıl düştü?
Comment est-il tombé?
Bu görev Dr. Albert Delriego'ya düştü. Acımasız ve etkin bir adam.
La tâche fut confiée au docteur Albert Delriego, un homme efficace, et sans pitié.
Luke Collins düştü.
Luke Collins est au sol.
Çok sert düştü.
Il a subi une lourde chute.
Suçlamaların hepsi düştü ama olur da tekrar tutuklanırsam büyük olay olur.
Les poursuites ont été abandonnées. Mais si je me faisais à nouveau arrêter, ça ferait du bruit.
Bütün suçlamalar düştü ama.
J'ai été innocenté.
Aslında... üstüne kanepe düştü.
Un canapé m'est tombé dessus.
Şimdi de Hobbs yatağa düştü.
Maintenant Hobbs a l'hosto, et bien d'autres.
Birden çenen düştü ve ötmeye başladın sanki ne olduğunu biliyormuş gibi misin?
Maintenant, tu va dire la vérité et sois honnête Tu savait ce qui aller nous tomber dessus?
Sonuç olarak da zafer bize düştü.
Et, pour conclure, Nous avons remporté la victoire.
Düştü hayat yolum kurumuş sararmış yaprakların içine.
Ma vie est devenue un automne ou règne la sécheresse, les feuilles jaunies.
Yetkililer ordudaki atların başına gelen felâketi soruşturmayı tamamladı ve bütün suçlamalar düştü.
La hiérarchie a conclu son enquête sur l'affaire des chevaux de l'armée. Elle abandonne les poursuites contre les gardiens.
Batu'nun yardımcısı Shartseren'e yapılan suçlamalar da düştü.
Les charges contre Shartseren, l'assistant de Batu, sont également levées.
Pergel suya düştü.
La compas est tombé dans l'eau.
O düştü.
Quand elle est tombée...
Engel yere düştü!
Engel est à terre!
Kayıp düştü, birçok insan gibi bir hata yaptı.
Il a dérapé, comme d'autres.
- Donnie! - Düştü ama işi bitmedi.
- Il était KO.
Çok fazla anestezi almıştı bu yüzden yere düştü.
Il était bourré de sédatifs. Il est tombé.
Bir mağazaya gidip, son 20 yıl içindeki bir ürünün fiyatını karşılaştırsanız aslında deflasyon olduğunu göreceksiniz, diğer bir deyişle, zaman içerisinde fiyatlar düştü.
Si vous allez dans un magasin et comparez le prix d'un vêtement sur ces 20 dernières années, vous verrez qu'il y a en fait une déflation sur le produit, donc que le prix a baissé avec le temps.
Mitchell yere düştü. Ne oldu ki?
Mitchell est à terre.
- İşte budur! Conlan yere düştü!
Ça, c'est boxer!
- Yere düştü.
- Il est tombé.