Ekmek Çeviri Fransızca
4,815 parallel translation
Buğday tanesinin kendine ekmek demesi gibi bir şey.
- Sont peu de foi. Comme un grain de blé que l'on appelle pain.
Yerini bildigin henüz bulunmamis paraya karsilik ekmek.
Du pain contre l'argent caché qui n'a pas encore été découvert.
Adamlarin bir dilim ekmek için onu dövüstürdüler.
Vos hommes l'ont forcé à se battre pour une croûte de pain.
Eskiden ekmek tezgâhında çalışıyordum.
- Avant je travaillais au stand du pain. - Mm! Mm!
Ekmek kızartma makinesi atma...
" Bras de fer.
Ekmek gibi çok yoğunmuş.
C'est dense, comme du pain.
- Ekmek mi yapacaksın?
- Que fais-tu, du pain?
Ne tür bir ekmek yapacaksın?
Quel genre de pain tu fais?
Hoşuma giden şeylerden ekmek istiyorum.
J'aimerais y faire pousser ce que j'aime.
Onu ekmek için üç otobüs değiştirdim.
J'ai dû changer de bus trois fois pour le semer.
Biraz ekmek kokla!
L'odeur du pain!
Kizarmis ekmek onceden tereyaglansa daha iyi olmaz mi?
Ce ne serait pas mieux d'avoir des toast déja beurrés?
Teller daha kuvvetli olsaydi kizarmis ekmek tereyag havuzuna firlardi.
Avec des ressorts plus puissants, la tartine serait projetée dans le beurre.
Ve ekmek halâ sıcak.
Et le pain est encore chaud.
Pretzel mı? Roll ekmek mi?
C'est un bretzel?
Biraz ekmek ye.
On va manger un peu de pain.
Ellerine hakim ol. Bırak ekmek sana gelsin.
Garde tes mains vers toi et laisse le pain venir à toi.
Hadi ama, bana geri dönüp Ramon'a yemek için ekmek alamadığımızı mı söyleteceksin?
Allez, tu vas me faire rentrer et dire à Ramon qu'on a pas de pain µpour le coup de feu?
Alnına ekmek arası köfte çarpmış mı bir sor bakalım.
Demande-lui si elle se souvient s'être reçu un sandwich au visage.
Birinin mutfağından taze ekmek kokusu geliyor.
L'odeur du pain sortant d'un four.
Zamk tabancasıyla ekmek kızartma makinemizi temizlediğin zamandan çok daha az komik.
C'est beaucoup moins drôle que ta réparation du grille-pain avec un pistolet à colle.
- Masada ne bir menü ne bir ekmek sepeti ne de bakacak bir TV oluyor.
Il n'y a ni menu, ni panier de pain sur la table ni télévision à regarder.
Büyük bir suç dehasına ulaştıran küçük ekmek kırıntıları *.
Un chemin de miettes de pain menant à un grand cerveau criminel.
- Pazara gidiyorsan biraz gevrek, yağ ve ekmek alır mısın?
Dans ce cas, tu peux prendre des céréales, - du beurre et du pain?
Şu ekmek çeşitlerine bakın.
Et jetez un coup d'oeil à la liste des pains.
Beyaz ekmek var.
On a du pain blanc.
Kahverengi ekmek var.
Du pain bis.
Bahçeli ev, bir düzine çocuk ve taze pişmiş ekmek.
La maison, la douzaine d'enfants, les pâtisseries fraîches.
Su, çay, muz, ekmek.
De l'eau, du thé, des bananes, du pain.
- Ekmek mi?
- Le pain?
Sanırım birileri bıraktığım ekmek kırıntısını buldu.
On dirait que quelqu'un a trouvé le petit caillou que j'ai laissé.
Chris için kuru ekmek ve yarım greyfurt.
Pain grillé et un demi-pamplemousse pour Chris.
Çünkü bu çocukların ağzına bir parça ekmek giriyorsa o da benim sayemde!
Parce-que le seul qui a apporté une miette de pain à ces enfants c'est moi!
Bu ekmek somunu şeyinden sen de aldın mı?
Tu as eu le pain de viande?
Yemin ederim ekmek buradaydı.
Je jure que je porte un toast ici.
- Kızarmış ekmek!
Toast!
Eğer Tom bir torba un olsaydı, bu un asla büyüyüp mutlu ve iyi ayarlanmış bir ekmek olamazdı.
Si Tom était un sac de farine, cette farine ne deviendrait pas une miche de pain équilibrée et bien heureuse.
Öğle yemeğinde ekmek yeme, et ye.
Ne grignote pas de snacks. Déjeune sainement.
Ne bok yemeye bir ekmek için ağlıyorsun?
À pleurnicher sur du pain?
- Soğanlı ekmek?
Du naan à l'oignon?
Biraz kızarmış ekmek olsaydı keşke.
Et les glaçons?
Ve tabağı da sahanda yumurtanın yanına bırakıyor. Bir somun ev yapımı ekmek. Ve yanında da kaymak.
Puis elle les place à côté d'œufs sur le plat jaune vif de pain maison et d'une carafe de lait entier bien frais.
Bu kukla benim ekmek teknem ve kendisi ciddi yara aldı.
Cette marionnette est mon gagne-pain, et elle est très bien assurée.
- Gurpgork. Nasıl olur da ekmek, yılan, cuma ve köpek için aynı kelime olur?
Comment le même mot peut vouloir dire pain, serpent, vendredi et chien?
Ekmek ve gevrekleri alın.
Prends du pain et des céréales. Il nous faut les sacs de courses.
Köfte ekmek mesela. Televizyonda oynayan Bears maçı.
Une partie de Football avec les Bears à la télévision
Ekmek.
Le pain.
Ekmek veren eli ısırmaya karar verdin.
Tu es celui qui a décidé de mordre la main.
Kasabanın ekmek kapısı burası zaten.
C'est ce qui garde cette ville vivante.
Başka bir ekmek istiyorum.
Je peux avoir du pain?
Ben burada zor bir gün geçiriyorum ve sen başka ekmek mi istiyorsun!
Je suis occupé!