Elephant Çeviri Fransızca
1,756 parallel translation
Fil adama benzemişsin demek istiyor, çaylak.
Tu ressembles à Elephant Man.
Fil adamla çıkıyorum sanmıştım.
J'avais l'impression de sortir avec Elephant Man
Benimle kıyaslanınca Fil Adam manken gibi kalıyor.
Comparé à moi, Elephant Man est un top model.
O adamda fil gibi bir hafıza var.
- Il a une mémoire d'éléphant.
Selam, fil.
Salut, éléphant.
Pizza alıp, fille gezdireceğini?
Manger une pizza et monter sur un éléphant?
Çalının arkasına saklanmış fil gibi.
Je suppose que c'est juste comme l'éléphant dans la pièce.
- Fil mi?
L'élephant?
Fil yavrusu doğruacaksa olabilir.
- Seulement si elle attendait un éléphant.
Kim bir fil boku gibi koktuğunu sanır ki?
Qui pense que ça pue la merde d'éléphant?
O kahve sana dün gece götürdüğün fili unutturacak mı peki?
Ce café va te faire oublier l'éléphant que tu as sauté?
Ama sen.. Sen buraya geleli daha bir yıl olmadı- - Üç hafta içinde de evine gidiyorsun- - ve sen pembe fillerle birlikte olan bu sarhoş bir görüntü gördüm dediği için, şerefini tehlikeye mi atıyorsun?
Mais vous... ça ne fait même pas un an- - et vous rentrez à la maison dans 3 semaines, mon frère, et vous voulez prendre le risque d'être déshonoré, juste pour des histoires d'éléphant rose
"Beyaz fil" deyiminin kökenini biliyor musun?
Connaissez-vous l'origine de l'expression "éléphant blanc"?
Bu, korkunç olay, sanki hiç peşimizi bırakmayacakmış gibi geliyor. Ve işin kötüsü bundan nasıl bahsedeceğimizi de bilmiyoruz, abisi de yoğun bakımda zaten.
Il y a juste cette étrange et horrible chose entre nous deux, comme un éléphant dans une pièce.
Evet bizde "Beyaz Fil" derdik.
On appelle ça l'"Eléphant Blanc".
Otobüs altında kalmış ve ölüme terkedilmiş gibi. Sonra da filin altında kalmış gibi...
Comme si j'avais été percuté par un bus et laissé pour mort, et qu'ensuite, un éléphant m'avait marché dessus.
- Yalanlar uydurup durdum.
Un éléphant dans un magasin de porcelaine.
Daha sonra benim bir fil gibi olmam hakkında dert yandı.
Et elle s'est plaint que j'étais comme un éléphant.
Ayrıca Stella ve Nathan'ın bir fili bile devirecek kadar uyuşturucuları vardı.
Rien que pour eux, Stella et Nathan avaient assez de narcotiques pour assommer un éléphant.
Bu cephane bir fili bile durdurabilir.
Ce matériel arrêterait un éléphant.
Filin değerinin iki yılda düştüğü nerede görülmüş?
Dans quel monde dévalorisez-vous un éléphant de plus de deux ans?
Oyuncak filleriyle kıçlarını kaşırken. Şimdi...
En se grattant le cul avec un éléphant en plastique.
Odadaki fil, uçak patladığında hala CMC için mi çalışıyordu?
L'éléphant dans la boutique de porcelaine. Travaillait-il toujours pour eux quand cet avion a sauté?
- Filli olanından.
Un éléphant.
- Filli.
Un éléphant.
- Filli olanından.
- Un élephant.
Pekâlâ, filli olanı yapmayı bilmiyorum, ama fareliye ne dersin?
D'accord, bon, je ne sais pas comment faire un éléphant, - Pourquoi pas une souris?
- Filli.
- Un élephant.
Tamam, bir tane filli kek hemen geliyor.
D'accord, Un pancake en éléphant.
Şu anda filli kek yapıyorum.
Tu vois, là je suis en train de faire un pancake en éléphant.
O bir fil...
Un éléphant.
- Ve Fil bir... uyuşturucu bağımlısı.
C'est affreux. Et l'éléphant prend de la drogue!
Bir fil...
Un éléphant!
Jimmy! .. Junkie fil Jimmy!
Jimmy, l'éléphant camé!
İşteee...
L'éléphant indien!
Fil Jimmy! Şeyden daha büyük olacak... Şeyden bile...
La renommée de l'éléphant sera plus immense... que celle du panda du WWF.
Sulusepkenlikten önce... O filin götünde 1 milyonluk eroin var.
Avant de chialer, le cul de cet éléphant vaut un million!
Evet! Bir fili katletmek. Çok hayırlı bir iş.
Aider à assassiner un éléphant, tu parles d'une bonne action!
- Bu kesinlikle bir fil.
- C'est un éléphant.
Fil. Ganimetleri, filin içine saklamışlar.
Ils ont caché le butin dans l'éléphant.
Filin içine mi? Ne demek filin içine?
Comment ça, "dans l'éléphant"?
- Filler buharlaşmazlar herhalde.
Un éléphant, ça se volatilise pas!
- Belki de filin peşindeler. Vay.
- Ils veulent peut-être l'éléphant.
Tanrım! Fil kusmuğu.
C'est de la gerbe d'éléphant!
Çünkü elbiseleri fil kusmuğuyla yıkanmış olanlar biziz.
Nos fringues sont pleines de gerbe d'éléphant, tiens!
Gelen haberlere göre bir fil, kimliği belirsiz kişilerce serbest bırakıldı.
Une dépêche annonce qu'un éléphant serait en liberté dans la montagne. 81
Dikkatli olun. File yaklaşmaya veya onu yakalamaya kalkışmayın. Hayvan "çok tehlikeli" olarak nitelendiriliyor.
La population est priée de ne pas tenter de capturer l'éléphant.
Fili, yüzündeki hortumundan tanıyabilirsiniz.
On peut reconnaître l'éléphant par sa trompe et sa gueule...
Fil ne-re-de?
Où est l'éléphant?
Fil senin umurunda bile değil.
Tu t'en fous que l'éléphant soit accro.
Sömürülmüş bir sirk filini, Uyuşturucu çıkmazından kurtarmak.
On va libérer un éléphant de l'enfer de la drogue.