Emotions Çeviri Fransızca
3,750 parallel translation
Tecrit, ıstıraba yol açıyor, yani bir duyguya.
L'isolation conduit à la souffrance, aux emotions
Bütün bu, barışmalar, ayrılıklar, duygular.
Tout ça, les rabibochages, les ruptures, les emotions?
"Sosyal İlişkilerde Duygular."
"Emotions and social relations".
Seçme şansın olsaydı Vicki'nin öldüğü an tüm hislerini kapatırdın.
Si tu avais le choix tu aurais éteins tes émotions à la seconde où Vicki est morte.
Tüm duyguların içinde, en sinsi ve hapsedici olanın hangisi olduğunu biliyor musunuz, Dedektif?
Savez-vous, inspecteur, de toutes les émotions, laquelle est la plus insidieuse et la plus traîtresse?
Bay Best'i tanıyor musunuz? Müfettişte böyle bir duygunun ortaya çıkaracak şeyler için bir liste tutuyorum.
Voyez-vous, M. Best, je garde une liste de ce qui provoque de telles émotions chez l'inspecteur.
- Kendi hislerin.
- Tes propres émotions
Bazı insanlar hislerini gizlemek için çok çaba sarf ederler.
Certaines personnes font beaucoup pour cacher les émotions.
İnsanlığı olmadan acımasız biri o.
Eteint tes émotions. Elle est sans pitié sans son humanité.
Duyguların üzerine üzerine geliyor.
Non! Tes émotions te submergent.
Stefan, tüm duygularımı tek bir hisse odaklamamı söyleyen sendin.
Stefan, c'est toi qui m'a dit de canaliser mes émotions en un seul sentiment.
Sen duygularını geri aldığında Klaus'u öldürmek istemiştin.
Tu voulais tuer Klaus quand tes émotions sont revenues.
Yani duyguların açık ama sadece nefrete odaklı.
Donc tes émotions sont revenues, elles sont juste concentrées sur ta rage.
Bak Rebekah, insanlığım kapalıyken seninle aramızda bir Thelma ve Louise ilişkisi vardı anlıyorum ama şu konuyu açıklığa kavuşturayım...
Écoute Rebekah, je sais qu'on a eu notre période Thelma et Louise quand je m'étais coupé de mes émotions mais que les choses soient claires...
İnsanlığın kapalıyken dediğin o şeyler gerçekten o şekilde mi hissediyorsun?
Tout ce que tu as dit quand tu t'étais coupée de tes émotions est-ce que tu le pensais vraiment?
Aynı Katherine'i öldürmek duygularını kapatmak gibi.
Tout comme tuer Katherine. Tout comme éteindre tes émotions.
Duyguları kapalıydı onu biliyorum.
Je sais que ses émotions étaient éteintes.
Kapat gitsin.
Éteins tes émotions.
Ve duygularımı geri getirmeyi başarsanız bile tüm bunları hatırlayacağım.
Et même si vous réussissez à faire revenir mes émotions, Je me souviendrais de tout ça.
Yaptığın her şeyden sonra duygularını tekrar açtığında hissedeceğin suçluluk ile yüzleşmekten korkuyorsun.
Après tout ce que tu as fais, tu as peur de faire face à la culpabilité que tu as ressentis si tu retrouves tes émotions.
Ama sen, zavallı, çıtkırıldım Elena'nın aksine ben duygularımı kapatmam. Onları kullanırım.
Mais contrairement à toi, pauvre délicate Elena, je n'ai pas éteint mes émotions.
Derhal duygularını geri aç Elena yoksa Tanrı yardımcım olsun ki sana üzülecek bir şey veririm.
Fais revenir tes émotions maintenant, Elena, ou donc aide moi, mon dieu, je te donnerai quelque chose pour être triste.
Duyguların üzerine üzerine geliyor.
Les émotions t'envahissent.
Bana efendilik bağıyla bağlıymış, onu biliyorum. Duyguları kapalıydı onu biliyorum.
je sais qu'elle était liée à moi, que ses émotions étaient éteintes.
Elena'nın duyguları geri geldi.
Les émotions d'Elena sont revenues.
Aslında ben son başvuru tarihini kaçırmış olabilirim. Biliyorsunuz işte duygusuz bir kaltak olmak yüzünden.
J'ai en quelque sorte raté la date limite, tu sais, être une connasse sans émotions.
Mantığınızın önüne her zaman hislerinizi koyuyorsunuz.
Vous faites toujours passer les émotions avant le bon sens.
Sen muhteşemsin ve herkes kendi duygularıyla başa çıkamıyor.
Tu es parfait et personne d'autre ne peut contrôler ses propres émotions.
Olayları hatırlıyorsun, peki ya duyguları? Neydi duyguların?
Vous vous souvenez des évènements, mais les émotions, où sont-elles?
İkinci el hislerle dolu bir gece için çok yorgunum.
Oh non. Je suis trop fatiguée pour une soirée d'émotions des autres
Daha önce bu duygularla başa çıkmam gerekmemişti.
Je n'ai jamais eu à gérer ces émotions avant.
Daha fazla duygu.
Plus d'émotions.
İnsan duyguları tam bir gizem, değil mi?
Les émotions humaines sont un tel mystère, n'est-ce pas?
Duygularını göstermez.
Il ne montre pas ses émotions.
Duygusal bahaneler mi?
Les émotions, sérieusement?
Sizi bilmiyorum millet ama, benim bu akşam bütün duygularım birbirine girdi.
Oh, je ne sais pas vous les gars, mais je suis passée par toutes les émotions moi ce soir.
Heyecan yükseliyor o yüzden bunu kısa ve öz tutacağım.
Les émotions sont fortes, donc je vais être rapide.
Bugün birçok duyguyu gün yüzüne çıkardı.
Aujourd'hui apporte tellement d'émotions.
Duygularımızı paylaşmak için değil onlardan kurtulmak için birbirimize ihtiyacımız var.
On ne se réunit pas pour partager nos émotions. On se réunit pour leur échapper.
O da duygularını kontrol edemiyor tıpkı benim şimdiye dek yaptığım gibi. Ama bu defa farklı olacak. Yeteneklerimi kullanıp bu sorunu çözeceğim.
Je vois, il laisse juste exploser ses émotions, comme moi avant.
Az önce bir gürültü duydum biri bana neler olduğunu açıklayabilir mi?
La réalité, c'est vivre confortablement au gré de ses émotions? Et tu te prends pour un soldat?
Her zaman, duygularımızın kararlarımızı etkilememesi gerektiğini söylersin ama seninkileri etkiledi.
Vous dites toujours qu'on doit contrôler ses émotions, mais vous n'avez pas réussi.
Ben... Şu anda çok fazla şey düşünüyor ve hissediyorum. Tam anlamıyla felç oldum.
J'ai juste... tellement de pensées et d'émotions que j'en suis paralysée.
Korku duyguların başlıcalarındandır.
La peur est la plus primaire des émotions.
Onlardan bazıları duygusal düzene alışmakta zorluk çekti.
Certains ont du mal à faire face à leurs émotions.
Eskiden çizgi filmlerin insanların tüm duygularını karşıladığını düşünürdüm ama Rigoletto'nun kızını bıçaklayışını görmemden sonra bu Aqua Teen Hunger Force gözüme çok sıradan geldi.
Je pensais que les hauts et bas dans les cartoons était le reflets - des émotions humaines... - Mm-mmm.
Hafta boyunca karışık duygular içerisindeydim.
J'ai éprouvé pas mal d'émotions ces derniers temps.
Bütün duyguları yaşıyorum sanki.
Mes émotions sont justes, comme, tout partout autour de moi.
- Sanki birisi duygularına göre sıralamış.
On aurait dit que quelqu'un l'avait organisé par émotions.
İnsanları duyguları kontrol ediyor.
Les humains sont guidés par leurs émotions.
Yani, hani biraz birazcık canlıIık lazım armonilerde.
Il faut un peu... plus d'émotions dans les accords.