Ender Çeviri Fransızca
925 parallel translation
Ve katil... İyi bilinen bir gerçektir ki.. tür katiller arkalarında çok ender delil bırakırlar.
Et le tueur... comme nous le savons, dans ce type de crime, ne laisse jamais de traces.
Ender bulunan bir dostluğun damga vurduğu saatler.
Des heures placées sous le signe si rare... de l'amitié!
Bugünlerde çok ender bulunan bir şey sevgili Saint-Aubin.
Et ça devient rare... mon cher Saint-Aubin...
- Şanslısınız. Böyle dürüst kişiler ender bulunur.
Il est rare de trouver autant de braves gens réunis.
Tam tersi. Bu çok ender bir antik parçadır.
Bien au contraire, C'est une antiquité des plus rares.
- Annesi. Bu oldukça ender bir durum. Bir evladın annesini öldürmesi.
C'est plutôt rare, un matricide.
Ender bulunanlardan. Jimmy.
Inhabituel.
Elimizde bu kadar az bilgi bulunan bir vakaya çok ender rastlarız.
Son dossier est pauvre.
O ender şeyi bulmuşlar :
ils avaient trouvé Ia perle rare :
Ender izin günlerini de patates ekerek geçirmişti.
Et des rares congés à quémander de la nourriture.
- Bu günlerde ender rastlanan bir nitelik.
- C'est une qualité rare.
- Pek çok ender rastlanan nitelikleri olan bir kız.
- Mais elle a tant de qualités.
Çok ender olarak gerçek inananların beklediği ve dua ettiği.. .. vahiy anını tecrübe ederim.
Parfois, je vis un des moments de révélation qu'attend tout croyant.
"Bu gece Bayan Margo Channing sizin müthiş oyununuzda.. .. daha önce hiç görmediğim ve ender olarak tekrar görmeyi beklediğim bir performans ortaya koydu."
"Ce soir, Mlle Margo Channing a interprété ta pièce farfelue d'une façon encore jamais égalée et sans doute inégalable."
Bundan iki ay sonra... Şubat 1944'te Rommel'in Atlantik duvarından... uzak olduğu ender anların birinde... eski dostu Dr. Karl Strolin tekrar ortaya çıktı.
Deux mois après, en février 1944, pendant l'une des rares absences de Rommel du front ouest, son vieil ami Dr Karl Strolin vint lui rendre visite.
Aslında o çok ender sinirlenir!
C'est si rare qu'elle se fâche!
Anlaşılan çok ender duyulurmuş.
C'est, paraît-il, très rare de l'entendre.
Hata yapma payını çok ender bırakır.
Mais il se trompe rarement.
Hiç kuşkum yok. ama kılıçta çok ender bir yeteneğe sahipsin.
Vous êtes une fine lame.
# Anneler arasında çok ender olan bir şeyi başarmış.
Elle a réussi une chose rare pour une mère
Oh, çok ender.
Très peu.
Bu ender rastlanan bir ayrıcalıktır.
C'est un privilège :
O da ender rastlanan biridir.
c'est un homme rare.
Bu çok ender bulunan bir plak.
Un disque précieux.
Poliarteritis nodoza, son derecede ender görünen bir atardamar iltihaplanması.
Periarteritis nodosa... Une maladie artérielle très rare.
Hayır, değildiler. Ender bulunan tropikal bakılardılar.
C'étaient des poissons d'une espèce très rare.
Çok ender bulunan bir tropikal balık.
Un poisson d'une espèce TRÈS rare!
Çok ender görülen bir durum. Aslında, en az görülenlerden biri, psikiyatri tarihi içerisinde.
Il s'agit d'un des cas les plus rares de la psychiatrie.
Ancak en güzel zümrütlerde vardır bu ender mavi mucizesi.
Seules les plus belles... ont ce bleu insaisissable.
Ancak en güzel zümrütlerde vardır bu ender mavi mucizesi.
Seules les plus belles ont ce bleu... insaisissable.
- Evet. Çok ender olarak.
Mais ils sont rares.
Evet, normal bir kiza ender rastlanir.
- Oui, une fille normale. C'est rare.
Onu seven ender kisilerden biriyim. Patricia!
Je suis un des rares types en France qui les aime bien.
Tarihin en ender koleksiyonu.
C'est une collection extraordinaire.
Bu gerçekten ender rastlanır bir durum ama, Tiffany çok anlayışlı bir yerdir.
Eh bien, c'est assez inhabituel, madame, mais sachez que chez Tiffany, on se montre très compréhensifs.
Ender bir kan grubum var, önemle istediler.
Ils en ont besoin, j'ai un groupe sanguin très rare.
Böyle asker ender bulunur.
Tu es vraiment un oiseau rare.
Hanımefendi, bu büyük bir şeref, ender yaşanan bir olay ve müthiş bir zevk!
Madame, c'est un immense honneur, une expérience hors du commun et un vibrant plaisir.
Kont Romero'yu, çok ender rastlanan bir İspanyol hastalığına yakalandığı için gemide tutuyoruz.
Nous retenons le comte à cause d'une maladie espagnole très rare.
- Ender bir hastalık mı?
Une maladie espagnole?
- Ya da ender bir hastalık
- Ou bien des vapeurs
Kabul etmek utanç verici olsa da atamız Naomasa'nın zamanından beri savaşçı cesaretiyle ünlü bu hanedanlıkta bile ortaya koyduğun bu çözüm çok ender görülmüştür.
À ma grande honte même dans notre clan connu pour sa bravoure, rares sont les gens de votre trempe.
Bazen kuşlar ışık tarafından cezbedilir. Oldukça ender bir durum
Parfois, les oiseaux sont attirés par la lumière.
Ender bir durum.
C'est vrai que c'est bizarre.
- Bu çok ender bir yetenek.
- C'est un don peu répandu.
Hem de çok ender.
Croyez-moi... ça devient rare!
Evet, kimileri çok ender bulunur.
Je les ai depuis longtemps.
- Bu ikisi ender olarak birarada bulunur.
Algy...
- Tabii ki olur. Biraz ender...
– Merci beaucoup, c'est très aimable.
Saatlerce konuşup da hiçbir şey anlatmayan ender insanlardan.
Jamais, je vous l'affirme!
Size mahkumluktan kurtarıcılığa geçmeniz için ender bir şans teklif ediyoruz.
Je suis le Père Thomas.