English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ E ] / Enişte

Enişte Çeviri Fransızca

221 parallel translation
Henry Enişte!
Oncle Henry!
Henry enişte, Em teyze, almasına izin vermeyin!
Ne la laissez pas le prendre.
Ayrıca Steve enişte.
Oncle Steve.
Alo, Charlie enişte.
Bonjour, oncle Charlie.
Ne enişte ama.
Quel beau-frère!
Tarlaların çok bakımsız kalmış enişte.
Vos champs sont à l'abandon, mon oncle.
Merhaba enişte.
Bonjour, mon oncle.
Hayır enişte. Biliyorum, hayat çok acı.
Non, mon oncle, mais la vie est si triste.
Günaydın, Sol enişte.
Bonjour, oncle Sol.
Müzik seni rahatsız etti mi, Sol enişte?
La musique te dérange, oncle Sol?
Şuna bak, Sol enişte!
Regarde ça, oncle Sol!
Ne olmuş olabilir, enişte? Yeni arabam bozuldu.
Mon oncle, ma nouvelle voiture est en panne.
Frederick enişte bir şey söyleyecekmiş.
"L'oncle" Frederick va parler.
- Ve de iyi geceler David enişte.
Et bonne soirée, oncle David.
Fakat bu enişte iyi tanınan bir suçlu.
Le beau-frère est un criminel notoire.
Ya Dol Teyze ile Ted Enişte.
Et tata Dot et tonton Ted?
Nasılsın Enişte bey?
C'est parti pour la lune de miel.
Hey, enişte.
Eh, beau-frère.
Gerçekten çok iyisiniz çocuklar, kasabada kimseyi tanımıyorum Sarah Teyze ve Leland Enişte dışında.
C'est très gentil à vous. Je ne connais personne ici à part tante Sarah et oncle Leland.
Sarah Teyze yemek yapamıyor ve Leland Enişte da gecenin yarısını eski şarkıları dinleyerek ve ağlayarak geçiriyor.
Sarah ne peut pas cuisiner et Leland pleure la nuit en écoutant de la musique.
Sarah Teyze yemek yapamıyor ve Leland Enişte da gecenin yarısını eski şarkıları dinleyerek ve ağlayarak geçiriyor.
Tante Sarah est incapable de cuisiner pour l'instant, et Oncle Leland passe la moitié de la nuit à écouter des vieux disques et à pleurer.
Leland Enişte?
- Oncle Leland?
Leland Enişte?
- Oncle Leland. - Je sais que tu es là.
Leland Enişte... Çok üzgünüm.
Oncle Leland, je suis tellement navrée.
Artık bana Jules Enişte demelisin çünkü Rose Teyzenle evlendim.
- À présent, je m'appelle l'oncle Jules, parce que je suis le mari de tante Rose.
Kısa sürede, Jules Enişte en yakın arkadaşım oldu.
- Mon oncle Jules devint vite mon grand ami.
Jules Enişte.
- Oncle Jules?
Jules Enişte ve Rose Teyze, Minimes Caddesinde yeni bir apartmanda, konforlu bir yaşam sürüyorlardı.
- Oncle Jules et tante Rose habitaient à la rue des Minimes, un nouvel appartement doté de tout le confort moderne.
Jules Enişte her şeyi ayarlamıştı.
L'oncle Jules, grand organisateur, avait tout arrangé.
Jules Enişte, bir köylü kadına "hizmetçi" lakabı bahşederek çamaşır ve bulaşıkları yıkaması için işe aldı bu sayede elleri de yıkanmış oluyordu.
- L'oncle Jules avait décoré du titre de bonne une paysanne à l'air égaré qui venait faire la vaisselle et la lessive, ce qui lui donnait l'occasion de se laver les mains.
Gel de gör, Jules Enişte yemek pişiriyor.
- Marcel, viens voir! Oncle Jules fait la cuisine!
Jules Enişte!
- Oncle Jules?
Jules Enişte, bütün gece, bilge bir profesör edasıyla konuştu. O kadar güzel dama oynayan, taşlar fırlatan sertifikalı eğitimci babamsa onu dikkatle, cahil bir öğrenci gibi dinlemeye devam etti.
- L'oncle Jules avait parlé en savant, tandis que mon père, examinateur au certificat, qui jouait si bien aux dames et aux boules, l'avait écouté d'un air attentif, ignare même, comme un élève.
- Jules Enişte çok ukalâ. Durmadan babama emirler yağdırıyor.
- C'est l'oncle Jules qui commande et qui parle tout le temps.
Ve Jules Enişte büyüklüğünü gösterdi.
- Alors l'oncle Jules se montra grand et généreux.
Jules Enişte, avcıların iştahını övdüğü için etimi yalayıp yuttum, ve biraz daha patates istedim.
- L'oncle Jules ayant vanté l'appétit des chasseurs, je dévorai ma côtelette et redemandai des pommes de terre.
Jules Enişte senden daha büyük bir yalancı.
Et l'oncle Jules, il est encore plus menteur que toi.
Jules Enişte, avcı hikâyelerinin doğruluğunu kanıtlıyordu.
- Jules venait de confirmer l'exactitude de ses récits de chasse.
Jules Enişte!
Oncle Jules!
Her zamanki cömertliğiyle, Jules Enişte bizi arabaya davet etti.
- Généreux, l'oncle Jules avait insisté pour louer une voiture.
Şapkanı unutma, enişte.
N'oublie pas ton chapeau, mon oncle.
Hey, enişte, bütün hayaletleri yakaladın mı?
Dis, t'as chassé tous les fantômes?
Şimdi bize iyi bir şişman enişte ol ve sandalye getir.
Va nous chercher des chaises, notre beauf adoré.
Enişte, Aarti'ye gözkulak olun.
Mon beau-frère... prenez soin d'Aarti.
Enişte, polis Raja'nın çocukla nereye saklanmış olabileceğini soruyor.
La police veut savoir où Raja a pu aller avec l'enfant.
Hayır, enişte!
Non, mon beau-frère!
- Merhaba, Rhett enişte. - Merhaba, Beau.
Bonjour les enfants!
Orada dikilip durma enişte.
- Ne reste pas là à sourire.
Enişte, şalgamı ezme halinde mi, yoksa Tanrı'nın yarattığı surette mi alırsın?
Et vous mon oncle, du navet en purée ou tel que Dieu l'a conçu?
Teşekkürler, Enişte.
Rose?
Eğer o birgün benimle evlenirse,..... o zaman sen de bana "enişte" diye hitap edeceksin.
Vous devrez m'appeler 13e oncle.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]