Epeyce Çeviri Fransızca
1,062 parallel translation
Babalarımızın onları epeyce sevdiğini söylüyorlar.
Ça montre la popularité de nos pères.
Çok şükür, epeyce hoşlandı sizden.
Très peu comme vous, heureusement. Il arrive qu'on vous découvre.
Şey, epeyce zaman alacak demek.
Tu risques d'attendre un moment.
Bunun epeyce yan etkisi olabilir.
Elle peut produire des effets assez étranges.
Öyle bir şokun ardından epeyce etki görmüş olabilir.
Un choc pareil peut avoir des effets secondaires.
Hayır benim üzerime dökülmedi ama sizin üzerinize epeyce döküldü. - Sorun değil. - Lekesi kalır, bayım.
Non, ça va, tout s'est renversé sur vous.
- Tabii epeyce makyaj yapıyorum.
- J'aurai du maquillage.
Biliyormusun, Ben bir gariplik sezdim. Sam, epeyce tuhaf davranışlar sergiliyor.
C'est bizarre, Sam a un comportement très étrange.
Buraya gelmek için epeyce uzun ve zorlu bir yolculuk yaptınız.
Vous avez fait un dur voyage.
Albert'i daha önce epeyce kullanmıştı.
Albert lui a déjâ tant servi. - Pourquoi?
Persliler daha ötede koydalar. 1200 savaş gemisi ve epeyce miktarda yardımcı gemi.
Les Perses sont dans la baie, avec 1200 vaisseaux de guerre et de nombreux bateaux auxiliaires.
Epeyce kilo almış.
Houla! Il a pris un peu de l'embonpoint!
Dün geceden beri epeyce yol yapmışlardır.
Ils ont bien avance fixe.
Epeyce asabın bozulmuş.
Tu me sembles bien nerveuse.
Dünya'ya çok benzer. Dünya'dan epeyce ışık yılı uzakta.
Oui... à beaucoup... d'années... d'années-lumière... de la Terre.
Siz de kabul edersiniz ki bu epeyce uçuk bir tavır, bir özel dedektif tutmak kocanız gideli daha bir gece olmuşken.
Et avouez que c'est assez extrême, d'engager un détective privé quand votre mari n'a disparu que la veille au soir.
Sampson'a yaptığın, epeyce ahlak dışı bir son hamleydi.
Ce que tu as fait à Sampson est assez radical.
Maşallah sabıka kaydın epeyce kabarık Scarr. Seni nerede bulacağımı da biliyorum.
La liste de vos infractions est aussi longue que Old Kent Road, Scarr, et je sais où vous trouver.
Aslına bakarsan, klanın ailene karşı olan tavrı ve senin verdiğin karşılık zihnimi epeyce kurcaladı.
Je craignais que tu tentes quelque chose après cet affront subi.
Bir handa bir kızla epeyce vakit geçirdim, ve parayı ödeyemeyince, bütün kıyafetlerimi aldılar.
J'ai tout perdu au jeu. Vraiment tout.
Sadece kendine geleceğini ve bizimle konuşabilmesinin epeyce zaman alacağını umuyoruz.
On espère qu'elle reviendra à elle assez longtemps pour nous parler.
Görünüşe bakılırsa, epeyce ilerletmişsin.
Tu as fait beaucoup de progrès.
Olmak için epeyce çabaladım ama henüz başaramadım.
J'ai essayé très fort, mais je n'y arrive pas.
Sınır işgal edilinceye kadar epeyce mutluluk vardı.
De grandes choses arrivent depuis l'occupation.
Bayanlara heyecan verici gösterinizden bahsedebilirsiniz. Umarım epeyce bilet satarsınız.
Vous parlerez de vos exploits à ces dames et vendrez des billets.
Karım onun annesine epeyce benziyor, kabul ediyorum.
Ecoutez je suis d'accord, ma femme ressemble étonnément à sa grand-mère.
Hava kötü yine. - Epeyce soğuk olacak, sanırım.
- Pas fameux, comme temps!
Epeyce hisse senedi var.
" Elle est bien lotie.
Ama son günlerde epeyce baskı altındaydın.
Toutes ces épreuves.
Epeyce büyük. İyi bir atla her yanιnι dolaşmak bütün yaz sürer.
Avec un bon cheval, il faut tout l'été pour en faire le tour.
Ama epeyce bir işkenceden sonra.
- Mais après de subtiles tortures.
Burada oturmuyorum. Bu tür şeyler çok olacak. Bundan epeyce yapıyorlar.
C'est pas la première fois et les immeubles sauteront plus vite qu'ils ne seront construits.
Düşman hatlarını epeyce hırpaladık İngilizlere doğru sürebiliriz.
On s'est concentré sur les flancs ennemis... pour faciliter l'avance des Anglais.
Hizmetçi olarak bu haydutlara kaldıysanız epeyce probleminiz var demektir. Seçme şansımız olmuyor.
Vous devez être fou pour avoir engagé ces voyous comme serviteurs.
- Sizi epeyce oyalar.
- Ça vous occupera.
Bir ons 142 karat eder, bu epeyce buz. Kolay olmayacak.
A raison de 142 carats la livre, cela en fait beaucoup. ça ne sera pas facile.
Bu akşam epeyce ilerledik.
On a bien avancé ce soir.
- Size söylemeye çalıştığım gibi, kamyonetim.. ... artık epeyce eskidi ve...
- Je vous ai dit, mon camion... ll est pas tout jeune, et...
Fikrini epeyce değiştirmiş.
Ah bon? Voilà un revirement soudain.
Dosyalarda da epeyce bilgi bulduk.
On a trouvé des informations dans ses dossiers.
- Çünkü, aksi takdirde epeyce hayal kırıklığına uğrayacak bir sürü insan tanıyorum.
Parce que sinon, j'en connais beaucoup qui seront passablement déçus.
Evet. Bu hikayelerden epeyce okudum.
Oui, j'en ai lu pas mal dans ma jeunesse, Monsieur.
Epeyce... geç oldu Bayan Bond.
Il... se fait tard, Mme Bond.
Ah, bu sabah epeyce iş çıkarmışsınız.
Bien travaillé.
Biliyorsun, ben epeyce sohbet ettiğimizi düşündüm.
Je n'arrête pas de penser à notre conversation.
Johan bir pop şarkıcısıyla epeyce tartışılan bir ilişki yaşıyordu..... ve bu ilişki ona belirli bir imaj vermiş ve onu katlanılmaz kılmıştı.
A l'époque, il s'affichait avec une chanteuse de variétés. Je m'en souviens. Son prestige le rendait imbuvable.
- Bu çok tatsız bir şey! Ben de epeyce hayal kırıklığına uğradım tabi.
Je m'en fiche, mais quand même... c'est embêtant.
- Epeyce kötü.
- très mal.
Epeyce.
Oui.
Epeyce!
Oh ça, elle l'est plutôt.
Özellikle de epeyce kan kaybettiyseniz.
Baignade dangereuse.