Eph Çeviri Fransızca
125 parallel translation
Mahkemeye kaftanı ve kampanasıyla gitmiş.
Il s'est présenté à son procès avec un caftan et un pantalon pattes d'eph.
Kaftanı idare etmişler ama kampanaya izin vermemişler.
Ils pouvaient tolérer le caftan, mais pas les pattes d'eph.
Dedi ki, "Sadece saçını uzat, saten, dalgalı bir gömlek edin kadife ceketin, İspanyol paça pantolonun ve platform ayakkabıların olsun."
"Alors, laisse-toi pousser les cheveux, " porte des chemises en satin, " du velours, des pattes d'eph et des semelles compensées.
Sanırım İspanyol paça pantalon ve bir de püskülllü yelekti.
Tu as gardé mes pattes d'eph et ma veste â franges aussi?
O fotoğrafta Arnold, İspanyol paça pantolon ve çiçekli bir gömlek giyiyordu. Kırmızı barış simgeleriyle örülüydü saçı... Yüzünü savaşçı gibi boyamıştı.
Sur cette photo, Arnold a un pantalon pattes d'eph et un t-shirt à fleur... il a des nattes, et des symboles de paix rouges... sur son visage comme des peintures de guerre.
İşler böyle gitseydi, herkes dar külotlar giyerdi.
Si ça marchait on serait en pattes d'eph'.
Hiç dar külot giymedim, tartışma böylelikle sürer gider.
J'ai jamais eu de pattes d'eph'!
Uzun kıvırcık saçlar eski deri ceket, bol cepli pantolonlar...
Longs cheveux bouclés... Vieille veste en cuir, pattes d'eph'... toujours un béret... un vrai rebelle.
İyi haber, kilonuz hâlâ yerinde.
Une bonne nouvelle pour vous : les pattes d'eph sont de nouveau à la mode.
İspanyol paça şahaneymiş götten bacak.
Géniales, tes pattes d'eph'!
Paçalara bak amına koyayım!
Putain, vous avez vu les pattes d'eph'? Ducon!
Bunun, akşam için, şalvar tarzı pantolon giymemek uğruna yapılan bir plan olduğuna istediğin iddiaya girerim.
- Ah bon? Je crois qu'ils veulent échapper aux pantalons pattes d'eph.
Açıkçası... Senelerdir Mimi'yle konuşmadım.
Écoute, la vérité, c'est que j'ai pas parlé à Mimi depuis que les pattes d'eph sont passées de mode.
Hippiler, İspanyol paça pantolonlar, renkli tişörtler.
Hippies, pattes d'eph, vêtements bariolés.
- Dr. Goodweather... - Eph deyin lütfen.
Dr GoodWeather...
Onun adı Kelly, oğlumun adı Zach onun için Ephraim veya Eph deyin lütfen.
Eph, s'il vous plait. Elle c'est Kelly, mon fils c'est Zach. Donc Ephraim ou Eph, s'il vous plait.
Ama artık konu sen değilsin Eph ne istediğin de değil, artık değil.
Il ne s'agit pas que de toi, Eph, de ce que tu veux, plus maintenant.
- Artık çok geç, Eph.
C'est trop tard, Eph.
Sorunun bu olduğunu göremiyor musun Eph?
Ne peux-tu pas voir que c'est ça le problème, Eph?
Eph?
Eph?
Eph.
Eph.
- Eph, bir saniyeliğine gelir misin?
Eph, puis-je te parler une seconde?
Eph, bak.
Eph, regarde.
Eph... Aileler bekliyor.
Eph... les familles attendent.
Bak Eph, onlara kendini tanıt ve bununla ilgilendiğimizi söyle.
Écoute, Eph, simplement présente-toi et dis-leur qu'on est dessus.
Eph!
Je suis désolé, mais je pense que tu vas vouloir parler à cet homme. Eph!
Eph, buradaki salgınla ilgili bilgisi olduğunu söyledi.
Eph, il dit qu'il a une idée à propos de l'épidémie ici.
Üzgünüm Eph.
Désolé, Eph.
Polisi ara Eph, lanet olsun, polisi ara!
Juste appelle le central Eph, nom de Dieu, appelle le central!
- Evet, Eph, benim hatam.
- Non, Eph. Ça l'est.
Bunu anlamayabilirsin Eph ama karımı yaşatmak için her şeyi yaparım.
Tu ne vas surement pas le comprendre Eph, mais je ferai n'importe quoi pour garder ma femme en vie...
Hadi ama Eph!
- Oh, allez, Eph!
Bir şeyler biliyor Eph.
Il savait des choses, Eph.
Buna hâlâ sahip olabilirsin Eph.
Tu peux encore en profiter, Eph.
Orada içinden geçeni söyledi. Senin için en iyisi neyse onu yaptı Eph.
Il a parlé avec son cœur... et il a fait ce qu'il croyait être le mieux pour toi, Eph.
Mutfakta. Bodrum kattaki mutfak Eph.
II est dans la cuisine, au sous-sol.
- Eph. Burada ne arıyorsun?
Je fais mon boulot.
Emma ona hastalık bulaştırmıştı.
Par Emma. - Eph, c'est...
Eph, üzgünüm.
Eph, je suis désolé.
- Eph, kişisel hayatında çok stres altında olduğunu biliyorum Ve bu bunu düşünmenin nedenlerinden biri.
Eph, je sais que tu fais face à beaucoup de stress causé en grande parti par ta situation personnelle
- Eph...
- Eph.. Désolé.
Neden Eph?
C'est quoi ça Eph?
- Eph...
Eph...
Duydun mu Eph?
Eph, il faut -
İşte size kanıt.
En voici. Eph. Qu'est-ce que tu fais ici?
- Eph, bu...
- Je sais que c'est difficile à avaler.
Eph.
Eph...
Eph!
Prends ça.
- Eph, lütfen.
- Eph, s'il te plait.
- Selam, Eph.
Diane.
Neden acaba, Eph?
Diane.