Equus Çeviri Fransızca
44 parallel translation
- Evet. Equus Burchelli Granti.
- L'Equus Burchelli granti.
Amcamın AIan'a "equus" kelimesinin nereden geldiğini anlattığını hatırlıtorum. - "Equus"?
Je me souviens avoir expliqué à Alan que ce mot venait de equus.
- "At" kelimesinin Latincesi
- Equus? - Ça veut dire "cheval" en latin.
Ve daha sonra, "Işte, sana Equus'u veriyorum, babası olduğum tek oğlum."
Il a ajouté ; "Tiens! Je te donne Equus, mon seul fils."
Equus?
Equus?
"Equus... " babası olduğum tek oğlum. "
"Equus, mon seul fils."
Adı Equus.
- Equus.
Equus.
- Equus?
Equus tüm atlarda mı yaşıyor, yoksa bazılarında mı?
Il vit dans tous les chevaux ou seulement certains?
Yatak ucundan Equus'a bakıyorsun.
Tu regardes Equus du bout de ton lit.
şimdi söyle bana... Equus neden zincire vurulmuş?
Pourquoi Equus est-il enchaîné?
Fakat o sana öğretti, değil mi? - Equus doğru yolu gösterir.
Mais Equus t'a montré comment faire.
Nazik Equus, yumuşak başlı ve mülayim.
Le gentil Equus, doux comme un agneau.
Equus.
Equus
Equus, Tanrıköle. Sadık ve hakiki, işte böyle.
Equus le dieu-esclave, fidèle et dévoué.
Equus, FIeckwus'un oğlu. Neckwus'un oğlu.
Equus, fils de Fleckwus, fils de Neckwus.
Equus'la gezintiye çıkan kral, atların en kudretlisi.
Le roi monte Equus, le plus noble de tous les chevaux.
Equus, Tanrıköle. şimdi kral sana emrediyor.
Equus, dieu-esclave, maintenant tu obéis au roi.
Haydi, Equus, yakalayalım onları.
Allez, Equus, on va les avoir.
Ve Yüce Equus hepsine başkaldırdı.
Equus le Grand se rebella contre tous.
şimdi... Alan dinlenmeye gitti... beni... Equus'la baş başa bırakarak.
Et maintenant, il est parti se reposer, me laissant seul avec Equus
O yaratığın sesini duyabiliyorum.
J'entends la voix Equus
"Bana hesap ver"... diyor bana bakarak, Equus.
"Expliquez mon existence", dit Equus en me fixant.
Equus.
Equus?
Merhametli Equus. Beni bağışla.
Equus le Miséricordieux, pardonne-moi.
Artık yeter, Equus.
Assez, Equus
Unutma, Equus gidecek.
N'oublie pas, il va s'en aller.
Equus, yaşlı bir beygir gibi... nal sesleri arasından, o kadar kolay gitmeyecek.
Ce ne sera pas si facile. Il n'obéira pas comme un bon vieux cheval de trait.
Equus gittiğinde, eğer ki giderse, senin bağırsaklarını da... dişlerinin arasında götürecek.
Quand Equus partira, si jamais il part, ce sera avec tes boyaux entre les dents.
Equus'un sesi... benim için... asla dinmiyor.
J'entends la voix Equus, surgie des profondeurs.
At equus, inek vacca, koyun ovis.
"Cheval, c'est equus," "pour vache, vacca" "et mouton, ovis."
Bahsi geçmişken, kimse okudu mu?
A propos, vous avez lu "Equus"?
- Equus kaballus mu çıktı?
Equus Caballus?
Arabayla gidiyordum, birden herifin arabası çıktı ortaya.
J'étais en train de conduire et l'Equus est apparue.
Equus'u yönetirken sizi gördüm.
J'ai vu l'Equus que vous dirigiez à Red Cat.
"Equus caballus" a aitmiş.
Equus caballus.
Sana planladığım "Equus" prodüksiyonun hakkında bilgi vereyim.
Laissez-moi vous parler de ma prochaine mise en scène, Equus.
- Equus.
- "Equus".
Bence, en yakın örneği Lâtin zebrası olurdu.
Je pense que l'exemple le plus proche serait le latin equus.
O sırada New York, Broadway'de Equus'ta oynuyordum.
À l'époque, je jouais dans Equus à Broadway à New York.
Equus'nu Chichester'da izledim.
J'ai vu votre Equus à Chichester.
Equus artık uzaklara gidecek.
Il va s'en aller.
equus...
"equus."
- Equus.
- Equus.