Eroin Çeviri Fransızca
2,221 parallel translation
- Keşke eroin kullansaydık, değil mi? - Addison Forbes Montgomery...
- On devrait prendre de l'héro.
Aşırı doz eroin almış ama naloksona * hızlı cevap veriyor. Nefes alış-verişini izliyoruz.
Elle a fait une overdose d'héroïne, mais elle a bien réagi à la naloxone, et on a surveillé sa respiration.
Eroin, Candace?
Héroïne, Candace?
Yılan gibi olan Stoll kardeşlerin eroin dağıtımını ifşa ettim.
Les traîtres, les frères Stoll et leur héroïne noire.
Eroin bu, Don.
C'est de l'héroïne, Don.
Chino'da eroin bulundurmaktan dört yıl hapis yatıyor.
Il tire quatre ans à Chino pour possession de cocaïne.
Evet, çünkü eroin sevkiyatı anlaşması yapmakla suçlanıyor.
Oui, parce qu'il est accusé d'avoir transporté de l'héroïne.
Telekızla evlen, sana eroin getiren adamla evlen.
Épouser une call-girl. Épouser ton dealer d'héroïne.
Yarım milyon değerinde eroin kayıp, çalınmış.
Un demi-million de dollars d'héroïne a aussi disparu.
Elmaslar ve eroin yüzünden herkes şüpheli durumundaydı.
Tout le monde était suspect sur cette histoire de diamants et d'héroïne.
20 kilo eroin.
20 kg d'héroïne.
İnan bana, kahraman olmaya falan çalışmıyorum ama bu eşkıyalar mahallenin her yerinde eroin satıyorlar.
Et croyez-moi, je n'essaye pas de jouer au héros... mais ces voyous vendent de l'héroïne partout dans le quartier.
Anne, bir planın varsa zorlu eroin satıcıları hakkında... Seni dinliyorum.
Maman, si tu as un plan pour nous débarrasser des revendeurs, je t'écoute.
Yapma, o keşler eroin kullanırken kuralları düşünmüyorlardı.
Ces camés se moquaient des règles quand ils se piquaient.
Eroin gibi mi?
Blanche?
Bir de eroin.
Et au crack.
Havlu eroin kullandığında hiçbir şeyi umursamıyordu.
Quand Servietsky est sous héroïne, il se fiche de tout.
Havlu eroin aldığı çoğu zaman, herkese kızmaya başlıyor.
Quand Servietsky se pique à l'héroïne, il envoie balader tout le monde.
Yaz kampımızda güzel, temiz bir havluya ihtiyacımız var. Eroin kullanan ve seks için para alan bir havluya değil!
On a besoin d'une gentille serviette toute propre, pas d'une serviette droguée qui vend son corps!
Peki ya eroin?
Et l'héro?
Vücutlarınız eroin diye feryat ediyor.
Quand vos corps réclament l'héroïne.
Vücudunda yüksek seviyelerde morfin, eroin ve metadon var.
Son corps contenait des niveaux élevés de morphine, d'héroïne et de méthadone.
Brian, ben eroin bağımlısıyım.
Brian, je suis une junkie.
Yoksa aracıyı devreden çıkarıp, onlara eroin vermesini engelleyemeyiz.
Pourquoi pas supprimer l'intermédiaire et leur filer l'héroïne?
Eroin bulundurma suçu saldırı, içkili araba kullanma.
Possession de cocaïne, - agression, ébriété.
Kül tablaları, mumlar eroin.
Cendriers, bougies... cocaïne.
Ice'tan, bizim için Meksika'dan eroin bağlantısı ayarlamaya çalışıyorum.
Vois si tu peux importer de la coke du Mexique.
Ona eroin işini görmezden geleceğimizi söylersek oyun oynayabilir.
Si elle peut avoir une part sur la drogue, elle va nous aider.
Eroin taşıma işinin çok para getirisi vardır. Peki.
Y a plein d'argent à se faire avec la coke.
Ahmad Satar isimli bu Afgan vatandaşını takip ediyorduk Afganistan'da bir terörist hücresi aktif etmek için, eroin kaçakçılarıyla birlikte hareket ediyor.
On traque un Afghan du nom de Ahmad Satar, un trafiquant d'héroïne lié au terrorisme afghan.
Bak, bu eroin işine tıkılıp kalamam.
Je peux pas tremper dans ce trafic d'héroïne.
Artı, Shell Ty'ın eroin işine dönmek için biraz kirli olduğunu neyse ki düşünüyor.
Et Shell le croit est assez véreux pour fourguer de l'héroïne.
Walter Shell'in iki sabıka kaydı varmış... 87 yılında saldırı ve 89'da eroin bulundurma.
Walter Shell a eu deux condamnations. Pour agression en 87 et possession de cocaïne en 89.
Aynı anda, Compton eroin faaliyet alanını ve ateş emrini kimin verdiğini, Shell'le bağlantısı olup olmadığını kontrol edelim.
On se renseigne sur l'héroïne à Compton, voir qui dirige ça et s'il a un lien avec Shell.
Beyaz herif buralarda eroin mi satıyor?
Un blanc dans le business ici?
Eroin, eroindir.
C'est l'héroïne, ça.
Bir eroin satıcısına gözcülük yapıyordun, Josh, bu hiçbir şey değildir.
Jouer les guetteurs pour un dealer, c'est pas rien.
Shell'in koca kıçını, kameraya, gülümseyip eroin poşetini tutarken çekmeliyiz.
On doit l'avoir sur une vidéo, souriant, une brique d'héro à la main.
Kız arkadaşın eroin mi taşıyor?
Ta copine livre de la dope?
Eroin satarak milyonlar kazandığımı mı sanıyorsun çünkü sıska bir sürtüğün ölmesini hazmedemem mi?
Tu crois que j'ai gagné des millions en vendant de la dope sans avoir les couilles de tuer une pute maigrichonne?
Eroin satarak milyonlar kazandığımı mı sanıyorsun çünkü sıska bir sürtüğün ölmesini hazmedemem mi?
J'ai gagné des millions en vendant de la dope sans avoir les couilles de tuer une pute maigrichonne?
Yani Ty Shell'i cinayeti ve eroin sattığını itiraf ederken, kameraya çekti.
Ty a filmé Shell, pendant qu'il avouait ses meurtres et ses trafics.
Ayrıca batı yakasında, eroin dağıtımına önderlik ediyor.
C'est aussi un gros détaillant d'héroïne sur la côte ouest.
Satar, büyük miktar bir eroin yükünü gizlice sokmak isteyecek.
Il voudra passer un gros chargement d'héroïne.
Bu sabah deposuna baskın yaptılar ve iki paket eroin buldular.
Ils ont fait une descente à l'entrepôt et trouvé 2 kg de coke.
Ama eğer bir tane varsa diye, o yakalayana kadar bizden Satar'ın eroin ithal etmesini sağlamamızı istedi.
Il veut qu'on lâche Satar le temps qu'on en choppe une.
Ajan Clark, Satar'a serbest geçiş izni vermemizi istiyor radyolojik bombayı bulana kadar, eroin ithal etmesine müsaade edecek.
L'agent Clark veut qu'on lâche Satar, qu'on le laisse trafiquer le temps qu'on trouve une bombe.
- Eroin?
- Héroïne?
- Eroin.
- Blanche.
Eroin, kokain karışımı benim olayım değil.
Je sniffe pas.
50 paket saf eroin.
50 kg d'héroïne pure?