Etek Çeviri Fransızca
887 parallel translation
Yahu sen kadınların artık kısa etek giydiklerini bilmiyor musun?
Quoi! Mais les femmes mettent des robes courtes maintenant.
Tüvit, kahverengi lekeli yulaf rengi, yapıştırma cepli... Eşarp, keçe şapka, kahverengi ayakkabı, etek... ve göğüs cebinde küçük bir mendil. Hatırlayamadığım.
Tweed chiné beige et brun, poches appliquées... chapeau bleu, chaussures marron, chemisier en tussor... avec un bleu différent et une pochette bleue.
Bayan Hodge için bir etek.
Un jupon en flanelle pour Mme Hodge.
Bir eksik etek için saç nedir ki?
Quelle importance ont les cheveux?
Bu bayan giysisinin fiyatı oldukça uygun ayrıca bel ve etek kısımları elastiktir.
Voyez cette culotte de dame. Très bon marché. Élastiques à la taille et aux genoux.
Bu dönemin ilk yıllarında telli etek ve kâkülleriyle kadınlar kendi tarzlarında giyinirken yaşları ne olursa olsun erkeklerde, edepsizlerin "soba borusu" adını taktığı sert, uzun ve ipekten yapılmış şapkalar vardı.
En ce temps où les femmes portaient le corset, les messieurs, quel que soit leur âge, avaient adopté ce chapeau de soie, strict et élancé, que les effrontés appelaient "tuyau de poêle".
Biz de bu kadar kısa etek giyelim mi?
Mais à notre âge, faut-il s'habiller si court?
Daha öncede etek görmüşsündür.
Cuisinier, ceci est une combinaison.
Pileli etek. Bugünlerde giyileni "küçük kilt" olarak adlandırılır.
Un kilt, littéralement un petit kilt.
Bir süredir izliyorum seni o eksik etek melez kızdan gözlerini alamıyorsun.
Je t'ai observé... faisant les yeux doux à cette métisse.
Hava sıcak, üstelik koltuk da deri. Üzerimdeki etek de ince.
Ces sièges en cuir chauffent... et je porte une jupe légère.
Sadece etek giyenlere.
Ceux en jupette, seulement.
- Yarın etek giymenizi bekliyorum.
Soyez en jupe demain.
Etek sana yakışır.
La jupe pourrait bien t'aller.
Pastel ipek ekose bir elbise, hacimli bir etek ile. kokteyl partileri ve öğlen buluşmaları için.
C'est une robe de cocktail en organdi de soie pastel... avec une jupe volumineuse.
- Şişmanlar, uzunlar, inceler. Etek giyip, biraz sürüp sürüştürdüklerinde...
Des grosses, des maigres, tout est bon, pourvu que ca porte un jupon, et que ca respire!
Bir sonraki mektubun konusu da etek boylarının kısalacağı olurdu.
La lettre suivante m'apprenait que les jupes s'allongeaient.
Yüzümü etek mi sandın?
Ce n'est pas une jupe!
Böyle bir süveterle bir etek.
J'avais un pull-over et une jupe.
Etek ve alçak topuklu ayakkabı giyeceksin.
Vous portez des jupes amples et des chaussures plates.
Daracık bir etek ve üstüne iyice yapışan süveter gibi bir şey giymişti.
Elle avait une jupe très serrée, une espèce de pull-over plutôt collant.
Çantamda her şey var : eşyalarım, biraz ekmek, bir etek.
Mes affaires, mon pain, j'ai tout perdu...
Neyse, o zamanlar kısa etek giyerdik ve çok güzel bacaklarım vardı.
On portait des jupes très courtes, alors, et j'avais de jolies jambes.
Hawai orkestrasında, sazdan etek giymiştik.
Dans l'orchestre hawaïen, on avait des pagnes.
Etek giymen yeter.
Tu as une jupe.
Uzun zaman önce bir yaz mevsimi, Sebastian bu dünyanın cefasından el etek çekip Budist keşişi olmaya karar verdi. Himalayalardaki Tibet'teydi bu.
Un été, Sébastien décida de renoncer au monde... et de se faire moine bouddhiste.
Beyaz bluz ve kırmızı etek giyiyordu.
Elle avait une chemise blanche et une jupe rouge.
Durman için etek mi giyeyim?
II faut que je mette une jupe pour que tu t'arrêtes?
Aklıma bir şeyler gelebilir. Üstüme bazıları gibi tahrik edici etek yerine güzel şeyler giymeyi tercih ediyorum.
Je préfère avoir des choses jolies sur moi que des jupes excitantes, comme certaines.
Anlayışlı bir kadın! Üzerinde hafif bir bluz, eski moda bir broş uzun etek.
Elle porte un chemisier souple, une broche démodée, une jupe longue.
Üzerinde hafif, pembe bir bluz... Eski moda bir broş, uzun etek var.
Elle porte un chemisier rose souple, une broche démodée, une jupe longue.
- Bana bir etek bir bluz yeter biliyorsun.
- Je suis très jupe-chemisier.
Ve bir etek ve bir bluz her zaman modadır.
On se contente de classique.
Mini etek.
Une jupe courte.
- Git etek giy.
- Va mettre une jupe.
- Etek giymem gerektiğini biliyorum.
- Je sais que je dois mettre une jupe.
Bizim oğlan tutulmuş, tabiri caizse,.. ... hem de, etek giydirilmiş süpürgeye benzeyen salak bir kıza.
Mon fils en pince... si on peut dire... pour une cinglée, une espèce de perche...
Dün gece, bir elbise, etek ve ayakkabıyı kendi gözlerimle gördüm.
Mais ce n'est pas possible, vous avez eu une hallucination.
Buradan Pocatello'ya kadar tüm eksik etek sarışınların ve dar görüşlü tezgâhtarların Oregon Kid'i kıskandıklarını bilmek seni şaşırtır mı?
Le croirais-tu, le Kid d'Oregon est envié par tous les petits employés et tous les morveux de la région.
Dört aydır etek giymiyorum.
Je n'ai plus porté de robe depuis 4 mois.
Biz etek giyen askerleriz
Voici les soldats de la révolte
Patiskadan bir etek.
J'avais eu une jupe frangée
Mini etek giyer misin?
- Tu mets des mini-jupes?
Mini etek giymem, ama kısa etek giyiyorum.
- Pas vraiment mini, courtes.
Etek olmayacak.
- Pas de robe.
Dün, Monsenyör'ün yeşil kıyafetinin etek kısmında,.. ... 300.000 düka buldum.
Bien, hier, dans les basques du costume vert de Monseigneur... j'ai trouvé 300.000 ducats.
Bay Karaağaç mini etek giymemi hoş karşılamıyor ama şehre gelirken bundan başka giyecek hiçbir şey bulamadım.
M. Blacktree raime pas ma minijupe, mais c'est tout ce que j'avais pour porter en ville.
"Bu kullanışlı modelimizle bayanlar... " etek boyunu rahat yürüyebilecek şekilde ayarlayabilirler. "Belin etrafına sarılan giysinin iki ucunda..."
Conçu pour adapter les robes longues à la marche, cela se porte autour de la taille...
Hiçbir kadın beni kendine bağlayamaz hele senin gibi melez bir eksik etek asla. Bu, bu hiç umurunda değil mi?
Ça ne te fait...
Modeli şöyle, yumuşacık tüllü etek ve kolsuz saten bir üst.
Et un justaucorps en satin.
Etek giydirerek beni gülünç duruma düşürdün.
Vous m'y reprendrez vous, à me faire mettre en jupe!