Etti Çeviri Fransızca
49,062 parallel translation
Arcaro cinayetini kabul etti ama Stan hakkında bir şey demiyor.
Il a avoué avoir tué Arcaro, mais il n'a pas envie de parler de Stan.
Satch ısrar etti, açıkçası yani ne zararı olacak ki?
Satch a insisté et honnêtement, où est le mal?
Sonra berbat etti.
Et il a fallu qu'il gâche ça.
Satch evraklarını teslim etti.
Satch range ses affaires.
Başkan yerine biri bulunana kadar... timle ilgilenmemi rica etti.
Le chef m'a demandé de superviser l'équipe d'intervention jusqu'à ce qu'il soit remplacé. Tu m'adresseras tes rapports.
Ricky'nin arkadaşı olan şu adam, bana satın almayı teklif etti.
Ce mec, le pote de Ricky, m'a offert de racheter mes parts.
Hepsini ardımda bıraktım ya da onlar devam etti.
Je les ai laissés à la traîne ou ils ont avancé sans moi.
Son birkaç haftadır dişiler art arda ziyarete geldi ve yumurtalarını bu erkeğe emanet etti.
Au cours des dernières quelques semaines, femelles, l'un après l'autre, l'ont visité et lui a confié leur progéniture.
Yaprağın altında kımıldanan yavruları fark etti.
Il a remarqué les têtards frétillent au bas de la feuille.
Bu dişi indri, ormanın bu bölgesini kendisi ve ailesi için güvenli kılmak adına mücadele etti.
Cette indri femme a lutté pour garder ce patch particulier de la forêt sans danger pour elle-même et sa famille.
İhtimallerin zayıflığına rağmen ekip bir süper-sürü tespit etti.
Contre toute attente, l'équipe a trouvé un super-essaim.
O kabul etti!
Elle est d'accord!
O sana nasıl telif etti?
Comment l'a-t-il fait avec toi?
Teşekkür etti.
Il a dit merci.
Kral Ecbert onu Kral Aelle'ye teslim etti Aelle'nin onu öldüreceğini biliyordu.
Le roi Ecbert l'a remis aux mains du roi Ælle, en sachant qu'Ælle le tuerait.
Neden onu Aelle'ye teslim etti?
Pourquoi l'a-t-il donné à Ælle?
O bana ihanet etti.
Il m'a trahi.
O benim kardeşimdi, ve beni terk etti.
Il était comme mon frère, et il m'a abandonné.
Cassius kendisini imparator ilan etti. Tabii Mısır da onu imparator ilan etti.
Cassius se déclare empereur, l'Égypte le déclare empereur.
Ve Mısır içinde iki lejyon daha onu imparator ilan etti.
Deux des légions se trouvant en Égypte le déclarent également empereur.
Senatör Quintianus gayet açık ifade etti.
Le sénateur Quintianus a été très clair.
Commudus, tahta geçtikten sonra kendi başına hareket etti. Babasına sadık olan ve kendisini sürekli olarak olumsuz şekilde babasıyla kıyaslayan gruptan uzaklaşmak istedi.
Commode, une fois au pouvoir, veut absolument s'émanciper, s'éloigner de ce groupe qui reste loyal à son père et ne fait que le comparer à lui et le dénigrer.
Beni baş yardımcısı ilan etti.
Il m'a nommé chambellan.
Müsabaka günü 50 bin kişi arenaya akın etti. Amaçları 100'u askın gladyatörün dövüş ve gösterilerini izleyebilmekti. Tabii binlerce vahşi hayvanın da.
Le jour de l'ouverture des Jeux, 50 000 personnes se rassemblent dans l'arène... pour assister aux combats de plus de 100 gladiateurs... et de milliers d'animaux sauvages.
Ve bir süre sonra hep istediği mevkii elde etti. Ve Roma İmparatoru'nun baş danışmanı oldu.
Il obtient le poste qu'il désirait tant, chambellan de l'empereur romain.
İkinci yüzyılın sonunda tahıl sıkıntısı Roma İmparatorluğunu perişan etti.
À la fin du IIe siècle, la pénurie de blé a terriblement affaibli l'Empire romain.
Dio sana ne vaat etti?
Qu'est-ce que Dion t'a offert?
Onlara yardım etti.
Il les a aidés.
Bu kılıcı kendisi hak etti elbet.
Il a plus que mérité cette épée.
Takip eden bir yıl boyunca Roma, iç savaşla mücadele etti. Ve imparatora komplo kuranlar da kısa sürede cezalandırıldı.
L'année suivante, Rome est ravagée par la guerre civile, et ceux qui ont comploté contre l'empereur sont punis.
Ressam bunu çizdikten kısa süre sonra intihar etti.
L'artiste s'est suicidé peu de temps après l'avoir peint.
- Howard az önce etti.
Howard l'a fait.
Abim vefat etmeden önce Min Jae'yi bana emanet etti.
Avant sa mort, mon frère m'a demandé de prendre soin de Min-jae.
Evet. 2015'te güvenlik analistleri tekrar işe koyulduklarını fark etti ama hâlâ yakalanamadılar.
Oui. En 2015, des analystes en sécurité ont découvert qu'ils agissaient encore, mais ils n'ont pas été attrapés.
Cooper paranın özellikle ABD doları olmasını talep etti. Bu da Tom'a bu adamın ABD vatandaşı olmayabileceğini düşündürdü.
Cooper voulait de l'argent en dollars américains, ce qui fait que Tom pense que Cooper n'était pas américain.
20 yılı aşkın sürede amcan Sergei Doğu Berlin'de bir iş portföyü ve mülk ortaklıkları elde etti.
Depuis 20 ans, votre oncle Sergei s'est constitué un portefeuille de sociétés et de propriétés dans tout l'Est de Berlin.
Paramparça etti.
Le réduire... en pièces.
şiddetin yolunu yıllar önce terk etti.
a renoncé à la violence il y a une éternité.
Aylar sonra, iyilik kötülüğün karşısında galip geldi. Ve büyük Trol Avcımız Dağıtıcı Deya, Gunmar'ı hapsedip onu Karanlık Diyar'a sürgün etti. Ve Ölüm Köprüsü'nü kutsal tılsımla mühürledi.
Après de nombreuses lunes, le bien finit par triompher du mal, et notre grand Chasseur de Trolls, Deya le Libérateur, enferma Gunmar, l'exila au pays des ténèbres et scella le pont Dagonir avec l'amulette sacrée.
- Bir anlam ifade etti mi?
- Ça te paraît clair?
Özür dilerim ama Dean sonunda beni sinemaya davet etti. Hank de dondurma yemeye davet etti.
Désolée, mais Dean m'a finalement invitée au cinéma, et Hank m'a invitée à manger une glace!
Bana ihanet etti.
Il m'a trahi.
Annen beni akşam yemeğine davet etti.
Ta mère m'a invité à dîner.
Blinky az önce, Gunmar'ı tek yenme şansımızı mı yok etti?
Blinky vient de détruire l'unique chance de trouver Gunmar?
Bunu kim davet etti?
Qui l'a invité?
Jim Lake seni dansa davet etti ve bize söylemedin mi?
Jimmy Dulac t'a invitée au bal, et tu nous as rien dit?
Gunmar'ın yeryüzü toprakları için savaşı köyümü yerle bir etti.
La guerre de Gunmar pour les terres de surface a ravagé mon village.
Uzun zaman önce, Eski Savaşlarda Gunmar, Krubera mağaralarına akın etti.
Jadis, lors des anciennes guerres, Gunmar attaqua les cavernes des Kruberas.
Bil diye söylüyorum, Angor Rot kendi ruhunu yok etti.
Pour info, c'est Angor Rot qui a détruit son âme.
Gunmar ordusunu ele geçirmek umuduyla ona ihanet etti.
Gunmar l'a trahi dans l'espoir de s'emparer de son armée.
O annemi kurtarmama yardım etti.
Il a aidé à sauver ma mère.