Evite Çeviri Fransızca
4,366 parallel translation
Samimi pozisyonlardan kaçınırsınız, şey gibi..
Evite les situations intimes où tu pourrais...
Yıllardır Pratt'ten uzak durmaya çalıştım.
J'ai évité Pratt pendant des années.
Beladan uzak dur Caffrey.
Évite les ennuis, Caffrey.
Güzel. Aşırı homofobik bir imanın utancından kurtulmuş oldun.
- Bien.Vous avez évité la honte d'une incroyable remarque homophobe.
- Sadece ölümü değil bir şekilde düzeltilemez beyin hasarını da alt ettim.
- Non seulement j'ai frôlé la mort, mais j'ai évité des dommages irréparables au cerveau.
Ya Florida'ya taşındı ya da çok yapışkan, tuhaf biri olduğumu düşündüğü için benden kaçıyor.
Soit il est en Floride, ou alors il m'évite, il pense que je fais peur que je suis collant et seul.
Beni atlatıyor.
Elle m'évite.
Niye havada kalmamızı sağlamıyorsun?
Évite-nous un crash.
Ben daha büyük hasarları engellediğimiz sürece insanların duygularının incinmesiyle yaşayabilirim.
Je peux assumer quelques préjudices moraux si nous avons évité des dommages plus importants.
Neyle karşı karşıya olduğumuzu bilene kadar yayın yasağı var millet.
On évite les médias, jusqu'à ce qu'on sache à quoi on a affaire.
İşin doğrusu, bebeği kucağına alma fikri onu çok korkutuyordu. Bu yüzden de sürekli bundan kaçınıyordu. Çok ihtiyatlı bir şekilde.
La vérité c'est que l'idée de le tenir la terrifiait, donc elle l'a toujours évité, toujours très discrètement.
# Ölmemeye dikkat etmelisin #
♪ Évite de mourir ♪
Haberi başkasına verme yalnız. O zaman peşini bırakmam.
Évite juste de donner scoop à quelqu'un d'autre, ou bien j'en aurais après toi, Donnally.
Birbirimizden kaçıyormuşuz gibi hissediyorum.
J'ai l'impression qu'on s'évite.
- Melman benden kaçıyor mu?
- Melman m'évite?
Sanırım Felicity başlığı tekrar takmaktan çekinip çekinmediğini merak ediyor.
Felicity se demande plutôt si tu as évité de te charger d'eux.
Olan onca şeyden sonra, ben neden birlikte olamayacağımızı anlıyorum.
Après tout ce qu'il s'est passé... ce serait normal qu'on s'évite.
Bence herkesten kaçıyor.
Elle évite tout le monde.
Biz de yolumuzu uzatmamış oluruz.
Ça nous évite de prendre le sens unique.
Liv, müşterisinin ilişkiyi inkar etmesini kabul etseydi bugün bu sorunların hiçbirini yaşamazdık.
Si Liv avait obtenu de sa client une réfutation dès le départ, tout ceci aurait pu être évité.
Başımızı derde sokmamıza engel olur.
Il nous évite des problèmes.
Burada kim neden kaçıyor şimdi?
Qui évite quoi ici?
- Kurban arkasını döndüğünde, katil kişisel bir bağı önler, bunun anlamı katil muhtemelen kurbanı tanıyordu.
Quand la victime est retournée, le tueur évite une connexion personnelle, ce qui signifie que le tueur connaissait probablement la victime.
Biliyorsun ki, tüm bu acı ve ızdırap eğer senden istediğim şeyi yapmış olsaydın, önlenmiş olabilirdi... Londra'ya gitmiş, bir olimpiyatçı olarak antrenmanlarına başlamış olsaydın, ama sen bana sırtını döndün,
Tu sais, toute cette peine et cette souffrance aurait pu être évité si tu avais fais ce que je t'avais demandé de faire... partir à Londres, pour t'entrainer à être une athlète olympique, mais tu m'as tourné le dos,
Beni görmezden geldiğini biliyorum...
Je sais que tu m'a évité.
Tamam, keskin şeylerden uzak dur.
Évite les objets tranchants.
Üç yıldır erteliyordum.
J'ai évité ça trois années durant.
Bütün hafta benden kaçıp durdun.
Vous m'avez évité toute la semaine.
Az önce sen soruya cevap vermekten mi kaçtın?
Avez vous juste évité cette question?
- Yani onu hep atlatacak mıyım?
Donc je l'évite juste à chaque tournant?
Yolanda, oradan hemen uzaklaş ve adamı, kaptana ihbar et.
Ok, Yolanda, évite le et signale le commandant.
İşin olayı, bunu koklamadan ve çiğnemeden yemek.
Évite de sentir ou de mâcher.
Veda etmediğime sevindim.
Au moins, j'ai évité les adieux.
Tüm gücümle bundan kaçarken gidip Lestrade'a ilgiyi altın tepside sundum.
Je les évite à tout prix, et pourtant j'ai... je leur ai offert Lestrade comme un agneau sacrifié.
Kızımı televizyona çıkmak zorunda kalıp ona yaptıklarını herkese anlatma utancından kurtarıyorum.
J'évite à ma fille l'humiliation d'aller à la TV et d'expliquer aux gens ce que tu lui as fait.
Birhaftadan beri beni başından atıyorsun.
Tu m'a évité pendant une semaine.
Yanlış yemeği yedi ve zehirlenmekten kurtuldu ve sonra tam doğru anda tökezledi ve suikastçi mermisinden kurtuldu.
Donc, il a mangé le mauvais plat et évité d'être empoisonné, et puis il a trébuché juste au bon moment pour éviter d'être abattu par un assassin à travers une fenêtre.
Aynen, ucuz atlattım, artık biraz daha seçici olacağım.
Oui, j'ai évité la balle mais à partir de maintenant, je vais être un peu plus perspicace.
- Sana da aynısını tavsiye ederim. Beni zor durumlardan kurtarıyor.
Je vous conseille d'en faire autant, cela évite beaucoup de tensions.
On yıl önce, Bodnar'ın tanıklığıyla Kraus hapishaneden kurtulmuş.
Il ya dix ans, le témoignage de Bodnar a évité la prison à Kraus.
Ve lütfen, zarar verme.
Évite juste de la détruire.
Beni her gün başından savdığı için bunu söylemek zor.
C'est dur de lui parler du fait qu'elle m'évite.
Dukakis'e onunla tanıştığım zaman mayo giymekten korktuğu için yüzmekten kaçtığını söyleyeceğim demiştim.
Je l'ai dit à Dukakis lorsque je l'ai rencontré, Et je vais te le dire à toi, n'évite pas la baignade Juste parce que tu as peur de mettre un maillot de bain.
"Aileleri ayırmak istemeyiz." Onlar kardeş.
"On évite de séparer les familles." Elles sont soeurs.
Kurşun prefrontal korteksini matkap gibi delmiş. Ama optik kiazmasını, troklear sinirini corpus callosumun genusunu tamamen sıyırmış.
La balle a traversé son cortex préfrontal comme une perceuse, mais elle a évité le chiasma optique, le nerf trochléaire, le genou du corps calleux.
Kalacaksan aylaklık etme. - Yoksa benim kulağım çekilir.
Évite de te tirer quand ça te chante, tu me ferais perdre la face.
İstemiyorsan onunla çalışmak zorunda değilsin.
Évite-le, à moins que tu le veuilles.
Rehineden de kaçının.
Et évite les dommages collatéraux, si tu peux.
Lynly'den kaçıyorum.
J'évite Lynly.
- Belki. Ya da benden kaçıyor.
Peut-être qu'il m'évite.
Kızım ucuz atlattı.
Ma fille a évité le pire.