English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ E ] / Excessive

Excessive Çeviri Fransızca

541 parallel translation
Julie'de Buck'ı cezbetmek için Gallatin Sokağı kızları gibi davrandı.
Julie s'est montrée d'une légèreté excessive à l'égard de Buck.
Çok mantıksız konuşuyorsun.
Je te trouve excessive.
Fakat ağır psikolojik baskının tahrik ettiği anlarda... önüne çıkan herşeyi tahrip edebilir.
Mais si sa condition est aggravée par une concentration excessive. Il aura la forte envie de détruire tout ce qui sera sur sa route.
Hava nasıl boğucu, anlatamam gerçekten.
Excessive, en effet, monseigneur.
Görüyorsun ya, normalin dışında radyasyon belirtisi yok.
- Non, docteur, rien. Il n'y a aucun signe de radioactivité excessive... nulle part dans les environs.
" tahriş ile oluşan gastrik sıvı
"une sécrétion excessive de mucus"
Çok heyecanlı bir çocuk, son derece sıra dışı!
C'est une enfant si exaltée, si excessive.
İyice kendilerini kaybettiler, fazla telaş yaptılar.
Cette inquiétude est excessive, voire hystérique.
Haddinden fazla içilmesine karşıyım.
Mais je suis contre la consommation excessive d'alcool.
Senin gibi bir adamın bu kadar tedbirli olması çok yanlış!
Ça ne vous va pas, cette méfiance excessive.
Taşkınlık makineme ne yaptın?
Qu'avez vous fait à ma machine excessive?
Taşkınlık makinemi yaktın. Bütün sigortalarını attırdın.
Vous avez grillé ma machine excessive vous avez fait sauter tous ses fusibles.
Warp hızı 9,5'i aştığımız anda, bir sürekli uzay-zamanı alanına girdik.
La vitesse excessive nous a propulsés dans un autre continuum espace-temps.
Bu arada biz de şu sizin acemi hemşireleriniz hakkında konuşsak iyi olacak.
On va parler de votre utilisation excessive d'infirmières remplaçantes.
Aşırı mastürbasyonla... politikacılık mesleğinin seçilmesi arasındaki bağlantıyı ilk ben keşfettim.
J'ai été le premier à expliquer la relation... entre la masturbation excessive et la carrière politique.
- Seks plazmalarında aşırı reaksiyon. - Ha?
Réaction excessive du plasma sexuel.
Nitekim, bölümüm polisi aşırı şiddet uygulamaması için... çoktan uyardı.
Nous avons demandé à la police d'éviter une violence excessive.
Ulaşım Polisi sözcüsü, rehineleri taşıyan metro treninin, Güney Ferry durağında otomatik güvenlik tarafından aşırı hız yapan vagonlar için ayarlanmış, otomatik güvenlik mekanizması tarafından durdurulduğunu belirtti.
Un porte-parole de la police du métro a déclaré que le métro transportant les otages a été stoppé près de South Ferry. Les dispositifs automatiques de sécurité se déclenchent lorsqu'une voiture roule à une vitesse excessive.
Jor-Elin evinde kullanılan enerji miktarı çok arttı.
L'énergie dans les quartiers de Jor-El est excessive.
"Hayatı uzun zaman tehlikede olan kadınlar hep en ölçüsüz olanlar olur." demişti.
Camarade Radek utilise ce genre de remarque en guise d'argument. Il en résulte qu'il ne veut pas en parler. Ce que Reed dit ne dénote pas de la crainte excessive de déformer la vérité.
Mantıksız olmamaya çalışıyorum Susan.
- J'essaie de ne pas être excessive, Susan.
- Sanırım, abartıyorum.
- Ma réaction est peut-être excessive.
Tutuklama... işlemleri... trafik suçları... aşırı süratli... araba kullanma... kendini savunma. Bir sürü sınavınız olacak... ve bunlardan geçmeniz lazım.
Arrestation... in-cul-pation... violation des règlements... vitesse... excessive... self-défense... et une kyrielle de tests... absolument insolubles.
Ama kadın onu mezardan çıkarıp ayrı bir yere gömmüş. Czerniakow için bu basit hikâye gerçeğin ta kendisiydi.
C'est le souvenir que j'en ai, notre mission à nous était de gérer le ghetto et naturellement, avec ces rations insuffisantes et ce surpeuplement, une mortalité élevée, et même excessive, n'était pas évitable.
Roosevelt hükümetinin sosyalizm getirmeye değil aşırı devlet iktidarından kaçındığını açıkça görülebiliyor.
En tout cas, le gouvernement Roosevelt fit tout pour éviter une mainmise excessive du pouvoir sur les affaires.
Hem yazın hem de kışın sert geçtiği bir iklimde bir araya sıkışıp kalan ailelerin yalnızlıkları hayatta kalma mücadelelerini daha da zorlaştırıyordu.
Ce sont des endroits où l'on vit mal. Les familles, serrées les unes contres les autres dans ce climat qui est d'une rudesse excessive, aussi bien l'été que l'hiver, exaspèrent leur égoïsme en vase clos.
Hayır. Bu çok daha güçlü.
C'est une émotion bien plus excessive.
Aşırı analiz ediyorsun Data.
Votre analyse est excessive.
Belki de bu durum, aşırı dürüstlüğün zararlı olabileceği bir durumdur.
C'est une situation où une honnêteté excessive n'est pas souhaitable.
Bene aşırı tepki veriyorsun.
Ta réaction est excessive.
Fazla içki içme, bir memura yakışmayan dil kullanma, fiziksel gözdağı ve adam kaçırma şikayetleri var.
On se plaint de votre consommation excessive d'alcool, d'un langage inconvenant pour un officier de police, de menaces physiques, et d'enlèvement.
Hong Kong Polisi, kaba kuvvet kullanmandan rahatsız oldu, ve Seattle'a dönmeni istiyorlar.
La police de Hong Kong a déposé une plainte pour violence excessive Alors, je vais retourner à Seattle.
Polisler gelip : "Nasıl oldu?" diye sorduğunda, "Şey, ayağıma basmıştı." deyince aşırı tepki verdiğimi düşünmezler mi?
Les flics se ramènent et me disent, "Pourquoi l'avez-vous tué?" "Eh bien, il m'a marché sur les pieds." Pour eux, j'ai réagi de manière excessive.
Herhangi bir heyecana yer vermemeye çalış.
Pas d'excitation excessive.
Aşırı güç kullandığın için üç tane 181'in var.
Vous avez eu trois blâmes pour violence excessive.
Ve aşırı şiddet göstermek demek.
Recours à une force excessive.
Cady'ye yapacağımız en aşırı şey... bağırsaklarını deşip ciğerini yemek olabilir.
La seule chose excessive qu'on puisse faire à Cady serait de l'éventrer et de manger son foie.
Annie'nin sülalesinde bir sürü abartılı tepki veren insan var.
Annie est excessive de souche.
İstekleriniz üzerinde iyice düşünüp taşındık, Bay Columbus ve çok aşırı bulduk.
Nous avons minutieusement étudié votre proposition. Elle est excessive.
- Yüklendiğim sorumluluk da aşırı ama!
La responsabilité aussi est excessive.
Ve şuanda ki aşırı tepkini de çok iyi anlıyoruz.
Et ta réaction excessive est compréhensible.
Ama aşırı tepki veriyorsun.
Mais c'est une réaction excessive.
Hardypartnerinin yersizşiddet kullandığına tanıklık etti.
Hardy a accusé son équipier d'avoir fait usage de violence excessive.
"Tek bir gölge çok fazla olacaktı."
... qu'une teinte de plus eût été excessive.
Fazlaca kolinerjik faaliyet, şizofrene benzer bir rahatsızlık meydana getirebilir.
Or, une activité cholinergique excessive s'est avérée psychogène.
Gereksiz merak yüzünden- -
Exprimer une curiosité excessive...
Söylemin sakıncası yoksa, bu krize başından beri aşırı tepki verdin.
Vous avez agi de manière excessive tout au long de cette crise.
yani alyuvarların çok fazla üretilmesi.
Production excessive de globules rouges.
Marilyn,
Marilyn, tu as toujours été un peu excessive.
Abarttığımı söyledi.
Il me juge excessive.
- Ne kadar çok?
Très excessive?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]