English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ F ] / Falafel

Falafel Çeviri Fransızca

123 parallel translation
Falafel Tepelerindeki nükleer silah santralini vurmamız gerekiyor.
Nous frapperons une usine d'armes nucléaires sur le Mont Falafel.
Merhaba! Ben Falafel. Metr dö zindan'ım.
Je suis Falafel maître du donjon.
İsrail'de, falafel güreşi yapardık.
En Israël, c'était des falafels.
Falafel, kızartır, tabii.
Les falafels, bien sûr!
- Ya falafel?
- Et falafel?
Hadi gel sana döner söyleyim.
Viens, je vais te payer un falafel.
Görünüşe göre Terminal Taylor kendine... kazanması umulmayan bir rakip bulmuş.
On dirait que TerminaTaylor se trouve opposée à la fée du falafel en personne.
Nohut köftesi ya da pizza?
Falafel, pizza...
Arabamla git ve Mike'a kola ve yiyecek bir şeyler al.
Va chercher un Coca et un falafel.
Bana bir falafel borçlusun, gerizekalı.
Tu me dois un falafel, enculé.
Küvette o kadar çok kıl var ki yemin ederim yakında falafel ister miyim diye soracak.
Y a tellement de cheveux au fond de la baignoire, que je peux jurer que ça va me parler.
"... manzara... çatı katı... 360 derece. " " Tabuli babagannuş humus. "
Capitole... terrasse... panoramique... taboulé falafel hommos.
Emlakçıdan ayrıldıktan sonra bir falafel dükkanının önünden geçtim.
- Bien joué, papa. - Oui. Mais le mieux, c'est qu'après avoir quitté l'agent, je suis passé devant un traiteur.
Bak "Kulübe" dediği şey Falafel Kulübesi.
Tu vois le "hut, hut" voulait dire le Falafel Hut.
Sanırım senin Felafel teorin fos çıktı.
Toute la théorie du Falafel Hut était fausse.
- Falafel kulübesiydi, değil mi?
- Le Falafel Hut, n'est-ce pas?
Dokuz mağaza ve Lanet Times Meydanının en iyi Falafel yemeği.
Neuf détaillants, les meilleurs sandwichs au nord de Times Square.
Dün senden bir falafel mi aldım?
Je vous ai acheté un falafel, hier?
Neden, falafel arabasına bir şey mi oldu?
Son stand de falafels est cassé?
Artık sana falafel satmayacağım!
Plus de falafels pour toi!
Bize falafel getir!
Va nous chercher des Kebabs!
Evet, üç falafel pilas!
Ouais, trois sandwichs Kebab!
Hem doktorun, hem Kaptan Falafel'in senin için savaşmaları nasıl?
Ça fait quel effet, que le docteur et le Capitaine Falafel se battent pour toi?
Bir vejetaryen köftesi.
Un falafel.
Aslında, ben falafel yeriz diye düşündem ama.
En fait, j'avais davantage envie d'un fallafel.
Seni seviyorum, sandviç.
Je t'aime, falafel.
Ve sandviçimi de seviyorum.
Et que j'aime mon falafel.
Ben de Seventh'da harika bir otelde kalacağım. Otelin bulunduğu sokağın karşısındaki falafel restoranı hayatını değiştirebilir.
Je descends dans un petit hôtel du 7è... en face d'un restaurant libanais qui va changer votre vie.
Hayatım 37. caddedeki iplikçiyle köfteci arasında son bulacaktır.
C'est là que tout se termine. Sur la route 37 entre une boutique de couture et un stand de falafel.
Karşıdaki tezgahın yanında sarı saçlı, yeşil ceketli, falafel yiyen bir adam var.
Un type... cheveux blonds, veste verte, et des lunettes. Il mange un falafel.
Bir dürüm saldırısı.
"Falafel", attaque terroriste.
Bana sırtını çevirince onun gay olduğunu sandım ve dürümüme eğildim.
Mais il s'est levé, alors j'ai supposé qu'il était gay et je suis retournée à mon falafel.
Ben de teröristleri yakalamak için ya da petrol yüzünden sanmıştım. Yoksa anne Hüseyin'in gizli Falafel... tarifini fdasnmk...
Moi qui pensait que c'était juste pour trouver des terroristes, ou que c'était pour le pétrole, ou pour la recette secrète de falafels de Mamma Hussein.
Soğan.
Falafel.
- Soğan mı?
- Falafel?
- Soğan.
- Falafel.
Ted'e onu sevdiğini söylemek yerine, "soğan" mı dedin?
Au lieu de dire à Ted que tu l'aimes, tu as dit "falafel"?
New York'ta... Polonya usulu şarküteriye gittim tezgahtaki adama,
J'étais à New York l'autre jour, et je suis allé à ce restaurant polonais, restaurant de falafel, et j'ai demandé au type :
Falafel kokusu alıyorum.
Ça sent les falafels. [Boulettes de pois chiches orientales]
Sandviç surat mı?
La tête de falafel?
Bunların hepsi falafel satarak mı oldu?
- Tout ça en vendant des falafels?
- Sadece falafel satarak!
- Oui, juste des falafels.
Ne kadar falafel sattın?
Combien de falafels tu as vendus?
Falafel hem şifalıydı, hem de Orta Doğuluydu.
Le falafel, c'est à la fois végétarien et oriental.
Bana falafel * alır mısın?
Tu me paies un falafel?
Hadi gidip falafel yiyerek kutlayalım.
sortons et célébrons avec des falafels.
Pirinç, tavuk kebap, tavuk felafel...
Riz, kébab au poulet, falafel au poulet...
- Öyle mi? - Evet. - Vejetaryenler için, neden olmasın?
Le nouveau hamburger falafel du White Castle.
Bu delilik diyorsan bir de şunu gör! Hadi uçalım!
Moi, Lady Carolyn Gilbert-Lawson... félicite Achmed Asadi pour avoir fabriqué le plus gros falafel au monde.
Falafel isteyen var mı?
Qui veut des falafels?
Steve, bugün deli gibi davranıyorsun.
LE PLUS GROS FALAFEL AU MONDE

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]