English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ F ] / Flass

Flass Çeviri Fransızca

66 parallel translation
Adım Flass.
Je m'appelle Flass.
Dedektif Flass.
Agent Flass.
- Flass?
- Flass.
Bu bir tarak, Flass.
C'est un peigne, Flass.
Dedektif Flass'in mesaisi bitti, teğmen.
L'agent Flass est en congé, inspecteur.
Flass yapmaz.
Pas Flass.
- Öyle değil mi, dedektif Flass?
- N'est-ce pas, agent Flass?
Ve Gordon, İç İşleri'ni Flass'ın üzerine saldı. Flass'ın yeri zor doldurulur.
Et Gordon qui pousse les Affaires internes à s'occuper de Flass, on aura du mal à remplacer Flass.
- Bırakın, Flass için ben endişeleneyim.
- Je m'occupe de Flass.
Bana Flass'ı ver, ben de gitmene izin vereyim.
Donne-moi Flass et je te ferai libérer.
[\ a6] 12 EYLÜL Şuna ne dersin? Sana Flass'ı vermesem ve buradan çekip gitsem nasıl olur?
Ou plutôt, je ne vous donne pas Flass et je suis quand même libéré.
Flass hakkında tek kelime edersen, hayatının beş kuruşluk değeri kalmaz.
Un mot sur Flass et je ne donne pas cher de ta vie.
Flass sizindir.
Je vous livre Flass.
[\ a6] 14 EYLÜL Polis departmanındaki bazı kaynaklar, Dedektif Arnold Flass'ın Jefferson Skeevers'ın uyuşturucu sevkiyatlarına karıştığını tespit ettiler.
Des sources internes révèlent que l'agent Arnold Flass est mouillé dans le trafic de drogue impliquant Jefferson Skeevers.
Dedektif. Dedektif, ben yerel haberlerden Vicki Vale...
Agent Flass, Vicki Vale des nouvelles...
Dedektif?
Agent Flass?
Flass'ın kellesini İç İşleri'ne teslim etmeden önce bana haber vermeliydin.
Il fallait me prévenir avant de livrer Flass aux Affaires internes.
Skeevers bize nerede, ne zaman ve ne kadar para aldığını anlattı, Flass.
2 OCTOBRE Skeevers a dit où, quand et combien d'argent tu avais reçu, Flass.
Polis teşkilatı içindeki yolsuzluk soruşturmasına devam eden Bölge Başsavcısı Harvey Dent... [\ a6] 12 EKİM... önümüzdeki hafta Flass davasıyla ilgili basın konferansı düzenleyeceğini söyledi.
Dans son enquête sur la corruption policière, le procureur Harvey Dent a promis une conférence de presse la semaine prochaine sur Flass.
Flass'ın göründüğünden daha akıllı olduğu ortaya çıktı.
Flass est plus malin qu'il en a l'air.
Flass.
Flass.
Flass narkotikte çalışıyor.
Flass travaille aux Narcotiques.
Cesedin haberini Flass'in bağlantılarından birisi vermiş.
Un indic'de Flass lui a dit pour le corps.
Birkaç yıl önce, Flass ve adamları uyuşturucu satıcılarını yakalamaya ve zula evlerini ele geçirerek onları kendileri yürütmeye başladı.
Il y a quelques années, Flass et ces hommes se sont mis à descendre des dealers, prendre le contrôle de leurs planques, en les exécutant eux-mêmes.
Flass korunuyor.
Flass est protégé.
Flass ile uğraşırsan Arkham'a geri dönmeyi unut.
Tu t'en prend à Flass et tu peux dire adieu à Arkham.
Bu zula evleri bize Littlefield cinayeti üzerine Flass ile bağlantılı kanıtlar verebilir.
Les entrepôts pourraient nous donner une preuve reliant Flass au meurtre de Littlefield.
Donnie ile üzerinde çalıştığın şey var ya hani, Flass olayı.
Tu sais, ce truc sur lequel Donnie et toi travailliez? Le truc avec Flass?
Flass'i uyuşturucularla veya cinayetlerle bağlayacak hiçbir şey yok elimizde.
Nous n'avons rien pour lier Flass aux drogues ou aux meurtres.
Flass gibi adamlara karşı kelimelerden daha fazlasına ihtiyacın var.
Avec des hommes tels que Flass, il faut plus que des mots.
Arnold Flass adında bir narkotik dedektifi hakkında bir şey biliyor musun?
Sais-tu quelque chose sur un inspecteur des stups nommé Arnold Flass?
Maroni uyuşturucu işiyle ilgilendiği için Flass hakkında bir şeyler öğrenebilirsin diye düşünmüştüm.
Je me disais que, puisque Maroni dirige le trafic de drogue, peut-être que tu pourrais trouver quelqu'un ayant des infos sur Flass?
Flass mesaj yollamak için onu öldürdü.
Flass l'a tué pour envoyer un message.
Cinayet silahı ve Delaware'in Flass'i ispiyonladığı kaset.
L'arme du crime et une cassette de Delaware balançant Flass.
Flass buz kıracağını atsın diye ona vermiş.
Flass lui a donné le pic à glace pour s'en débarasser.
Arnold Flass.
Arnold Flass.
Dedektif Flass kendini koruyabilsin diye öldü.
Un homme qui est mort pour que l'Inspecteur Flass puisse se protéger.
Kes sesini Flass.
Ferme-la, Flass.
Arnold Flass, cinayetten tutuklusun.
Arnold Flass, vous êtes en état d'arrestation pour meurtre.
Tıpkı istediğin gibi Flass'i ispiyonladım.
J'ai balancé Flass comme tu le voulais.
Arnold Flass, Leon Winkler cinayeti yüzünden tutuklusun.
Arnold Flass, vous êtes en état d'arrestation pour le meurtre de Leon Winkler.
Kes sesini Flass.
Tais-toi, Flass.
Dedektif Flass'in bir sürü arkadaşı vardı ve ortağın onu cinayetten tutukladı.
L'inspecteur Flass avait beaucoup d'amis, et votre coéquipier l'a arrêté pour meurtre.
Bak, Flass'i tutukladığımıza sevindim. Ama peşine düşeceğin insanlar da var düşmeyeceğin insanlar da.
Ecoute, je suis contente qu'on ai eu Flass, mais il y a des gens que tu poursuis et d'autres non.
Arkadaşın Dedektif Flass tutuklandığı için mi ağlıyorsun?
Est-ce parce que votre ami l'inspecteur Flass à été arrêté?
Flass konusunda bize yardımcı olmuştu.
Qu'est-ce qu'il a?
Belki de Crane konusunda da yardımcı olur.
Il nous a aidé pour Flass.
Arnold Flass, Leon Winkler cinayetinden dolayı tutuklusun.
Arnold Flass, je vous arrête pour le meurtre de Léon Winkler.
- Arnold Flass, tutuklusun.
Arnold Flass, vous êtes en état d'arrestation.
Flaşsız, bu adamı birkaç saniye kıpırdamadan tutmalısın.
Il va falloir que tu amènes le type à rester immobile quelques secondes.
Doğru çektiğimizden emin olmak olmak için... birtane flaşlı çekerim, bir tane de flaşsız.
J'en prendrais une avec flash et une sans, pour être sure.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]