English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ F ] / Foi

Foi Çeviri Fransızca

8,370 parallel translation
Bu.. bu zor oldu... Diğer insanların inancını taşımak.
C'est difficile, quand les autres ont foi en vous.
Birazcık inançlı olun.
Ayez un peu la foi.
İnanmak için bir şey mi istiyorsunuz?
Vous voulez un acte de foi?
Rack'in temsil ettiği ilkelere inanıyorum...
J'ai foi dans l'idéal - que le Rack veut défendre...
İnancınız var mı?
Avez-vous la foi?
- İnançlısın sanıyordum.
Je croyais que tu avais la foi.
- Burası onların bölgesi ve bizi sağ bırakıp mutlu mesut yaşamamıza izin vermelerine inanmak inanç değildir.
C'est leurs terres, et croire qu'ils vont nous laisser vivre ici en toute quiétude n'est pas de la foi.
Bu inanç adımını benimle birlikte at John Murphy ve senin içinde bundan daha fazlası olduğunu göstermeme izin ver.
Fais acte de foi avec moi, John Murphy, et laisse-moi te montrer qu'il y a tellement plus pour toi que ça.
- Umarım doğru kişiye inanıyorsundur çünkü o içeri giremezse biz de kazanamayız.
J'espère que ta foi est bien placée parce que s'il ne peut pas entrer, on ne peut pas gagner.
İnancınız nasıl, Başkan?
Vous avez toujours la foi, Chancelier? Fermez-la.
İnanıyorum ki... Buna inancı olmak denir, John. İnanç?
Je crois... que c'est pour ça qu'ils appellent ça avoir la foi.
Bu inanç adımını benimle birlikte at John Murphy ve senin içinde bundan daha fazlası olduğunu göstermeme izin ver.
Fais cet acte de foi avec moi, John Murphy, et laisse moi te montrer qu'il y a tellement plus pour toi... que ça.
Bu mayınlar kaderimizin bir sınavı.
Ces mines, ce ne sont qu'un test de plus pour notre foi.
Ona inanmakla doğru yapmışsın.
Tu avais raison d'avoir foi en lui.
Bu inanç adımını benimle birlikte at John Murphy.
Fais cet acte de foi avec moi, John Murphy.
Ray. İman görünmeyen şeylerin kanıtıdır.
Ray... la foi c'est croire en ce qu'on ne voit pas.
Ben yalnızca hukuk sistemine ve sizin işinizi yapacağınıza güvenmekle kalacağım.
J'aurai foi dans notre système judiciaire, et vous ferez votre boulot.
- İsa'yı buldu.
Il a trouvé la foi.
İnançlı büyüleri kullanarak insanlara yardım edebilecek birisini.
Quelqu'un qui a la foi, quelqu'un qui va utiliser cet art pour aider les gens...
Bizi bu yüzden serbest bıraktı.
En signe de bonne foi.
Önemi yok ama inançsız olduğunu sanıyorum.
Juste par curiosité, je présume que vous n'avez pas la foi.
İbadetim, bildiğin inanç ve tanrı aşkıydı.
J'ai prié pour que tu découvres la foi et l'amour de Dieu.
Bizim onu anlamadığımızı söyledi, bizim bizim inancımızın olmadığını.
Mais il disait qu'on ne comprenait pas, qu'on avait..... qu'on avait aps la foi.
- İnanç güçlü bir şeydir.
- La foi est une chose puissante.
Bir noktadan sonra sizce Richard o'Connell, tedaviye olan inancını mı kaybetmiş?
Quand est-ce que Richard O'Connell a perdu foi en son traitement, à ton avis?
Ama size şunu söylemeliyim, bazen bir şeyleri atlatmak için biraz inanç gerekir.
Mais j'allais te le dire parfois la foi est le seul moyen pour que nous traversons les choses
Bu koru korune inanc bir gun basina bela acacak Nelson.
Oui et bien cette foi aveugle vous attirera des ennuis un de ces jours Nelson.
Nereden geldiğini bilmeyince bir şeylere inanmak zor oluyor.
C'est dur d'avoir foi en quoi que ce soit quand tu sais pas d'où tu viens.
İnanç kişiye farklı yollarla gelir.
Le foi vient sous de nombreuses formes.
Görevinize inanmıyorum.
Je n'ai aucune foi en votre mission.
Ne yaparsan yap inancını kaybetme.
Mais peu importe ce que tu fais, ne perds pas la foi.
Bir süredir bir şeye inanmak o kadar zordu ki.
Il était difficile d'avoir la foi en quoi que ce soit pendant un moment.
Ben sana inanıyorum.
J'ai foi en toi.
Affedersiniz ama kendisi tam aradığım beden ve kalıpta.
Ma foi... Pardonnez-moi mais elle a les mêmes mensurations.
Demek istediğim, kocamın insanlara olan ümidini yitirmesini istemiyorum.
Ce que je veux dire, c'est que je ne veux pas que mon mari perde foi en l'humanité.
İnancın var mı?
Avez-vous la foi?
Önceden bana inançlı olup olmadığımı sormuştunuz.
Vous m'aviez demandé si j'avais la foi.
Kendime göre bir inancım var.
J'ai ma propre foi.
Bağışlanabilir bir hata yani.
Erreur de bonne foi.
Lütfen, bu kararın sistemimizdeki inancınızı azaltmasına izin vermeyin.
Je vous en prie, ne les laissez pas perdre foi en notre système.
Jüriye baktığım zaman, ortak bir noktamız olduğuna inancım vardı.
Et j'ai toujours, toujours eu foi en ce que, lorsque je regarde un jury, nous avons ça en commun.
Doğal olarak müşterinizin dürüstlüğünü sorgulayacak değiliz. Öte yandan olay gece vakti gerçekleşti,
Il n'est pas question de mettre en doute la bonne foi de la partie civile, mais d'une part, il faisait nuit,
- Biraz inançlı olsak, ne dersin?
Aie la foi, hein?
Tıpkı Julia'nın dediği gibi bazen insanın gözünü karartması gerekir.
C'est comme elle dit. Parfois il faut juste faire un acte de foi. Dans le vide.
İnsanların içindeki iyiliğe olan inancını asla kaybetmedi.
Elle n'a jamais perdu sa foi en la bonté de l'humanité.
Kubbe'ye olan inancın seni kör, sağır ve aptal etti.
Ta foi envers ce dôme t'a rendue aveugle, sourde et idiote.
- Bana inandın, değil mi?
Tu as foi en moi. - n'est-ce pas?
Biraz inançlı olun Sinyora.
Un peu de foi, Signora.
Benim de Hazretlerine olan inancım yavaş büyümüştü.
Ma foi envers le Pape a aussi été plus lente à émerger.
İnancım yetmiyor.
Ma foi n'est pas assez forte.
Ona inanıyor musun?
Tu as foi en lui?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]