Fresca Çeviri Fransızca
49 parallel translation
- Darvon'u Fresca'yla mı içersin?
- Un Fresca avec ton Darvon?
- Fresca?
- Limonade?
- Fresca.
- Limonade.
Onu arayın... ve... bulduğunuz zaman, lütfen... Biraz bakla ve güzel bir chilled Fresca..... ile kurabiyelerinin tadına bakmak isterdim.
Cherchez-le... et... quand vous le trouverez s'il vous plait... je meurs d'envie de goûter à ses biscuits... avec quelques fèves et une belle Fresca glacée.
Elimde sadece keklik otu ve Fresca var.
Je n'ai que de l'origan et du Gini.
Elbette seviyorum, Fresca'yı sevdiğim gibi.
Bien sûr, comme j'aime les sodas.
- Fresca istemediğinden emin misin? - Yok, teşekkür ederim.
Tu ne veux pas un verre?
Tab, Fresca ya da Diet Rite olsun, demiştim.
Je t'ai dit que je préférais Tab, Fresca, ou Rite Light.
- Bir Fresca getir.
- Un Fresca.
O geliyor Fresca, adamım, çılgınlar gibi.
Il l'a complètement arrosé!
Sana çağrı bıraktım ve biri onu Fresca'nın yakınındaki çöpte buldu ve kenarları katlanmışErgenlik gençleri dergisinide.
Quelqu'un l'a trouvé près d'une cannette de soda et d'un magazine pour ados qu'on avait feuilleté.
Bir geceyi limuzinde geçirmenin tek nedeni balo grubundaki davulcu senin Fresca'nın üzerine Quaalude düşürmesidir.
La seule raison de passer la nuit dans une limousine, c'est que le batteur de ton bal de promo a mis un sédatif dans ton cocktail.
Su, soda, meyveli soda. Ne istersen burada var.
Eau, "Fresca", "Mountain Dew"...
Fresca gibi.
Ca a le goût de café.
Aqua Fresca var.
On a de l'Aqua Fresca.
- Fresca.
- Fresca.
Geldiğim zaman Fresca'm hazır olsa iyi olur.
À mon arrivée, je veux qu'un Fresca m'attende.
Fresca dediysem, Fresca istiyorum.
Et un vrai Fresca.
Ben Fresca istiyorum!
Je veux un vrai Fresca!
O yüzden size Fresca getirdim.
C'est pourquoi je t'ai apporté un Fresca.
Ama Fresca içip, Joan Crawford filmleri izliyorsun.
- Non. Mais tu bois du soda et regardes des films de Joan Crawford.
Hepsi öyle değil mi?
- Je peux avoir mon Fresca? - Oui, j'y vais.
- Fresca mı alabilir miyim?
Moi aussi, je t'aime bien.
Düşler Tarlası sayılmaz. Söyle. Uzak Ülke..
J'ai bu huit Fresca, je suis défoncé à l'édulcorant.
Bu sabah biri fena gergin. Sekiz Fresca içtim.
- En parlant de défoncé, ta nouvelle copine te cherchait.
Yanımda Fresca getirdim. Ne olacak? Bilmiyorum.
J'ai amené des Fresca, donc ça durera... je sais pas, 5 minutes maxi?
Gazoz alabilir miyim lütfen?
Un Fresca, s'il vous plaît.
Hatta bedava gazoz bile alıyorum.
J'ai même du Fresca gratuit.
Freşa'nız nasıl?
Et votre Fresca?
Kredi kartıyla meyveli soda almak mı istiyorsun?
Tu veux acheter une Fresca avec une carte de crédit?
Fresco var istersen.
- Si tu aimes le Fresca...
- Tanrım, Fresco mı o?
- C'est du Fresca?
Burada ağır ağır kavrulmuş Bavyera pirzolası var. Üzerinde domuz yağında pişmiş lahana. Ilık Bavyera patates salatası elmalı salsa fresca iki tane de ağrı kesici.
Et voilà quelques tranches de porc bien cuites, avec du bacon grillé, une salade de patates chaudes, salade de pommes fraîche, et... deux Tylenol.
Fresca!
Fresca!
Diyet Fresca içmeye geldim.
Je suis venu pour apprécier une canette de Diet fresca.
Tüm Fresca'lar diyettir zaten.
Je suis veni siroter un frescas light
İçeceğine neden ofisinde devam etmiyorsun? İşe dön!
Ecoute, pourquoi n'irais tu pas siroter ton fresca dans ton bureau retour au boulot
Otomatlarda Fresca satılmaya başladı.
- On a du Fresca à boire.
- Otomatlarda Fresca var artık.
- Le distributeur...
Fresca mı getirdin mi?
Tu as apporté mon Fresca?
Kahve, çay, Fresca?
Café, thé, limonade?
Evet ya, Fresca çok iyi olur.
Une limonade, ce serait parfait.
Bu içeceği de.
Et ma fresca ( eau gazeuse ).
Fresca'yı seven, kötü bir kız.
C'est une dure à cuire qui aime vraiment le Perrier.
Pirinç, süt ve tarçından yapılan lezzetli Agua Fresca da mı yok?
De la délicieuse eau fraiche, faite avec du riz, de la cannelle et du lait?
Tahmin edeyim.
Tu veux un Fresca? Ça serait bien.
Fresca istiyorsun.
Il y a ce super endroit...
- Bir şey istiyor musun? - Bir sodaya ( fresca'ya ) ihtiyacım var.
Tu veux quelque chose?