Frobisher Çeviri Fransızca
422 parallel translation
Günaydın Bayan Frobisher.
Bonjour, Mme Frobisher.
Freddie Frobisher, Lindisfarne'lı'Gazman'Keşiş. Pöf!
Et enfin Freddie Frobisher, l'ermite flatulent du Kent.
Kimdi o? Bay Charles Frobisher.
Ma carte.
Ve belki tekrar yaparım. İyi geceler.
- M. Charles Frobisher.
Olmaması için kendimi şartlamıştım. Lillian'dan sonra başka bir kızı daha önemseyebileceğimi düşünmemiştim.
Si Charlie Frobisher pense que j'en suis encore capable, je vais peut-être essayer.
Emeklerimizin meyveleri... Meyveler... Ve onlardan geri almamız için bizi mecbur bırakıyorlar!
Charlie Frobisher te fait honneur.
En iyi posteri görüyorum. Charlie Frobisher seni gururlandırdı.
Je craignais que tu te sois fait du mal.
Bu yüzden siyasi devrimcilerde hiç araç olmayacak.
Charlie Frobisher ne voudra pas me fâcher.
Bayan Wittshire'ı üzüyorsun, eğer bir şarkı daha söylersen!
C'est la muselière, Mme Frobisher, si vous chantez encore!
Arthur Frobisher yüzünden buradayım.
Je suis ici à cause d'Arthur Frobisher.
Arthur Frobisher işçilerine şirketlerine yatırım yapmalarını söyledi sonra da kendi payını sattı.
Arthur Frobisher a dit à ses employés d'investir dans la compagnie et il a vendu ses propres actions.
Arthur Frobisher kişisel kazancına milyonlarca dolar eklerken çalışanları maaşlarını, birikimlerini sahip oldukları her şeyi kaybettiler.
Arthur Frobisher a fait un profit personnel de centaines de millions tandis que ses employés perdaient leurs plans de retraite
Frobisher'ın avukatı Wall Street Journal'de bizim için açgözlüler demiş.
L'avocat de Frobisher nous traite de "rapaces" dans le "Wall Street Journal".
Frobisher'ın adamları davayı karıştırmaya başladılar tam da beklediğimiz gibi.
Et les avocats de Frobisher mènent l'affaire juste comme on pouvait s'y attendre.
Frobisher bizi basın vasıtasıyla harcayacak kişisel olarak saldıracak hayatlarımızı cehenneme çevirecek ki anlaşmaya razı olalım.
Frobisher nous détruira dans la presse, il nous attaquera personnellement, il bouleversera notre vie dans tous les sens pour qu'on veuille un accord.
7 / 24 Frobisher davasına odaklanmış durumdayız.
On travaille sur l'affaire Frobisher 24 h sur 24.
Bay Frobisher hükümet soruşturmasında zaten hayatından üç yılı kaybetti.
M. Frobisher a déjà perdu trois ans de sa vie à un procès du gouvernement.
Müvekkillerin için mi bu davadasın yoksa Arthur Frobisher'ı yok etmek için mi?
Vous le faites pour vos clients ou pour détruire Arthur Frobisher?
Arthur Frobisher dosyası, bu da komisyoncusu Gary Genow.
Le dossier d'Arthur Frobisher et de son courtier, Gary Genau.
Frobisher hisselerini satmak için daha önceden anlaşma yaptığını iddia etti.
Frobisher affirme qu'il avait un accord préexistant pour vendre ses actions.
Frobisher ve Genow hisseleri elden çıkarmak için hafta sonu Florida'da birlikteydiler.
Néanmoins, Frobisher et Genau étaient tous deux en Floride le week-end avant la vente.
Frobisher ve komisyoncusu arasındaki bağlantıyı kuramazsak kanıtımız yok demektir.
Notre défense ne tient pas à moins de pouvoir lier Frobisher avec son courtier.
Söz konusu günde işçilerden, üniversite ve golf arkadaşlarına kadar Arthur Frobisher'ın 150 km yakınında olan herkesle görüştük.
On a interrogé chaque employé, collègue, partenaire de golf à moins de 150 km d'Arthur Frobisher durant cette journée-là.
Ve Frobisher'ın nerede olabileceğiyle ilgili parçaları birleştirmeye çalıştık.
On est arrivés à connaître les lieux où il est allé.
Öğlen 3 : 00'ten akşam 6 : 00'ya kadar Frobisher vücut bakımı için kaplıcadaymış.
De 15 h à 18 h, Frobisher est au spa, où on lui fait un soin du corps complet.
Akşam 6 : 00'da Frobisher özel jetiyle eve dönmek için havalanıyor saat 9 : 00'da Teterboro havaalanına iniyor. Gece 10 : 00'a doğru sağ salim evine ulaşıyor.
A 18 h, Frobisher rentre chez lui dans son jet privé, il arrive à l'aéroport de Teterboro à 21 h, et il est chez lui, sain et sauf, à 22 h.
Yani Frobisher ve komisyoncusu bir şekilde Florida'da görüşmüş ama kimse onları birlikte görmemiş.
D'une façon ou d'une autre, Frobisher et son courtier ont communiqué en Floride, mais personne ne les a vus.
Frobisher'la ilgili bilgiler.
La communication des pièces de Frobisher...
Bahriyeli günleri çok gerilerde kaldı, Bay Frobisher.
Les Marines, c'était il y a longtemps, M. Frobisher.
Bay Frobisher size bir rakam öneriyor.
M. Frobisher a un montant pour vous.
Arthur Frobisher geleceğinizi çaldı.
Arthur Frobisher a volé votre avenir.
Frobisher, biz gerçeği ortaya çıkarmadan anlaşmaya varmak istiyor.
Frobisher veut que l'affaire soit réglée avant qu'on puisse dévoiler la vérité.
Kesinlikle ama bu Frobisher'ın sizden kurtulmak için ödemek istediği para.
Absolument, mais c'est ce que Frobisher veut payer pour se débarrasser de vous.
Frobisher'ın net varlığı aşağı yukarı 2.5 milyar dolar.
La valeur net de Frobisher est de plus 2, 5 milliards de $.
Ben bu işi jüriye götürmeyi ve Bay Arthur'un size ne ödeyeceğine onların karar vermesini isterim.
J'aimerais les montrer à un jury et les laisser décider de ce que M. Arthur Frobisher vous doit.
Bunu aramızda konuşmuştuk. Eğer Frobisher bize 100 milyon dolar teklif ederse kabul edecektik.
On a discuté de ça et on a tous décidé que si Frobisher nous offrait 100 millions, on accepterait.
Frobisher'dan daha fazla para gelmesi sizin için de daha fazla kazanç demek.
- Plus d'argent de Frobisher, ça veut dire plus d'argent pour vous.
Ama Frobisher bu kadar ucuza yırtacak olursa tüm hukuk camiası Patty'nin yenildiğini bilecek.
Mais si Frobisher s'en sort si facilement, Le monde légal saura qu'elle s'est plantée.
Arthur Frobisher'ı nereden tanıyorsun?
Comment connais-tu Arthur Frobisher?
Bundan bir hafta sonra avukatı beni aradı ve Frobisher'ın beni çok beğendiğini ve lokanta açmam için yardım etmek istediğini söyledi.
Puis, une semaine après, son avocat m'a appelée pour me dire que Frobisher était un grand admirateur et qu'il voulait m'aider à ouvrir un restaurant.
Katie, ne bok yemeye şimdiye kadar Frobisher için çalıştığını bana söylemedin?
Katie, pourquoi diable ne m'as-tu pas dit que tu travaillais pour Arthur Frobisher?
Frobisher, Palm Beach'teyken bir şekilde komisyoncusuyla iletişime geçti.
Frobisher a communiqué avec son courtier à Palm Beach.
Ben Frobisher'la konuşmadım bile.
Je n'ai jamais parlé à Frobisher.
Frobisher'a karşı şahitlik yapmamı mı istiyorsun?
Tu veux que je témoigne contre Frobisher!
Frobisher'ın aleyhine konuşacağım.
Je veux démolir Frobisher.
Forbisher bu şekilde onu susturacağını düşündü, ama tam tersi bir etki yarattı.
Si Frobisher a voulu la faire taire, ça a provoqué l'effet contraire.
Araba Frobisher'a aitti.
C'était la voiture de Frobisher.
Öyleyse, Frobisher'ın ifadesine doğru devam edelim.
Nous avons progressé... Dans la déposition contre Frobisher.
Eğer Charlie Frobisher hala yapabileceğimi düşünüyorsa bence deneyebilirim.
- Flo? - Mon Dieu!
Bence Charlie Frobisher beni mutlu etmek için bundan daha fazlasını yapardı.
"De quoi..." C'est quoi, déjà?
Bayan Furbisher, Bayan Furbisher?
Mme Frobisher...