Gagné Çeviri Fransızca
27,254 parallel translation
Bir tatili hak ettik.
On a gagné des vacances.
- Kazandığımıza eminim.
Je suis presque sûr qu'on a gagné.
Kazandın.
T'as gagné.
Rahmetli kocasıyla alışılmadık bir yakınlığa sahip olduğunu ve sadece onun değil, ailesinin de sevgisini ve güvenini kazandığını söyledi.
Elle trouve que vous aviez des liens singulièrement proches avec son mari et que vous aviez gagné sa confiance, mais aussi l'affection de la famille.
24 eyalet Wolf, gösterilen bu 24 eyalette kararsız delege yasası bulunmuyor. Yani bu 24 eyaletteki delegelerin kendi eyaletlerindeki ön seçimi veya kurultayı kazanan adaya yasal olarak oy verme zorunluluğu yok.
Ces 24 États en surbrillance ont des "délégués infidèles". les délégués ne sont pas légalement obligés de voter pour le candidat qui a gagné leur primaire.
Giants 17-14 kazandı.
Les Giants ont gagné 17-14.
Son 10 yılın dokuzunda benim müşterilerim Oscar kazandı.
Mes clients ont gagné des Oscars 9 fois ces 10 dernières années.
Dün sen kazandın, bugün öbür adam kazandı, belki bir dahakine ben kazanırım.
Tu as gagné hier, l'autre a gagné ce soir, peut-être que mon tour viendra.
Lexi kazandı.
Mama m'a prévenu à l'avance. Lexi a gagné.
30 dakikanın sonunda kimin kazandığını da şöyle anlayacağız.
Voilà comment on saura qui a gagné à la fin.
Oturduğum yerden gördüğüm kadarıyla kazandım gibi.
Et d'où je suis... on dirait que j'ai gagné.
- Ben kazandım.
J'ai gagné.
Özgürlüğünü nasıl kazandığını da bana henüz söylemedin.
Tu m'as jamais dit comment t'as gagné ta liberté.
Artık hizmetlerine ihtiyaç duyulmadı çünkü yüzyıllar önce iblislere karşı zafer kazandılar.
Leurs services ne sont plus requéris, car ils ont gagné la guerre contre les démons, il y a des siècles.
- Artık özgürsün.
Tu as gagné ta liberté.
Peki, sen kazandın. Tamam mı?
C'est bon, tu as gagné, d'accord?
Sen kazandın, sende kalsın.
Tu l'as gagné. Tu le gardes.
Hak ettin.
Vous l'avez gagné.
Sovyetler Birliği çöktükten sonra petrolden milyarlar kazandı.
Il a gagné des milliards en pétrole après la chute de l'URSS.
Amelia Glasser, Adalet Bakanlığı'ndan fevkalade hizmetten iki ödül kazanıyor.
Amelia Glasser a gagné deux récompenses pour service exceptionnel rendu au Département de la Justice.
Piyangoyu kazanmak gibi.
C'est comme si j'avais gagné à la loterie.
Rakibimizin patavatsızlığı haber duyulduğundan beri tüm kanallarda. - Senin sayende dört puan öndeyiz.
La petite indiscrétion de notre rival a été diffusée sur toutes les chaînes depuis que l'histoire est sortie, et on a gagné 4 points grâce à toi.
Steve Lyditt Kuzey Amerika çiftleri kazandı.
Steve Lyditt aurait gagné les championnats nord-américains.
O Polonya Gündüz Kuşağı Emmy ödülünü boşuna almadım!
Je sais. J'ai pas gagné un Emmy polonais pour rien!
Sayiyorum.
T'as gagné, je compte.
Aslanla savaştım ve kazandım.
J'ai combattu le lion et j'ai gagné.
Olağandışı derece soğuk bir kış geçirdik ve Başbakan olarak halkınıza Dünya Savaşı'nı kazanıp faşizmi, kötülüğü ve gaddarlığı yenmenin hediyesi olarak verebileceğim pek az şey var.
L'hiver a été particulièrement froid et il n'y a qu'un certain nombre de choses qu'en tant que Premier ministre, je suis prêt à infliger à vos sujets pour avoir gagné une Guerre mondiale, triomphé du fascisme, du mal et de la tyrannie.
Ona yeminli ifade verdirirken çözülmeyeceğini mi sanıyorsun?
C'est suffisant pour poursuivre Dean Herrick pour chaque centime qu'il a gagné. Vous pensez que quand nous le ferons témoigner il ne craquera pas?
Obamacare kazandı ama sigorta şirketlerinin siki hala arkamızdan çekilmedi.
Cette putain de sécurité sociale gagne et les compagnies d'assurance continuent de te baiser.
Hem daima kazanırım.
Et je gagne toujours.
Kıtada bağımsızlık rüzgârları esiyor.
L'indépendance gagne du terrain sur tout le continent.
Ama kazanırsan gurur duy, onur duy, ve bu seçimi Francis ile birlikte kazan! "
Mais si gagnes... c'est un honneur. Montre-toi humble et gagne l'élection avec Francis.
Kazansam bile, Cumhuriyetçi bir başkanla Cumhuriyetçilerin kontrolündeki bir mecliste olacağım ya da gelecek 4 yıl boyunca Underwood'un isteklerini...
Si je gagne, je siégerai dans un Congrès républicain sous un président républicain ou à la botte d'Underwood pendant quatre ans.
Tamamdır, kızımızı tekrar başlatalım.
Tant qu'il gagne du temps. Voyons si elle veut bien démarrer.
Dövebilmiş mi bari?
Elle a gagné?
CompuServe'ün Japonya'ya ihraç edildiğini biliyor muydun?
CompuServe s'exporte au Japon et GEnie a gagné 10 000 abonnés.
Sendika üyelerinin geçim kaynağını tehdit eden adamın öldürüldüğü yerde görülmeniz ne büyük bir tesadüf.
Sacrée coïncidence, que vous vous soyez retrouvé sur le lieu de l'assassinat du type qui menaçait le gagne-pain de ses syndiqués.
Rusya-Ukrayna çatışmasından en fazla parayı kazanan silah satıcıları bunlardan hangisi?
Lequel de ces marchands d'armes gagne le plus d'argent avec le conflit en Urkraine?
Birimizin sonu hapis ya da kara toprak olmasın.
Le premier qui ne finit pas en prison ou mort gagne.
Herkes kazançlı.
Shelby restera contente. Tout le monde y gagne.
Mary'nin güveneni nasıl kazanmamı önerirsin?
Et comment suggérez-vous que je gagne la confiance de Mary?
Ama ben kazanırsam beyefendi gibi bana eşlik edip buradan sağ salim çıkmamı sağlayacaksın.
Mais si je gagne, vous m'escorterez comme un gentleman, pour assurer ma sortie sans risque.
Ona bunu sunarsan kazanır. Yapma.
- Si tu lui donnes ça, elle gagne.
Kim fazla götürürse, parayı alır.
Celui qui boit le plus gagne l'argent.
Senden başka kim bu evi geçindirecek?
Qui d'autre va être le gagne-pain?
Bir sürü para topladım.
J'ai gagné un paquet d'argent.
Kimse her savaştan galip çıkmaz, Pamuk. Özellikle de ilk savaşlarından.
Personne ne gagne toutes les batailles, Snow, spécialement leur première.
Ve senden 15 gün daha yaşlı olduğum için, ben kazandım.
Plus vielle de 15 jours, je gagne
Hep derdin ki'Güzel Kafa Güzel Funk Çaldırır'. ( funk = jazz türü )
Tu as toujours dis que la came donnais la gagne.
Oradaki herkes daha fazla kazanıyor.
Tout le monde gagne plus.
Değil mi? Kazanırsam, avukatlık yapmaya devam edeceğim ve hayatının geri kalanını hasta olarak geçireceksin.
Et si je gagne, je continuerai à pratiquer et ça vous rendra malade toute votre vie.