Gaza Çeviri Fransızca
1,807 parallel translation
Madencileri gaza getirmenin ne gereği var?
Est-il vraiment utile d'exciter ces mineurs?
Büyükbaba. Lee Dong Wook'nun ailesi çocukluğumdan beri babalarının ölümünü defalarca ortaya getirip durdular. İnsanları gaza getirdiler.
Grand-père... depuis longtemps, la famille de Lee Dong Wook... ne cesse de ressasser le sujet de la mort de son père... stimulant ainsi les foules.
Bas gaza!
Accélère!
Bas gaza, Reginaldo.
Vas-y, Reginaldo.
Gazze seridinden gelenler bile oldu.
Des gens de la bande de Gaza.
Bas gaza!
Foncez!
O Gazze'de bir kale lordu.
C'est un seigneur à Gaza.
Verdiğin gaza eyvallah ama bir zahmet kartları deşifre edeceğimiz yeri bulsan?
Ecoutez, j'apprécie le discours de motivation, mais vous devriez plutôt découvrir où on doit faire le casse pour pouvoir décoder ces cartes.
Yeterince benzinin varsa bebeğim, bas gaza gidelim, değil mi?
T'as fait le plein, chérie?
Kendine bir bak. Gaza gelmedin.
Voyez-vous ça, il réussit à m'ignorer.
Sonra çakmak fırlayınca, ben de basıyorum gaza!
Dès qu'il saute, je démarre instinctivement.
- Gaza bas!
- Fonce!
Jack gaza maruz kaldı.
Jack a été infecté.
Japonların bizden daha fazla araba satmalarının tek nedeni, Detroit gaza bastı mı yakıt tüketen otomobiller üretirken, onların yakıt tasarruflu otomobiller yapmaları.
Les Japonais vendent plus de voitures, car leurs voitures sont plus économiques. Detroit insiste encore pour vendre de gros V.U.S.
- Durun! - Bas gaza!
Stop!
Beni gaza getirme, pis herif.
Ne me tente pas, enfoiré.
Bas gaza! Siktir! Sıkı tut!
- Plus vite!
Maurice, gaza basıyorum, ama araba ilerlemiyor.
J'appuie sur l'accélérateur, mais les pneus ne crissent pas.
Filistinlilere ihanet eden, Gazze'deki körüm ben.
"Aveugle à Gaza, je suis livré aux Philistins."
- Teddy, gaza basmalısın.
Plus vite.
Bas gaza.
Fonce.
Gaza bassan biraz da.
Mettez les gaz, mon gars.
Gaza bas.
Magne-toi.
Gaza geldin. Ayaklarını bile kullanıyorsun.
- T'es au taquet avec tes accessoires.
Birisine çarptıktan sonra gaza basıp tüyen böyle heriflerin ağzını yüzünü dağıtmak haktır.
Ils écrasent les gens et fuient, il faut péter la gueule, à ces enculés.
Direksiyon başında olduğumda sık sık aklımdan gaza basmak ve direksiyonu kırıp bir kamyonun altına girmek geçiyor.
Tu sais, quand je suis au volant... je pense souvent à appuyer sur le champignon pour m'écraser contre un camion.
Sana söz veriyorum. Gaza sonuna kadar basıyorum.
Je te le promets, pédale au plancher, nous allons y arriver.
- Bas gaza Alvin!
- Fonce, Alvin! - Ça roule!
- Gaza basıyorsun. Frene bas.
- C'est l'accélérateur.
- Daha sonra konuşuruz. Bas gaza.
- On en parlera plus tard.
O sırada Lyn'in gaza geldiğini düşünsem de sonradan aslında Echmeyer tekniğini uyguladığını öğrendim.
Je pensais à ce moment-là que Lyn faisait une espèce de crise. Mais je découvris plus tard que ce qu'il faisait vraiment c'était mettre en pratique la technique d'Echmeyer.
Gerçek şu ki gaza geldim, çok sinirliyim.
En vérité... Je me suis emporté. Pardon...
Bas gaza!
Allez!
Bas gaza!
Démarre!
Ama o kadar da gaza gelme.
Mais te réjouis pas trop vite.
Bones, gaza yavaş bas. Yavaş.
Bones, tout doux sur l'accélérateur.
Bas gaza!
- Démarrez!
Gazze striptizcileridir.
Strip-teaseuses de Gaza.
Çünkü gençken, hep gaza basarsın, fren yoktur.
Quand vous étiez jeunes, c'était le pied à fond et sans freiner.
Gaza geldin Amita!
Bon sang, tu es déchaînée, Amita.
Gaza bas!
Roulez plus vite!
Evet. Bas gaza bakalım.
Faites vite.
Hepsini gaza getireceksin, biraz da şans olunca?
Vous les obtenez tous prêts, ils ont de la chance, non?
Gazze bağlantımız geri geldi silah kaynağımız stoklarını dolduruyor.
La connexion avec Gaza est rétablie. On réapprovisionne le stock d'armes.
- Gazze'ye gidin ve sonra ki gemiyle eve gidin.
- Va à Gaza et rentre par le premier bateau.
Gaza Şeridi'nden vazgeçtiğiniz gibi vaz mı geçeceksin?
Vous vous coucherez, comme pour la bande de Gaza.
Gaza ve debriyaja bas.
Appuie sur l'accélérateur.
Bas gaza!
Roule!
Gazze mi?
Gaza?
Bas gaza.
Un petit clic...
- Bas gaza.
Avance plus.