Gelir Çeviri Fransızca
26,404 parallel translation
Öyle direkt saldırırsak Savage'ın işine gelir.
Une attaque focalisée sur les forces de Savage.
Rekabet düşüncelerin karşılaştırıldığı okuldan gelir.
"Compétition" signifie comparaison des écoles de pensée.
Buraya gelir misin?
Peux-tu venir?
Bu da işime gelir.
Et cela m'est utile.
Dışarı çıkar, öldürür, yemek yer ve geri gelir. 3. perdede derin bir uyku çekmesi için zamanı bile kalır.
Il a pu partir, l'a tué, pris son dîner, et être de retour à temps pour dormir durant tout l'acte trois.
Phillip'e söylemedim çünkü her zamanki gibi geri gelir dedim.
parce que je pensais qu'elle se pointerait comme elle le fait toujours.
Ve orada başıma bir şeyler gelir ve o haklı çıkarsa en azından işimi yapmış olurum.
Et si il a raison sur ce qui risque d'arriver? Ça fait partie du boulot.
Eğer yaşıyorsan gelir ve anlaşıp anlaşmadığımızı bana söylersin.
Et ensuite, si tu es encore en vie, tu me diras si nous avons toujours notre accord
Polis bunu görmezden gelir.
La police veut pas en entendre parler.
Rahatlık ve sıcaklık duygusu anlamına gelir. Çünkü denizayılarının doğal yaşam alanı sudur.
Ça évoque une sensation de confort et de chaleur, car l'environnement naturel du lamantin, c'est l'eau.
Bizim iyi doğamız çarpık şekilde tanınmaz hale gelir.
Pervertissant notre bonne nature en une chose méconnaissable.
Konuşmak falan zorunda değilsin. İnsanlarla olmak iyi gelir ama.
Tu n'as pas à parler ou quoi que ce soit, mais c'est mieux d'être avec des gens.
Bu da manipüle edilebileceği anlamına gelir.
Et ça veut dire qu'il peut être manipulé.
Kendisinin üstü makama gelir gelmez ona üç zarf gönderdim.
En devenant son supérieur, je lui ai envoyé trois enveloppes.
Yoksa onlar da senin peşinden gelir.
Ou ce sont eux qui te courront après.
İyi gelir.
Ça vous ferait du bien.
Belki Norman'ın beni görmesi iyi gelir. Her şeyin yolunda olduğunu söyler ve burada gerçekleştirmeye çalıştığı şeye odaklandırabiliriz.
Peut-être que ça ferait du bien à Norman de me voir, de lui faire savoir que tout va bien et qu'il peut se concentrer sur ce qu'il essaie d'accomplir ici.
Yolculuğumuz başlarken tam da böyle bir şey başımıza gelir diye hepinizin genetik örneklerini almıştım.
J'ai pris des échantillons génétiques de chacun de vous au début de notre voyage exactement pour ce cas là.
- Gregorio da gelir belki.
- Gregorio y sera peut-être aussi.
Sana da gelir, bazen geç gelebiliyor.
Ça va arriver, juste un peu de retard.
Gün gelir de ayrılırsak denemedik demeyiz.
Si on se quitte, je n'aurai pas le regret de ne pas avoir essayé.
Ola ki bu doğruysa Peder Cizvitler için ne manaya gelir?
Si elle l'est, mon père, qu'est-ce que cela signifie pour les jésuites?
Reddetme, teslim olma, inançtan vazgeçme anlamına gelir.
Il signifie renoncer, abdiquer, abandonner la foi.
İşte Hristiyanların başına bu gelir.
Voilà ce qui arrive aux chrétiens.
Bu yalnızca kendini terk ettiğin anlamına gelir.
Il faut simplement renoncer à celui que vous êtes.
Karşılıksız sevgi görse ona çok iyi gelir.
Il a besoin d'un peu d'amour.
- Jesse birazdan gelir.
Jesse va arriver.
Bu bütün emirlerin herhangi bir emri yerine getireceği anlamına gelir.
Cela veux dire qu'ils promettent tous d'exécuter une seule demande.
Ataları, ı anlamına gelir.
Les Ancêtres, je veux dire...
.. taburla gelir. "
Mais en Bataillons. "
Tabi, bir arkadaşın çay içmeye gelir diye.. .. o kişiyi yakınında.. .. tutmak istersin.
Bien sûr, vous voudriez que cette personne à proximité, au cas où... un ami a sauté par pour le thé.
Bu süreç zarfında da diğeri gelirse gelir zaten.
Et pendant ce temps, si l'autre pelleteuse réapparait, elle réapparaitra.
Birazdan gelir.
Il va arriver.
Gücümüz bağımızdan gelir, ateşten değil.
Notre pouvoir est dans notre lien. Pas dans nos armes.
Gücümüz bağımızdan gelir, ateşten değil.
Nos liens sont notre pouvoir, pas nos armes.
Bunlar sana göre genç birine vız gelir.
T'as plus l'âge pour ces sports-là.
Gelir gelmez beni görmeye geleceksiniz, tamam mı?
Venez me voir dès que vous serez rentrés, compris?
İlk başta biraz zor gelir ama sonra çok iyi hissedersin.
Au début, c'est dur, mais ça fait du bien.
Bir gün bir mektup gelir.
Un jour, tu reçois une enveloppe.
Şimdi geri gelir misin artık?
Peux-tu revenir, maintenant?
Ek gelir olsun diye geceleri barda çalışıyorum.
Je mixe en club pour gagner un peu plus et...
Eliza'nın olayındaki suçluyu yakaladılar. - Teşhis için öğlen emniyete gelir misin?
On a trouvé un suspect et je voulais te demander si tu pouvais venir à la séance d'identification.
Ne yapmadığını veya ne yapman gerektiğini bilmiyorum ama suçluluk suçluluk işinin henüz bitmediği anlamına gelir.
J'ignore ce que vous n'avez pas fait ou auriez dû faire, mais la culpabilité... La culpabilité... signifie que votre tâche n'est pas finie.
- Elden ne gelir, değil mi? - Tabii, hiçbir şey.
- Qu'est-ce qu'on peut faire?
Bir Zaman Efendisi işini olaylara müdahale etmeden yapmak için eğitilir. Bu da insanlara yardım edip kahraman olamayacağınız anlamına gelir.
Un Mâitre du Temps est formé pour faire son travail sans interférence, ce qui implique ne pas aider les gens ni être un héros.
Dün geceden sonra, Yakuza gizliliklerini ifşa edildiğini biliyor ki bu da güvenliğin sıkı olacağı anlamına gelir.
Après hier soir, les Yakuzas se savent vulnérables, donc la sécurité sera renforcée.
Bir gülmek onlara da iyi gelir.
Ils ont besoin de rire un coup.
- Güven bana faturalar gelir seni bulur.
Croyez-moi, vous aurez la facture.
Prostata da iyi gelir.
Délicieux.
Mami onların gelir kaynağı, o olmazsa hiçbir şey olmaz.
- Pas grand-chose.
- Yakında gelir.
Il va arriver bientôt.