Geniş Çeviri Fransızca
5,258 parallel translation
Piyano için geniş yer lazım.
Il faut de la place pour le piano.
Çok belli, bu. Şimdi sıra bugünün geniş sorusunda.
Mais c'est l'heure de la grande question du jour!
- Ve bu, bugünün geniş sorusu.
- Bonne question! - C'est la grande question du jour.
Geniş yaşıyorum.
Je vis ma vie.
Ama bu konuda konuşurken daha geniş bir pencereden bakmak istiyorum.
Mais pense plus grand, c'est de cela que nous parlons.
Üniversite hastanesi size bir donör bulabilir. Veritabanımız geniş.
L'hôpital universitaire peut vous aider à trouver un tel donneur.
Daha geniş aç. Pardon.
Plus grand.
Uppingham Okulu'nun değerlerinde zengin daha geniş bir dünyaya açılacaksınız.
Vous allez entrer dans le vaste monde riches des valeurs de l'école Uppingham.
Bakış açın gerçekten de geniş Superman.
- Perspicace, Superman.
Geniş çaplı bir saldırı planlıyorlar.
Ils prévoient une attaque à grande échelle.
Ve sağıma doğru baktım, geniş bir açıklığın ortasında, bu çok güzel...
J'ai regardé à droite. Au milieu de ce grand espace, il y avait ce... ce superbe...
#... ölümsüz olduğunu # # Tanrı'nın bağışlayıcı olduğunun hayalini kurdum # # O zamanlar genç ve korkusuzdum #... geniş bir yarım voleyle kaleye gönderdi.
Une chose importante une demi-volée.
Man's Country olanakları geniş, çok düzeyli bir kompleks ve herkese hitap etmesi için tasarlandı.
'Le Pays des Hommes'est un complexe tout équipé sur plusieurs niveaux destiné à proposer quelque chose pour tout le monde.
Geniş çaplı damar zedelenmesi.
Hémothorax grave.
Dünyanın üçüncü en geniş petrol rezervi bu şekilde el değiştirir.
On pourra dire adieu à la troisième réserve de pétrole au monde.
Ekibimin derlediği rapordan anlayacağınız üzere, Dr. Abdullah geniş bir listede o paraları almasını istediği dernekleri sundu.
Comme vous pouvez le lire dans notre rapport, Abdullah a établi une liste de toutes les œuvres caritatives qui vont bénéficier de ces millions.
İyi eğitilmiş, maaşları kabarık askerler. Vietnam'dan sonraki en geniş kentsel taarruzun sahipleriler şu an.
Ils sont bien entraînés, bien payés, et mènent la plus large offensive urbaine depuis le Vietnam.
Görüş açısı çok geniş ve tam bir pazarlama dehası.
Elle a un grand œil, et c'est un génie du marketing.
Ama bu vakada, daha geniş araştırma yapacağız.
Mais vu les circonstances, on va élargir nos recherches.
Geniş alanda panik istemeyiz.
Il ne faut pas créer la panique.
Sürtük, örgü, isim, geniş zaman.
"Salope, c'est lissé, d'accord, un point c'est tout."
Bildiğin gibi, anneni bulmak için geniş çaplı bir arama yaptık.
Comme tu sais, on a recherché ta mère plutôt activement.
Bütün kapılarda, deliklerde ve camlarda geniş demir parmaklıklar bulunuyor.
Des barreaux de gros calibre sur chaque porte, conduit et fenêtre.
O kadar gereksiz geniş ki kendimi suçlu hissediyorum.
Tout cet espace superflu. Je me sens coupable.
bazı tenler dar, bazısı geniş.
des peaux étaient collantes, d'autres lâches.
Kasabaya o geniş yoldan gidebilirsiniz.
Le village est en baisse cette route d'affilée.
Beni bekleyin geniş aile!
- Oui. Attendez, la petite famille!
Koltuğu biraz itsem rahatsız olur musun? - Burası pek geniş değil.
Je peux reculer mon siège?
Evet, daha geniş, elbette.
- Un peu plus bien sûr.
Geniş bir arka bahçe istediğimden bahsetmiş miydim?
Ai-je dis vouloir un grand jardin?
Çok geniş çamur tabakaları ortaya çıkıyor.
On voit apparaître une vaste zone de boue.
Melek çocuğun poposu alışılmadık biçimde geniş.
Postérieur singulièrement large chez le chérubin...
Bakış açınız çok geniş, Bay Turner.
Vous êtes un homme qui voit loin.
Cinsel taciz. Geniş kapsamlı bir konu.
Agressions sexuelles, une catégorie beaucoup plus large.
- Evet ama birşey bulamadılar Ama sen de söyledin şimdi, silah sesleri duyulduysa daha geniş çaplı bir arama yaptıracağım
Rien trouvé, mais puisque t'as entendu les coups de feu, on refait une recherche.
Geniş delikli serum getirin!
Donnez moi deux intraveineuse à grand calibre!
Leğen kemiği parçalanmış, sol kolu kopmuş ve geniş çaplı iç kanama var.
Il a une fracture au bassin, la jambe gauche coupée, une hémorragie interne.
Burada da geniş bir hendek var. Üzerindeki de meşe ağacı.
Et c'est une grande berme avec un chêne en-haut.
Geniş, bol kıyafetler giyip rahat olmak kadar sevdiğim bir şey yok.
J'adore enfiler des vêtements amples et me détendre.
- Kralın talepleri bu kadar geniş olmasaydı bahçeyi kendim yapardım.
Si les exigences du roi étaient moindres, j'aménagerais les jardins seul.
Geniş, düz bir alan.
C'est un grand secteur plat.
Saha taraması için daha çok adama ihtiyacımız olacak şu 3 yol üzerinde olabildiğince geniş güvenlik önlemleri alın nöbet tutun ve geçen her aracın plakasını alın.
On aura besoin de plus d'hommes pour une recherche plus poussée. Installez un périmètre plus large sur ces trois routes, des barrages, prenez les numéros de plaques de tout ce qui passe.
Cinayet için müfettiş desteği istiyoruz geniş bir soruşturma için ne kadar verebilirseniz.
Nous avons besoin d'assistance sur un 419, tous les hommes disponibles pour une recherche.
Atlantik kıyıları geniş bir şekilde açılır Ve U-tekneleri İngiliz destek kaynaklarını tehdit edebilir. Pekala, Fransız Donanmasına ne olacak?
Churchill veut les vaisseaux français, mais l'amiral Darlan refuse.
Merhaba, Larry. Bu kutu dışardan göründüğünden çok daha geniş galiba.
Ce coffre était étonnamment... grand.
Her zaman güzel, kısa, geniş ve havalıydı.
Toujours assez courtes, larges et aérées.
GENİŞ SORU
Grande question.
Beyler, bu kadar pahalı bir olayın onunki kadar geniş bir hesaptan çıkacağına eminim.
Je ne connais pas assez sur le marketing pour spéculer sur les motivations de Mr. Pete, Mais si cela est vrai, alors je suis sûr
Benim olayım değil. - Daha geniş elbise mi istiyordun?
Tu veux des vêtements larges?
Geniş çaplı?
Activement?
DAHA GENİŞ
"Un peu plus"