Granite Çeviri Fransızca
136 parallel translation
Dün akşam 7,30 civarlarında, bir araba, Granite Boulevard ile Sawyer Caddesi arasında karşıdan karşıya geçen bir kız ile annesine çarpmış.
Hier soir, vers 19h30, une voiture a heurté une mère et sa fille à l'angle de Granite Boulevard et Sawyer Street.
Pekala, sert olmak hoş değil. Ama çocuklarım, bir granite dönmek zorunda kalsam da, büyüyüp adam olacak!
Je le regrette, mais pour le bien de mes enfants, je me changerais en roc.
Telefon numaram, Granite 1466.
Mon numéro de téléphone est Granite 1466.
Granite 1466.
Granite 1466.
Granite 1466 ile aranı yaptın mı? Yoksa hâlâ ulaşılamıyor mu?
"Terminé" avec Granite 1466, ou encore "occupé"?
Granite 1466...
Granite 1466...
Granite... 1466?
Granite... 1466?
Günahın erimiş çölünde, granit gözcüler, yaşayan ölülerin gözcü kulesi gibi yolunu kesti.
Dans le désert du péché en fusion, où des sentinelles de granite, telles des tours infernales se dressent sur son chemin.
Yeni yerimize "Granit Ev" adını verdik.
Nous appelâmes notre nouvel abri "La Maison de Granite".
Hadi, Granit Ev'e çıkalım.
Montez à la Maison de Granite.
Onlara inanırsanız, özgürlük dağıttıkları bahanesiyle dünya halklarını soydukları o mermer evleri ve taştan bankalarıyla yönetimi tamamen ele geçirirler.
Si vous les croyez, ils auront tout le pouvoir, dans leurs belles maisons, leurs banques de granite, d'où ils volent la population du monde, sous le prétexte de lui apporter la libertè.
Buna kesinlikle emin olabilirsin.
Autant l'écrire dans du granite.
Taş yığını iğrenç Sodom'larında kudurmuş köpek gibiydim.
Je devenais fou dans leur Sodome de granite.
Sanki yüzünü kedi görüntüsünü yanısatan bir aynaya yaslıyordu. sanki dilinini volkan bacasının set girişinden içeri doru sokuyordu.
Il lui semblait qu'il appuyait son visage... contre un miroir qui reflétait sa propre image... comme s'il enfonçait sa langue... dans l'orifice rigide d'une tête de granite. "
Bunu nereden buldun? Baker's Point'e gidip başlayacağım çalışma için granit alıyordum.
Oh, je randonnais à Baker's Point pour trouver quelque granite pour ma constellation lunaire.
Hemen tepelerindeki granit katmanının yaklaşık iki kilometre altındalar.
Avec deux kilomètres de granite au-dessus de leur tête.
Mağaranın duvarları granit ile payroklastik karışımı gibi....
Les parois sont composées de granite...
Bunun için ne kadar granit kullanıldığı görmen gerek.
Tu devrais voir combien de granite ça va demander.
Granit, volkanik değil.
Granite. Rien de volcanique.
Büyük granit bir taş... yaklaşık olarak bir buçuk metre boyunda.
- Un bloc de granite. D'environ 50 cm de haut.
Grubumuzun adı Granite'di.
C'était notre groupe :
Rock söylüyorduk.
Granite. On était à fond sur le rock.
İşte tam o andı.
Granite! Et ce fut le moment idéal.
Granite!
Granite!
Granite!
Granite! Granite!
Bir daha!
Granite!
Granite rastladım, ama kırdım.
Il y avait du granit, mais je l'ai pulvérisé.
- Ama bu çürümüş granit... Bu demektir ki sarp kayalıklara doğru yöneliyoruz _
- C'est du granite en décomposition, ce qui signifie que nous marchons vers la falaise.
Granite Geçidi'ndeki şu mağaza da var ya?
Le magasin est situé sur Granite's pass.
İki granit bloğu üzerine sulusepken karın yalnız başına biriktiği yere tünedim tehlikeli bir şekilde.
Le royaume des galaxies, des soleils et des atmosphères... À proximité de deux blocs de granite apparents... où la neige fondue se dépose, seule...
Granitten, mermerden.
Du granite, du marbre.
İtibarlı mimarlar kullanır.
Si tu y mets la bonne finition, ça ressemble à du granite.
Saat 10 : 37'de, pacific Standard. Federal Acil Durum Yönetim Ajansı, Granite Geçiti, Oregon'a özel görev kuvveti gönderdi.
A 10 : 37, heure du Pacifique, l'agence de gestion d'urgence fédérale a envoyé une équipe d'élite à Granite Pass, Oregon,
Bildiğimiz şey ise, eğer dün gece uyumak için Granite Geçiti'ne gittiyseniz muhtemelen bu sabah bir ceset torbasını dolduruyor olacaktınız.
Ce que nous savons, c'est que si vous aviez dormi à Granite Pass la nuit dernière, il y a de fortes chances pour que vous remplissiez un sac mortuaire ce matin.
Ve şimdi de Granite Geçiti, Oregon'daki bulunamayan tek sakin.
Et maintenant, elle est l'unique habitante de Granite Pass, dans l'Oregon, qui n'a pas pu être répertoriée.
Ve şimdi de Granite Geçiti, Oregon'daki bulunamayan tek sakin.
Mais aucun de nous n'y a accordé de crédit. Disparu dans un rayon de lumière...
Ben granit istemiştim.
Je voulais du granite.
Granit. Evet.
Du granite.
Kafa arkasındaki izler küp benzeri... ve granit yoğunluğunda bir cisimden kaynaklanmıŞ....
Les lésions, ici, derrière la tête ont été provoquées par un objet contondant de forme cubique composé de granite.
- Anıt mı?
Pendant qu'il purgeait sa peine, le fan-club avait fait ériger une stèle en granite qui devait peser 3 tonnes. La stèle?
Kayaların ya da toprağın altında bile olsa bulabilmemiz gerekiyordu.
Même s'il avait été enfoui sous du granite, nous aurions dû le détecter.
Granit, siyanür ve gabro.
Granite, syénite et gabbro.
Numara Granit 0386.
Appelle Granite 03.86.
Granite 1466?
Granite 1466?
Transparan mı, yarım transparan mı, yoksa opak mı?
Extra-fin, semi-extra-fin ou opaque? Granité!
Granite!
"Go ahead now"
Granite!
Granite Granite
Evet Kev.
Granite!
Evet, mesela onlarla pizza yerken, Lorelai, mantarlar tavır takındığı için pepperoni'nin mantarlara kızdığını söyleyebilir.
- Ça, c'est une phrase de Rory. Et Lorelai connaît votre glace préférée? - Oui, granité chocolat mais je lui ai dit...
Sonra pepperoni'yi tutup sana fikrini sorarsa sakın gülme.
- Tiens, granité chocolat. - Merci. - Avec plaisir.
Bildiğimiz şey ise, eğer dün gece uyumak için Granite Geçiti'ne gittiyseniz muhtemelen bu sabah bir ceset torbasını dolduruyor olacaktınız.
Il arrive et il dit : "comment tu crois que j'ai sonné la cloche?"