Gözyaşları Çeviri Fransızca
1,893 parallel translation
Canım, bizim kapımıza gelen her kesin gözyaşlarını sileriz. Sen de aynı şeyi yapıyordın.
Pour moi seul ton bonheur m'importe.
Biz hayatımızı vermeye hazırız, birilerinin gözyaşlarını silmek bilmek için.
C'est le même sang qui coule dans ses veines. Elle aussi, elle a eu cette occasion aujourd'hui.
Şimdi gözyaşları kururken söylüyorum
Maintenant, larmes taries
Majestelerinin nezaketi kullarınızı gözyaşlarına boğdu.
La bonté de Votre Majesté émeut votre serviteur aux larmes.
Sevinç gözyaşları baba.
Ce sont des larmes de joie.
Gözyaşlarını sızdırır
Elle pleure
Akıntı yukarı yüzüyor Hilenin gözyaşlarında
A contre-courant dans mes larmes
Gözyaşlarını silmeye çalışıyordu, Bende bir şey görmemiş gibi yapıyordum.
Elle a essuyé ses larmes furtivement et j'ai fait celui qui n'avait rien vu.
İnanın bana etrafımızdaki bekar kızların hemen hemen hepsi bütün gün oturup dedikodu yapıyorlar, sonra da hiç sebepsiz gözyaşlarına boğuluyorlar. Ama sen birşeyler yapıyorsun.
- Toutes les autres célibataires que nous fréquentons - et vous pouvez me croire, il y en a beaucoup - s'assoient toute la journée à commérer ou à éclater bêtement en sanglots.
Gözyaşları nereden gelir?
D'où viennent les larmes?
Ben giderken bunları düşün. Aşkımızı, hüznümüzü, akıttığın gözyaşlarını hatırla.
N'oubliez jamais la façon dont vous m'avez abandonné ainsi que notre amour, et vous-même pleurerez aussi.
Gözyaşlarına bakın.
Des larmes de joie.
Ormanın ejderinin yeşil gözyaşlarıyla karşı karşıya kalan insanlar boyun eğdiler. Çok çok uzun zaman önce, ejderin gözyaşları kuruduğunda. Dikkatlice dinle, ormanın sesini.
Plus tard une fois que les larmes du Monstre eurent séché les gens écoutèrent attentivement la voix de la forêt.
Gözyaşlarımı tutmak zorunda kaldım.
J'ai dû retenir mes larmes.
sevinç ve keder karıştığında, neden onları gözyaşları içinde gösteriyor?
Quand la joie et le chagrin se mêlent, pourquoi se montrent-ils en larmes?
Yağmur sularından inciler yaratan Allah'ım benim gözyaşlarımı da kabul et.
Toi qui transforme la pluie en perles, accepte aussi mes larmes.
Kanınızla, terinizle, gözyaşlarınızla yaptığınız motorun bu kadar iğrenç bu kadar sapık bir şey için kullanıldığını fark ettiğiniz anda yüreğiniz sızlar.
Il vient un moment où on réalise que les machines construites avec votre sang, votre sueur et vos larmes sont utilisées à des fins si perverties que ça nous rend malades.
Bunlar sevinç gözyaşları.
Ce sont des larmes de joie!
J.D., ben duş alırken, sarhoş halde birden ortaya çıktın... ve gözyaşları içinde bağırarak, Turk ile senin kurduğun duygusal bağı asla kuramayacağımı söyledin.
JD tu étais arrivé complètement bourré à ma fête en criant que je ne serais jamais autant connectée émotionnellement à Turk comme tu l'es.
Çünkü gözyaşları bilmediğini ima eder.
Pleurer implique que vous ne saviez pas.
Gözyaşlarının sel olması dışında iyidir.
Bien, derrière les larmes.
" ve gözyaşlarıyla cenneti suladığında,
Arrosèrent le ciel de pleurs,
Gözleri kapalı hortumlarla boğuşma oyunu gözyaşları içinde mi bitti?
l'épreuve du pompier s'est mal terminée?
Matt Chambers ın timsah gözyaşları onu almadan önce bu sadece bir zaman sorunsalıydı.
Ce n'est qu'une question de temps avant de voir jusqu'où les larmes de crocodile de Matt Chambers vont le conduire.
Gazeteciler bile gözyaşlarına boğuldu.
Même les journalistes avaient les larmes aux yeux.
Görüyorum Gözyaşları.
Je vois des larmes,
Timsah gözyaşları.
Larmes de crocodile.
Gece boyunca, Kış Ay'ı aşkın parlaklığıyla ışık verir. Gümüş gözyaşları dökülür gözlerinden.
Dans la nuit d'hiver, avec amour, la lune brille, des larmes de neige.
"Hayır, Titanic.", "Cennetteki Gözyaşları olsun.", "Çok sıkıcı."
"Non, Titanic." "Choisissons Tears in Heaven." "Trop morbide."
Lo ile ilişkinizin gözyaşları ile sona ereceğini kestirebilirdiniz.
On se doutait que ça finirait mal avec Lo.
Aslında dazlak bir kartaldan... ve çocuk gözyaşları ile balina derisi yağının karışımından yapılma.
C'est fait de pygargue à tête blanche et il est imperméabilisé par un mélange de graisse de baleine et de larmes d'enfants.
Mutluluk gözyaşları mı?
Uh, des larmes de joies?
Oknayuslar Tanrı'nın gözyaşları mı?
Et les océans sont les larmes de Dieu?
Ben de kaybolmasını söyledim ve şimdi gözyaşları içinde.
Alors je l'ai envoyée paître, et maintenant elle est en pleure.
Son gözyaşlarım.
Mes dernières larmes.
Seni o kadar sevsinler ki öldüğünde gözyaşlarına boğulsunlar istiyorum.
Je veux qu'ils tiennent tellement à toi qu'ils pleurent à ta mort.
Kızımızın gözyaşlarının seni bu kadar mutlu etmesine çok sevindim.
Contente que les larmes de notre fille te rendent aussi heureux.
Bu gözyaşları, küçük kızımız bir gün daha küçük kızımız olarak kalacak demek.
Ces larmes veulent dire qu'elle va rester notre petite fille au moins un jour de plus.
Aslında mutluluğun gözyaşları demeye çalışmaktır.
Je suis tenté de dire que ce sont des larmes de joie.
- Andy Vince için kanını terini ve gözyaşlarını dökerdi, ama prensipleri var.
- Andy se serait dévoué corps et âme pour Vince, mais il a des principes.
Sil gözyaşlarını birtanem. Çünkü bunu başaracağız.
Essuie les étoiles dans tes yeux, chérie, parce qu'on va le faire.
Benim tatlıya, buğdaya, sütlü ve sütsüz ürünlere alerjim var. Bir de kendi gözyaşlarıma.
Je suis allergique seulement au miel, au blé, dur ou tendre et mes propres larmes.
Bir başkasının onu alıp izci kulübüne götürdüğü her gece bir başkasının yemek yaptığı ağladığında senin yerine bir başkasının gözyaşlarını sildiği.
Quelqu'un qu'on emmène chez les scouts, quelqu'un pour qui on cuisine tous les soirs, à qui on sèche les larmes quand elle pleure.
Kalbim kan ağladı. Gözyaşlarımı, aşkım için hayatımın ilk aşkı, ilk ve en saf aşkı için döktüm.
J'ai pleuré toutes les larmes de mon cœur sur ma première aventure amoureuse, sur le premier et plus pur amour.
Ed Truck'ı kaybettim. Ve bu aynı kalbimi biri söküyormuş gibi.. Ve sonra gözyaşlarıyla haşlanan bir tencereye koyuyor.
Et... j'ai l'impression que quelqu'un m'a arraché le coeur et l'a balancé dans un sceau rempli de larmes bouillantes.
- Sahte gözyaşları beni etkilemez.
Les fausses larmes ne m'impressionnent pas.
Bahse varım ki kulüptedir ve küpesinin tekini kaybettiği için gözyaşları mojito'suna akıyordur.
Je vous pari que vous la retrouverez sanglotant devant un mojito dans un bar car elle aura perdu une boucle d'oreille.
Gözyaşlarına karşı duyarsız kalabilmek için eğitildim.
Désolé je suis en retard.
- İşte gözyaşları geliyor.
Plein de froment.
Gözyaşları hakkında.
Je te supplie avec ces mains là.
Gözyaşlarına gömülünceye kadar bu sözcükleri tekrarlardım, büyük korku içinde tireyerek ve ağlayarak :
Joie! Joie! Joie!