Gün gibi ortada Çeviri Fransızca
200 parallel translation
Biliyorum, her şey gün gibi ortada.
Je sais, je le vois très clairement.
Gün gibi ortada.
C'est une certitude.
Gün gibi ortada... suikastçiyi teslim ettirmek için bizi maşa olarak kullanmaya çalışıyorlar.
Nous sommes l'appât qui les conduira à l'assassin. Que le peuple tchèque décide.
Ama gelir kaynağın gittiğine göre izleyebileceğin tek yolun bizimle eve dönmek olduğu gün gibi ortada.
Mais tu n'as plus rien... Il va falloir que tu rentres avec nous.
Onun yaptığı gün gibi ortada.
Y a pas de doute, c'est lui.
Gün gibi ortada.
C'est évident.
Fazla zamanının kalmadığını biliyordu... Her şey gün gibi ortada.
Il se savait condamné!
Neden evlenemeyiz? Bu, gün gibi ortada.
Mais nous n'avons pas le droit de nous aimer.
Her şey gün gibi ortada.
Avant qu'ils n'arrivent au but! Attendez!
- Her şey gün gibi ortada.
- C'est un cas transparent.
Gün gibi ortada olduğunu görmüyor musun?
Tu vois? L'affaire est réglée.
Burada işte. Her şey, ekranda gün gibi ortada.
Il sont aussi réels que tout le reste sur l'écran.
Senin tarifini duydum. Onu görebildiğim gün gibi ortada.
En vous écoutant parler de Tayu, c'est comme si je la voyais.
İsterse koyun gibi insanlarla doldurur ki bu benim umurumda bile olmaz. Bunu yaptığı da gün gibi ortada.
Il peut la peupler de brebis quant à moi... ce qu'il a fait à l'occasion.
Ne istedikleri gün gibi ortada.
C'est clair comme Ie jour, Jack.
Gün gibi ortada.
En long et en large.
Gün gibi ortada, sonunda hidayete erdim.
C'est évident, la vérité m'illumine.
Ne yazık ki, Claudius'un durumu gün gibi ortada.
Malheureusement, avec Claude, ça se voit comme le nez au milieu de la figure.
Gün gibi ortada ki para için.
La réponse est évidente, l'argent.
Bunun ulusal bir önemi olduğu gün gibi ortada.
Voilà une question d'importance nationale.
Hayır, bana bakarak bir şey öğrenemeyeceğin gün gibi ortada.
Kelly va s'emmêler les pinceaux.
Gün gibi ortada, çocuğu öldürmeleri gerekmiyordu.
C "est limpide, ils n" avaient pas à tuer ce garçon.
Tabi, gün gibi ortada.
- Apparemment.
Gün gibi ortada, peki gerçekten öyle mi?
Tu crois que c'est ça?
Onu görebiliyorum, gün gibi ortada.
Je la vois très bien.
Bu bombaları Centaurilerin yerleştirdiği gün gibi ortada.
Ce sont forcément les Centauris qui ont posé cette bombe.
Yani bunun gün gibi ortada olduğunu mu söylüyorsun?
Alors, ça se voit comme le nez au milieu de la figure.
Gün gibi ortada.
C'était tellement évident...
Gün gibi ortada, öyle değil mi?
C'est évident, non?
Gün gibi ortada bu!
C'est clair!
Demek istediğim, sana ihtiyacı olmadığı gün gibi ortada.
Qui sait? C'est sûrement pas parce qu'elle a besoin de toi.
Babasıyla ilgili sorunları olduğu gün gibi ortada.
C'est évident, elle des problèmes avec son père.
- Şu gün gibi ortada tam bir aydır.
Par contre, j'ai une théorie sur toi.
Burasının Londra olduğu gün gibi ortada, çünkü bu Londra Sergisi.
Où veux-tu que soit l'Exposition de Londres? Génial!
Gün gibi ortada.
Clear as day.
Senin Turta Adam olduğun gün gibi ortada.
Il est clair que tu es Tart'Man.
O çok genç ve senin ondan hoşlandığın gün gibi ortada.
Il est tres jeune, et il est évident que tu es amoureuse de lui.
Her şey çok açık gün gibi ortada.
Je comprends, maintenant. C'est clair.
Gün gibi ortada.
C'est clair.
İşte gün gibi ortada.
Voila, noir sur blanc.
Yani, gün gibi ortada.
Ça paraît évident.
Bu, gün gibi ortada, değil mi?
Il n'y a plus aucun doute.
"Müthiş" yazdığı gün gibi ortada.
Elle a écrit "génial", aussi vrai que j'suis là.
O aslında, geniş çaplı psikoanalizden sonra çeşitli nedenlerden ötürü kardeşinin yerine geçtiği gün gibi ortada olan kendi kız kardeşi, Viola.
C'est en fait, sa propre soeur, Viola, qui a pris son apparence pour des raisons qui seront éclaircies après une intense psychanalyse.
Bu şerefsizlerin çoğunun suçlu olduğu gün gibi ortada.
La plupart de ces enculés puent la culpabilité.
Gün gibi apaçık ortada. O zaman neden?
C'est clair comme de l'eau de roche.
Gün gibi ortada, değil mi?
Bien sûr, c'est évident.
Gün gibi ortada.
C'est réglé.
Aslında annesi herkimse, onu istemediği gün gibi ortada.
- Qui que ce soit, elle ne le veut clairement pas.
Başkalarıyla da buluştuğu gün gibi ortada.
Elle voit d'autres mecs.
Boynunda gördüm, günışığı gibi ortada.
Là, sur son cou, clair comme le jour.