Gırl Çeviri Fransızca
8,797 parallel translation
Nasıl başladığını bilmiyorum ama kötü bir şey olacağına dair içimde bir his olduğunu hatırlıyorum.
J'ignore comment ça a commencé, mais j'ai eu le pressentiment qu'un truc allait se passer.
Yani, onun etrafındayken nasıl davrandığını hatırlıyorsundur.
Tu aurais dû voir comment il était autour d'elle.
Tanrım, müziği bulamadığın o geceyi hatırlıyor musun?
Tu te rappelles cette nuit quand tu ne trouvais pas d'où venait la musique?
Seninle ilk tanıştığım zamanı hatırlıyorum da Dillard's kataloğunda görünen mükemmel iş kadınları gibiydin. - Büyük yargılayıcı gözlerle.
La première fois que je t'ai vue, on aurait dit une femme d'affaire sortie d'un catalogue avec un regard qui juge.
Bu yüzden eğer sen yönetim kısmında yardım edersen ben bu işin de ucundan tutabilir ve aynı zamanda ağın çalışırlığından da sorumlu olurum ve bu beni mutlu eder.
Alors si tu m'aides sur la gestion, je pourrais m'amuser avec ça et m'occuper du cœur du réseau et je serai vraiment heureuse.
Bir ağırlığı yoktur.
Elle n'est pas tangible.
Oyuna dahil edilmediğim için hoşlanmadığımı hatırlıyorum.
Je m'en rappelle car je n'aimais pas être exclue.
Leşin ağırlığının dörtte biri bile etmeyen...
Les entrailles d'une carcasse constituent environ,
Bu sabah gözlerimi açtım ve o anda, günün ağırlığı üzerime çökmeden önce Bella'nın öldüğü aklıma bile gelmedi.
J'ai ouvert les yeux ce matin et à ce moment là, avant que le poids de la journée ne soit sur moi, je n'ai même pas pensé que Bella était mourante.
# Matematiği şöyle düşünerek yaptığımı hatırlıyorum #
♪ Je me rappelle m'être rassuré en me disant ♪
O altın renkli dar şortu giymek zorunda kaldığımı hatırlıyor musun?
Tu te rappelles quand j'ai dû porter ce short doré tellement serré?
O eski müzikalleri ne kadar çok sevdiğimi... ve senin onlara katlanamadığını hatırlıyorum.
Je me souviens combien j'aimais ces vieilles comédies musicales, Et tu ne pouvais pas les supporter.
Bunun tek yolu o ağırlığı oraya koyman ama dans etmek istiyorsan kortizon iğnesi yemen lazım.
Le seul moyen pour pouvoir t'appuyer dessus, sans parler de danser, c'est si tu prenais de la cortisone.
Evet, peki o ifşa makalesinin tiraja ne kattığını hatırlıyor musun?
Et tu te souviens des ventes de ce numéro-là?
Seni hiç kimsenin inanmayacağı bir doğrunun ağırlığıyla başbaşa bırakıyorum.
Alors je te laisse avec le fardeau d'une vérité que personne ne croira.
Daha evvel defalarca açıkladığım gibi kardeşim Cezayir'de bulunmamın tek sebebi yeni müttefikler edinmek. Ayrıca kardeş kılığındaki ve asırlık kafadan kontak Dahlia teyzeyi de düşününce çabalarımı takdir etmeni tarafımca münasıp görmekteyim.
Comme je te l'ai déjà répété, mon frère, ma présence à Alger ne vise qu'à regrouper des alliés, et vu tous les ennemis que nous avons sous la forme d'incontrôlables frères et de l'ancienne tante maniaque Dahlia,
Bunu en son yaptığımız zamanı hatırlıyor musun?
Tu te souviens de la dernière fois qu'on a fait ça?
Başkanın bunun aslında seks olmadığını söylediğini hatırlıyorum.
Clinton disait que c'était juste "un contact intime".
Bu düğünün vesilesiyle, size Eesha'nın ağırlığı kadar altın hediye edeceğiz.
A l'occasion de l'union de votre frère et de ma petite-fille... nous tenons à vous offrir le poids d'Eesha en or.
Ağırlığınca altın alacağız sanki!
On est sensé payer son poids en or!
# Sandal olabilirim, ama senin ağırlığını taşımam lazım #
"Si je suis tes chaussures je dois supporter ton poids."
# # Bir ton ağırlığın var # # Belin boşa yer kaplıyor #
"Tu penses être gracieuse?"
Birlikte kaçmak için plan yaptığınızı söylediğini hatırlıyorum.
Je me rappelle l'escapade romantique que vous aviez planifiée.
Tanıştığımız geceyi hatırlıyorum da.
Je me souviens de la nuit où on s'est rencontrés.
Babamın gelip seni evden çıkardığı ve seni aşağı sokağa götürdüğü, ve duyduğum kadarıyla senin ağzını burnunu kırdığı zamanı hatırlıyor musun?
Tu te souviens quand mon père est venu chez toi, et t'a sorti de la maison pour t'emmener à la rivière, et d'après ce qu'on m'a dit, il t'a tabassé?
Uygunluk işi yaptığım firmayı hatırlıyor musun?
Tu te souviens du cabinet pour lequel j'ai bossé?
Polisin bizim için hiçbir cevabı olmadığı zaman, o duyguyu hatırlıyor musun
Tu te souviens ce que tu as ressenti quand la police n'avait pas de réponse à nous donner?
Bir adam işemek için ayağa kalktığında, ağırlık merkezi yüksektir ama bottaki can kurtaran halatı aşağıda kalır,
Quand un homme urine, son centre de gravité est haut mais le cordage du pont est bas,
E-postalarımı zar zor kontrol ediyorum. Dilleri anlama konusunda ustalığımı, hatırlıyor musun?
Je peux à peine vérifier mes mails, mais j'ai un don pour les langues, tu te souviens?
Yirmi üç senemi İleri Fen dersinden öğretmenliğin en dibi olan akşam okulu hazırlığına kadar başarısız olmaya harcadım.
Ça fait 23 ans que je descends, depuis les niveaux avancés jusqu'au bas de l'échelle de l'enseignement : le certificat d'études.
Onun gibi olmadığını söylemiştim, hatırlıyor musun?
Je t'ai dit que tu n'étais pas comme lui.
İSYAN için çalıştığımı hatırlıyorum.
Je travaillais pour WCKD.
Nereden satın aldığınızı hatırlıyor musunuz?
Où l'aviez-vous achetée?
Yeni bir programım var. Nüfuzum bizim bu ayaltı dünyamızda çok yetersiz kaldığından hayal kırıklığına uğratabileceğim kişi sayısını sınırlı tutmaya çalışıyorum.
Je suis un nouveau programme parce que mon pouvoir d'influence est très limité dans ce monde ici-bas.
Partinin olduğu gece Bay Caspere'in evinizden kaçta ayrıldığını hatırlıyor musunuz?
À quelle heure Caspere a quitté la soirée?
Nasıl tanıştığımızı hatırlıyor musun? Senin bir ceset atışını hatırlıyorum.
Tu... tu te rappelles comment on s'est connus?
Hangi sokaktan aldığınızı hatırlıyor musunuz?
Vous arrivez à vous souvenir dans quelle rue?
Sanki bu büyük ironinin ağırlığını taşıyormuşum gibi.
Comme si je portais le poids de cette immense ironie.
Toplanmaya başladığımız dakika üzerime bir ağırlık çöktü.
Mais à la seconde où j'ai commencé à emballer mes affaires, j'ai eu l'impression qu'on m'enlevait un poids.
Ve saldırının ağırlığı bazı belirsizliklere yol açmış olabilir.
Par ailleurs, vu la gravité de l'altercation, le doute a pu s'installer.
Üniformaların değiştirilmesi hazırlığına başlanılması emrini ver.
Préparez un ordre pour changer nos uniformes.
Güçlü bir ışık sinirlerime baskı uyguladığı için gözlerimi kapatmak zorunda hissettiğimi hatırlıyorum.
Je me rappelle qu'une violente lumière m'agressa et que je fus donc obligé de fermer les yeux.
Buraya vardığında, sana ne söylediğimi hatırlıyor musun?
Rappelez-vous ce que je vous ai dit à votre arrivée.
Yarın, Gazette de France bir kraliyet vefatı saygınlığı ile,... cenaze hazırlıklarını yazacak.
Demain, la "Gazette de France" annoncera des funérailles avec le cérémonial dû à un décès royal.
Chester's Mill'i terk etmek yaptığım en hayırlı işti.
Quitter Chester's Mill fut la meilleure chose que j'aie faite.
Seni kaç kere aradığımı hatırlıyor musun?
Tu t'en souviens... Combien de fois je t'ai appelé?
Arkadaşlarımız Hydra çıktığında nasıl hissettiğimizi hatırlıyorsun.
Tu te rappelles ce que c'était quand nos amis se sont avérés être Hydra.
İlk tanıştığımız zamanı hatırlıyor musun?
Tu te souviens de notre rencontre?
Eğer uzun süre yaşamak bana bir şey öğrettiyse o da insanların neler yapabileceğine karşı asla tam anlamıyla hazırlıklı olamadığındır.
Si une longue vie m'a appris quelque chose, C'est que tu ne peux jamais être vraiment préparé à Ce dont les gens sont capable de faire.
Onu yaptığın zamanı hatırlıyorum.
Je me souviens quand vous avez fait ça.
Bunların hiçbirini yapmak zorunda olmadığımız zamanları hatırlıyor musun?
Tu te souviens quand on avait pas besoin de faire tout ça?