English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ H ] / Hapishane

Hapishane Çeviri Fransızca

3,937 parallel translation
Hapishane isyanında mıydın?
Tu étais dans une prison en pleine émeute! ?
Bu ufak hapishane belki senin ayak takımını tutuyor olabilir, ama gerçekten bunun ağabeyimi etkisiz hâle getirebileceğini düşünüyor musun?
Cette petite chambre des horreurs peut marcher pour ta racaille, mais tu penses vraiment que ça va retenir mon frère?
Hapishane mutfağında çalışınca yeni bir hobi edindim.
J'ai trouvé un hobby en travaillant dans la cuisine de la prison.
Hapishane hücresi nasıl olur gördüm.
Je sais à quoi ressemble une cellule de l'intérieur.
Ne derler bilirsin hapishane adamı değiştirirmiş.
Tu sais qu'ils disent que la prison change un homme.
Hapishane hücresi gibi.
On dirait une cellule de prison.
Hapishane arkadaşları mı?
Des amis de prison?
Bu olayla bir ilgin varsa bir sonraki antrenmanın hapishane bahçesinde olur.
Si vous avez quoi que se soit à avoir avec ça, votre prochain travail sera en prison.
Hapishane.
La prison.
Aynen LA Şehri Hapishane Drama Sanatları gibi.
C'est comme l'école d'acteurs de Los Angeles en prison.
Benim bilmediğim bir Hapishane premium üyeliği falan mı var?
Est-ce qu'il y a une espèce de programme de surclassement que j'ignore?
Meksikalı. Hapishane dövmeli.
Un Mexicain, tatouages de prison.
Hapishane seni değiştirmiş.
La prison t'a changée.
- Hapishane karı / koca görüşmesi dinleyemez, kaydedemez.
Cela signifie que l'état ne peut pas mettre sur écoute un conjoint.
Bak, benim ufak bir hapishane sorunum var bu beni pek uygun yapmıyor.
Ecoute, j'ai ce problème avec la justice qui fait que je suis inéligible.
Ah, tatlım, hapishane sana hiçbir şey öğretmedi mi?
Ma chérie, la prison ne t'a rien appris?
Ben bir hapishane hücresinde evlendim, Tanrı aşkına.
Je me suis bien mariée en prison après tout.
Hapishane dosyalarını okuduk.
Nous avons lu son casier.
Belki de o zaman Barlow yapımcılara gidip Curtis'in hapishane geçmişini anlatmakla tehdit etti.
C'est sûrement là que Barlow l'a menacé d'aller voir les producteurs exécutifs pour leur parler de la peine de prison de Curtis.
Hapishane de bile.
Même en prison.
İlişki hapishane değildir ve Jess harika biri.
Être en couple ce n'est pas la prison, et Jess est formidable.
Alo? Burası hapishane!
C'est une prison!
Bir hapishane hücresinde oturan bir torbacı ve pezevengin tekisin.
Vous n'êtes qu'un trafiquant de drogue et un souteneur. Derrière les barreaux.
Hapishane müdürünün söylediğine eminim, buraya geldiğimden beridir ziyaretçi hakkım, telefon hakkım ya da yazışma hakkım yok, kısacası hücre hapsindeyken bir kiralık katili nasıl tutabilirim yüzbaşı?
Je suis sûr que le directeur vous a dit que je n'ai pas eu de visite, d'appels ou de correspondance depuis que je suis ici, alors... comment aurais-je pu engager un tueur à gages depuis l'isolement, - Lieutenant?
Federal bir hapishane.
C'est une prison fédérale.
- Hapishane mi?
- Vous avez dit prison?
Buradaki tek hareketin işbirliği yapmak Carla çünkü hapishane o süslü manikürüne bir numara vuracak.
Votre seule marge de manoeuvre, c'est de coopérer, Carla parce que la prison n'irait vraiment pas à cette superbe manucure.
Armagh'da yerel hapishane.
Une petite tôle à Arnagh.
Biri doğu Fremont'da hapishane aracına saldırmış.
Quelqu'un a attaqué un fourgon de prisonnier sur Fremont Est.
Hapishane yemekleri bile daha güzeldi.
La bouffe en prison est meilleure que ça.
Hapishane kayıtları değildir ama!
Les dossiers de prisons ne le sont pas.
Çocuklar, bize yollanan hapishane kayıtlarında bir şey buldum sanırım.
J'ai trouvé un truc dans les dossiers de la prison qu'on nous a envoyés.
Aslında tam olarak bir kamp değildi. Daha çok hapishane gibiydi. Gözetleme kuleleri ve araştırma ışıkları.
Et ce n'était pas du tout un camp, mais plutôt une prison avec des tours de garde et des projecteurs.
hapishane yada ordu.
L'armée ou la prison.
Fransa hapishane demek, geri dönemem.
La France veut dire la prison, je ne peux pas y retourner.
Sen-meli gerçekten özledim bu hapishane hücresinde.
Votre cellule doit vraiment vous manquer.
Hapishane görmeye ihtiyacım yok.
Je n'ai pas besoin de voir une prison.
Korkaklık'tan ilaç müptelasına geçiş. Üç günlük hapishane.
3 jours dans un espace confiné, c'est exactement ce qu'il me faut.
Beni soyup, turuncu hapishane tulumunu giydireceklerdi ve lezbiyenlere yem edeceklerdi.
Ils allaient de déshabiller et me mettre dans une combinaison orange, et me nourrir pour les lesbiennes.
Hapishane, dam olarakta biliniyor diyor.
Elle dit : " En Angleterre, porridge signifie aussi incarcération,
Yanlis anladin Görüyormusun burasi hapishane hücresi degil
Parce qu'ici... c'est pas une prison.
- Ya hapishane, ya ordu.
La prison ou l'armée.
- Hapishane harika mıydı?
- La prison était bien?
Senin için yolun sonu hapishane.
Votre cul ira en prison.
Bir süre önce kendine Tariq Khalil ismini veren siyahi hapishane militanı ile yaptığın görüşme dikkatimizi çekti de.
On nous a avertis qu'il y a peu, vous avez rencontré un ex-détenu militant noir, Tariq Khalil.
O zaman seni tekrar hapse tıkmalarını sağlayacağım. Bu sefer Hudson'daki hapishaneye de değil. Memleketimdeki bir hapishane olacak.
Je vais faire en sorte que vous retourniez en prison, et non sur l'Hudson, mais quelque part dans mon état où vous pourrez trouver un journal de temps en temps et lire l'histoire de Collis Huntington et la gloire qui aurait pu être... non, qui aurait dû être la vôtre
Peter duruşmaya çıkar ve benim de sonum hapishane olur. Dekker'la anlaşmazlığa düşmüştük.
Peter sera inculpé et je me retrouverai en prison.
- Hapishane.
- prison.
Ve Bebek Yapıcısı'nda olduğu gibi hapishane yetkilileri kaçışı hasıraltı etmek için fazladan mesai yapmışlar.
Comme pour le Taxidermiste, son évasion a été dissimulée.
Burası hapishane de değil.
Ce n'est pas une prison.
Burası bir hapishane değil, bu bir sınav.
C'est pas une prison.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]