Hatalısın Çeviri Fransızca
374 parallel translation
Hatalısın!
Je suis juste, toi, t'es jamais correct!
Sizin aşırı nezaketiniz, Ekselansları, fakat eminim hatalısınız.
Votre Excellence est très aimable, mais je suis sûr que vous vous méprenez.
Sen de benim kadar hatalısın.
C'est autant ma faute que la tienne.
- Hepiniz hatalısınız!
Vous êtes des utopistes!
Hatalısın, Jeff.
Tu as tort, Jeff.
Hatalısın, Jeff.
C'est mal, Jeff.
- Sen hatalısın!
- Et tu auras tort.
- Hatalısın.
- Vous vous trompez.
- Sen hatalısın.
- C'est vous qui vous trompez
- Bu doğru, Lew. Hayır, hatalısın.
- Non, vous vous trompez!
Üzgünüm, hatalısınız.
Excusez-moi, mais vous avez tort.
Asıl sen çok hatalısın.
Tu as tort. Tu as aussi tort qu'il soit possible.
Sen hatalısın!
Vous vous trompez!
Sen hatalısın ve mükemmel değilsin!
Vous êtes imparfait!
"Hatalısın, Fenton" diyebilecek kudrete sahip.
"Vous avez tort, Fenton."
Hatalısınız, genç bayım...
Vous avez tort, jeune homme...
Eğer böyle düşünüyorsan hatalısın...
Vous vous trompez, si vous pensez que...
Geminin felç olmasından kendini suçluyorsun. Hatalısın.
Vous vous en voulez d'avoir bousillé ce vaisseau.
Hatalısın!
Tu as tort!
Hatalısın.
Tu te trompes.
Hatalısın, çünkü kulağından çıkıyor.
Erreur! Elle va sortir de votre oreille!
Hatalısın doktor.
Non, vous avez tort, Doc.
Hatalısın, biliyorsun.
Tu as tort, tu sais.
Eğer bir başkasına aşık olduğumu düşünüyorsan, çok hatalısın.
Si vous me croyez amoureuse d'un autre, vous vous trompez!
Ama ikiniz de, hatalısınız.
Mais tu as mal agi aussi.
Bir konuda hatalısın. Evelyn asla beni senden uzaklaştırmadı.
Mais tu as tort de dire qu'Evelyn m'a détourné de toi.
Sizi temin ederim, hatalısınız.
Je vous assure, vous faites erreur.
- Yine hatalısın.
Autre erreur.
Hatalı duygusal yaklaşımınla çocukların ikisini de kasten idam sehpasına gönderiyorsun, farkında mısın?
Que votre sentimentalisme excessif risque de précipiter vos deux fils vers la mort?
Ne kadar hatalı olduğumu, daha önce anlamamışım.
Je n'avais jamais réalisé à quel pointje me trompais.
Deneylerin yolu, bir yığın hatalı hesaplamanın arasından geçer ve bu yol sık sık hataların ve karanlığın ortasında kaybolur.
Avec toutes ses expériences tordues et dévoyées, ses montagnes de calculs l'ont entraêné vers des univers horribles et ténébreux.
Uğradığım muameleden sonra sıra bendeydi, Tam olarak kafamda netleşmese de. İşin aslını söylemek gerekirse hatalı olan bendim.
C'était à mon tour de le tourmenter en faisant allusion à ce que j'avais vu sans en parler avec précision.
- Haklısın. Harry Mudd, bir insan için bile hatalı.
Harry Mudd est imparfait, même selon la norme humaine.
Bunların sadece bireysel, hatalı davranışlar olduğunu düşünmüştüm.
J'ai cru qu'il ne s'agissait que d'un comportement individuel.
Ya en baştan yanlış ve hatalıydı, ya da ben yanlış ve hatalıydım ve onları hak etmiyordum.
Soit ils avaient été une tromperie depuis le départ, soit c'était moi qui me trompais et n'en étais pas digne.
Bir füze testi sırasında denizaltılarımızın birinden hatalı bir fırlatma yapıldı.
Un missile lancé lors d'un exercice par l'un de nos sous-marins a connu une défaillance.
- Mike, hatalısın.
Mike, tu as tort!
Tanrıların kızgın olduğu doğru ama Godi,... insanları şiddete ve nefrete yönlendirdiği için hatalı.
Les dieux étaient bel et bien en colère, mais Godi s'est fourvoyé - en inspirant la haine et la violence.
Eğer Dr. Mukerjee sınırdan kimseyi kaçırmıyorum diyorsa ofisteki tüm deliller hatalı demektir.
Si le Dr. Mukerjee affirme n'avoir jamais servi de passeur... alors les preuves détenues par le ministère sont fausses.
Hatalı bulduğum bir insana hakaret ederek beni yağlamaya çalışıyorsan... pohpohlanmaya ihtiyacım yok.
Si vous croyez me flatter en insultant quelqu'un que je crois dans l'erreur... sachez que je n'ai pas besoin de ça.
O zaman sen mi hatalıydın?
Elle s'est remariée, elle est heureuse. C'est vous, alors, le monstre?
Hatalısın!
Vous avez tort!
Kendini dağlara hapsederek aydınlığa ulaşacağını düşünmekte hatalıydı.
Il avait eu tort de penser qu'il pouvait atteindre l'épanouissement en s'isolant dans les montagnes.
Sen haklısın ve ben hatalıyım.
J'ai tort, et tu as raison.
Yangın görevlileri yangına Diego Caddesi'nde ikinci kat dairedeki hatalı ısıtıcının neden olduğunu söylediler. Tek ailelik birim sekiz kişi tarafından paylaşılıyordu.
Selon les enquêteurs... l'incendie proviendrait d'un court-circuit... au 242 Viego St... dans un petit deux-pièces... où vivent huit personnes.
Eğer fiş hatalıysa oraya ulaştığımızda tezgahtara anlatırsın.
S'il y a erreur, tu n'auras qu'à l'expliquer à l'employée au guichet.
- Hatalı olmanın acısını azaltır.
- Pour oublier que tu as tort,
Taramalarımıza göre, altuzay alan yayıcılarınız hatalı çalışıyor.
D'après nos détecteurs, vos émetteurs de champ subspatial sont défectueux.
Belki masanın altındaki rezistans hatalı çalışıyordur.
Un problème de chauffage.
- Hatalısın!
- T'as tort!
Öyle ki kocanızla buraya geliyorsunuz, insanlar işlerini bırakıyor görevlerini unutup, aylarca size hizmet ediyor sizi konuşuyor, dedikodunuzu yapıyor kocanızın gut hatalığıyla uğraşıyor sizin isteklerini karşılıyor...
Vous arrivez ici avec votre mari, et ces gens si actifs négligent leur tâche, passent des mois à s'occuper de vous, parler de vous, soigner la goutte de votre mari, satisfaire vos caprices.