Havamda değilim Çeviri Fransızca
953 parallel translation
Olayın iyi tarafını görecek havamda değilim.
Je ne suis pas vraiment d'humeur pour voir ce coté lumineux.
- Haydi dinleyelim şunu. - Havamda değilim.
Pas envie...
- Hiç havamda değilim.
- J'ai pas envie.
Ama nedense kimseyi kovma havamda değilim.
Mais je n'ai envie de virer personne, allez savoir pourquoi.
Dinle yakışıklı, hiç havamda değilim, seninle tartışamam.
Ecoute, Casanova. Je ne suis pas d'humeur à discuter de cela.
Çünkü burada komik şeyler dönüyor, ama hiç gülecek havamda değilim.
Parce que j'ai une drôle d'impression et que je ne suis pas d'humeur à rire.
- Havamda değilim.
- Pas mon genre.
Havamda değilim Franco.
N'insiste pas.
Şuradan sola dön. Pek havamda değilim, biliyorum.
- Et je ne suis pas très divertissante.
Cafcaflı laflar ediyorsun ama pek havamda değilim.
Toi et tes grands mots. Je ne suis pas d'humeur.
Hiç havamda değilim.
Je suis embêté.
Havamda değilim. Bitiğim.
Alors, mon pote, je n'ai pas envie.
Şahsen, geminin sahipleriyle tanışma havamda değilim.
Je ne suis pas d'humeur à rencontrer les propriétaires.
Hiç havamda değilim.
Ça ne me dit pas trop.
Hayır, hiç havamda değilim.
Non, ça ne me dit rien.
Hiç havamda değilim.
Je ne suis pas d'humeur.
Ben pek havamda değilim.
Je n'ai pas faim.
Şu an havamda değilim.
Je suis pas d'humeur.
Havamda değilim.
Je n'ai pas très envie.
Coğrafya havamda değilim.
Je me moque de la géographie.
Havamda değilim, baba.
Je n'ai pas envie.
Üzgünüm. Bu akşam havamda değilim.
Je ne suis pas en forme, ce soir.
İyi birisiniz ama havamda değilim.
Vous êtes un gentil garçon. Mais j'ai pas la tête à ça.
Üzgünüm ama günah çıkarma havamda değilim.
Désolé mais je ne suis pas d'humeur pour me confesser.
Onlara doğru yeterince nefes alıp verdin ve ben de havamda değilim.
Souffle dessus un peu fort et je me mets en grève
Havamda değilim.
- J'ai pas envie.
Bu gece, havamda değilim, ama beni takip eden olursa, onu öldürürüm.
Ce soir, je ne suis pas d'humeur, mais si quelqu'un me suit, je le tue.
Hiç havamda değilim zaten.
Je ne suis pas en forme.
- Lütfen. Pek piknik havamda değilim şu aralar.
Et bien, Je ne suis pas d'humeur à pique-niquer pour l'instant.
Bebeğim, hiç havamda değilim.
Mon chou, je ne suis pas d'humeur.
Kes şunu. Hiç havamda değilim!
Je n'ai pas envie de jouer!
Hiç havamda değilim.
Vous n'êtes pas d'humeur?
Korkarım bu gece havamda değilim.
J'ai peur de ne pas être d'humeur adéquate.
Bu gece... pek havamda değilim.
Je ne serais pas un compagnon agréable.
Havamda değilim.
Je suis pas d'humeur.
Söylemek zorundayım, bunun için havamda değilim.
Je dois vous avouer que cette affaire me dépasse complètement.
Çıkar mısın? Boş spekülasyonlar için havamda değilim.
Je ne suis pas d'humeur à supporter vos élucubrations.
Bu gece havamda değilim.
Je n'ai pas envie de sortir ce soir.
Sigortayı tartışmak için havamda değilim.
Je n'ai pas envie de parler assurances.
Elf'ler ve periler düşman kuzenlerdir. Gösterileri için pek havamda değilim.
Les elfes et les fées s'entendent mal, et leurs tours ne m'emballent pas.
Martin, havamda değilim.
Martin, j'ai pas envie.
Bu şekilde düşünmen çok kötü, çünkü hiç havamda değilim.
Tu as mal choisi ton jour pour me provoquer.
Pek havamda değilim.
Je ne suis pas d'humeur.
Unut bunu Rahip. Havamda değilim.
Pas question, mon révérend.
Havamda değilim.
Suis pas d'humeur.
Şakayı bırakın, hiç havamda değilim. İyi günler general.
Je ne suis pas d'humeur à plaisanter.
Ama yürüme havamda değlim, yemek havamda da değilim.
Je n'ai aucune envie de marcher ni de manger.
Hiç havamda değilim.
Je n'ai pas envie.
Şimdi havamda değilim.
Pour l'instant, non.
- Hiç havamda değilim.
Je n'ai plus envie de jouer.
Havamda değilim.
Je ne suis pas d'humeur.