English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ H ] / Heba

Heba Çeviri Fransızca

787 parallel translation
Bitmesine bir dakika kaldı ve sen son şansımızı heba ettin!
Une seule minute à jouer et tu as gâché notre dernière chance!
Mutluluğunu heba edeceksek, Jean'in hayatını kurtarmanın ne anlamı kalır ki?
À quoi bon lui sauver la vie, si nous sacrifions son bonheur?
Kendini böyle gece gündüz heba etmek zorunda mısın?
Faut-il que tu t'épuises ainsi jour et nuit?
Uzun süre bekleyip de hayatını heba etme.
N'attends pas trop dans la vie.
İyi araziyi kurumuş ağaçla heba edemezsin.
Ne rien gâcher avec des choses inutiles.
Tüm zamanımızı ucuz bir ilişki yüzünden heba ettin. Aileyi serbest bırakın, baştan başlayacağız
Relâchez la famille et repartez de zéro, avant que Berlin ne nous tombe dessus!
Sadece iki atışı heba ettim.
J'ai gaspillé que deux cartouches.
Sonra da heba olup gidecek.
Et puis, ce serait du gâchis.
Bu kadar çok iyi paranın başkalarının cebinde heba olması yazıkmış gibi geliyordu.
C'était dommage de laisser cet argent se perdre dans les poches des autres.
Çoğu insan bir barınak bulma derdinde iken kaynaklar Enright Evi olarak bilinen hilkat garibesini dikmek için heba ediliyor.
Une Petite Voix Quand tant d'Américains sont à la rue, une fortune est dépensée pour construire une monstruosité, la Enright House.
Ama yıllarınız The Banner tarafından harcanıp, heba edildi.
Mais la campagne vous a volé des années de votre vie.
Kendilerini heba ediyorlar.
C'est du suicide.
Tam bir buçuk günü heba ettiniz.
D'autres morts? Pas question!
Milyonlarca dolar yanlış bir alarm için heba oldu!
Des millions de dollars pour une fausse alerte.
Romenleri uyarmayı reddettiler binlerce ölü milyonlarca galon kıymetli petrol ve gaz heba oldu... Sırf Kaltenbrunner ve von Richter herhangi bir şeyin gerçek olabileceğini... kabul edemiyor diye.
Refuser de prévenir les Roumains des milliers de morts des millions de litres de pétrole et de gaz perdus parce qu'ils n'admettent pas que quelque chose soit vrai!
Etkisini burada heba etmesini istemiyorum.
Je ne veux pas gâcher son effet.
Neden hayatını bir köle için heba ediyorsun?
Pourquoi devrais-tu risquer ta vie pour un esclave?
Artık tek bir gün, bir gece, bir saatimizi bile heba edemem.
Ne perdons pas un seul jour, une seule nuit, une seule heure.
Niye emekli maaşını heba edesin ki?
Pourquoi risquer ta retraite?
Kadın sezgilerine dayanan ipuçlarının peşinde kaç yılımı heba ettiğimi anlatamam.
J'ai perdu des années à suivre des pistes fondées sur l'intuition féminine.
Ama bak, o avantajları nasıl heba etmişsin.
Et qu'en avez-vous fait?
Ve sen de onu heba edersen, hiç yaşamamış gibi olacak.
Si tu fous ça en l'air, c'est comme s'il n'avait jamais existé!
Hayatımızı bir hiç uğruna heba edemeyiz.
Ne gâchons pas des vies pour rien.
Tükenmiş, heba olmuşsun.
T'as vraiment pas l'air en forme. Vraiment crevé.
Üstün beyinlerin heba olması şerefine de vergi muafiyeti çıkarsanıza senatör.
Le surmenage d'un cerveau de valeur, ça mérite l'exemption?
Ömrün boyunca yaptıklarını heba etme.
Où est votre logique?
Bütün meyveler heba olmuş. Hiç sağlam Hindistan cevizi kalmamış.
Il ne reste même plus un fruit intact.
Böyle heba edilmen çok yazık.
Gâcher votre vie ainsi...
Bu dağ başındaki kontrol noktasında güzelim ömrümüzü heba ediyoruz.
C'est pas une vie d'être coincé dans un coin perdu.
Bir yazarın enerjisini içkiyle, kavgayla heba etmesi hiç hoşuma gitmiyor. - Sizin gibi yetenekli biri...
Voir un talent comme le vôtre gâcher son énergie dans la débauche.
Siz İtalyanlar böyle düşünüyorsunuz, ve biz de en değerli adamlarımızı burada heba etmeye mecbur kalıyoruz.
Ce genre de sentiment nous oblige à gaspiller des soldats en Italie.
3 gün 2 geceyi heba ediyoruz.
On perd trois jours et deux nuits.
Edna, artık çalışıp didinmek zorunda kalmayacağız. Burada tıkılıp kalmayacağız ve ömrümüzü heba etmeyeceğiz.
On n'aurait plus besoin de lutter, ou d'être ici à perdre notre temps.
Artık yeteneğimi küçük işlerle heba etmemem gerektiğini düşünüyorum.
Je suis censé ne pas gaspiller mon talent sur de petites choses.
Şakalarını bizim üzerimizde heba etme.
Gardez pour vous vos insolences.
Analık görevini yapmış olaydın... zavallı bir kızcağızın çiçeklerini heba edip parasını ödemeden kaçmazdı.
Eh bien, si vous l'auriez mieux dressé... il se barrerait pas sans payer mes fleurs qu'il a bousillées.
Ayrılıyorum sizlerden. Ama bunu bilmesinler yoksa düğünü iptal ederler ve her şey heba olur.
Je meurs mais que personne ne sache sinon on remettra encore et tout sera foutu.
Neden hayatını heba etmek için ısrar ediyorsun?
Sors ton sabre! Tu tiens à te battre? Pourquoi risquer ta vie?
Bu adam Mundt için kendi hayatını heba etmiş demokratik cumhuriyetimizin en ihtiyatlı savunucularından biridir.
Car Mundt, maintenant, risque sa vie. Un des défenseurs les plus vigilants de notre République démocratique.
Kendi canını kurtarabilmek için, tüm gezegeni heba ettin.
Vous avez détruit toute la planète pour sauver votre peau. Vous êtes fou!
Tüm mallarımı fakirleri doyurmak için heba etsem ve bedenimi yanması için versem, eğer merhametsizsem bu bana hiçbir şey kazandırmaz.
L'amour est patience, miséricorde. L'amour n'envie pas, ne se vante pas.
Onaltı tane filmimiz heba oldu.
Seize films foutus en l'air.
Her şeyi kendin başardın ama sana fırsat yaratmak için kendimi heba ettim.
Oui, je sais qui tu es, et ce que tu as fait de toi. Mais je me suis crevé le cul pour gagner l'argent, et te donner ta chance!
Kübalılar yeteneklerini zamana uymaya çalışarak heba ediyorlar.
Et ils ont toujours besoin de quelqu'un qui pense pour eux.
Bu enerji ve öfke potansiyeli, basit bir kan davasında... heba edilemeyecek denli önemli.
Ne gaspille pas ce trésor pour une vendetta de famille.
Diyelim ki ben A'yı seçtim, ancak oranı az olmasına rağmen B doğru çıktı. Bu durumda hayatımı heba etmiş olacağım.
Admettons que j'aie parlé pour l'hypothèse A, et que l'hypothèse B se vérifie, malgré ses 10 % de chance, alors j'ai absolument perdu ma vie.
Ona sırtımdaki gömleği veririm... ama bunun anlamı, bu kasabanın heba olmasına izin vereceğim demek olmuyor.
Je lui donnerais ma chemise! Mais je vais pas tout laisser faire!
Seni anlamıyorum. Zamanını ve o kutsal suyu gümüş arayarak heba etmeni anlamıyorum.
Je comprends pas pourquoi tu perds ton temps et ton eau bénite pour ça.
Bunun heba olmasını istemiyoruz.
Et nous ne voulons pas voir ça.
Koskoca iki gün boşa gitti, heba oldu!
Deux jours gâchés.
Gün ışığını heba ediyoruz!
On brûle la lumière du jour.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]