Hunan Çeviri Fransızca
44 parallel translation
Bugün Tungting Gölü ve Hunan Nehirlerinde boy göstermek için gezmeye başlayacağız.
Nous allons montrer le drapeau sur le lac et les rivières du Hunan.
Hunan bölgesinden bir rahip.
Humble prêtre de la province de Hunan.
Hunan'dan bir rahip.
Prêtre à Hunan.
Hunan mı?
De Hunan?
Sevmedin mi yoksa?
Tu n'as pas aimé dîner chez Hymie's Hunan?
Hunan da. Tabelacı, tabelayı berbat etmiş.
- Il y a une faute sur l'enseigne.
"The Hunan Wok" yazacağına, "The Human Wok" yazmış.
Ils ont écrit "Le Wok de Carton", au lieu du "Wok de Canton".
Hayır, sadece aksanınızdan... dolayı merak ettim, Hunan'dan mı geliyorsunuz?
Non rien, je veux juste savoir... A votre accent, vous semblez venir de Hunan?
Bende Hunan'lıyım Hangi bölgedensin?
Je viens aussi de Hunan De quel coin êtes vous?
Bu arada Hunan halkı olarak küçümsemeyiz kendimizi
Au fait, nous, les gens de Hunan, nous ne pouvons pas être méprisés
Bu yüzden Hunan'lılar arasındaki zeki kişisin
Tu es si intelligent parmi les gens de Hunan
Bu beyler hunan dan saygın insanlardır.
Ces messieurs sont des médecins de Hunan.
Benim ailem Hunan Eyaletindendir.
Ma famille vient de la province de Hunan.
Hunan Balkonu'na gidicez.
On va chez Hu-Nan.
Elena. Hudson'ın oradaki Hunan Pan'ı biliyor musun?
Tu connais le Hunan Pan, rue Hudson?
Öykü, 1980'lerin başlarında... Çin'in Hunan eyaletinin batısındaki, dağlık bir bölgede geçer.
L'histoire se déroule au début des années 80, dans la zone montagneuse de l'Ouest de la province de Hunan en Chine.
Hunan Moonan'dan her gün 57 menü almanın can sıkıcı olduğunu sanırdım.
Et moi qui pestais contre les 57 tracts quotidiens de la Pagode D'or.
SHALOM HUNAN Çin Lokantası
SHALOM HUNAN Restaurant Chinois
Hunan Palace'ta bir keresinde bayılmıştım.
Je me suis évanouie au Hunan Palace un jour.
Çin lokantasının mutfağını dikizlediğimde olduğum gibi oldum.
C'est comme quand j'ai jeté un oeil dans la cuisine chez Hunan Imperial.
Mutfak için yorgunsan Hunan Kitchen'ı, çıkmak için yorgunsan Robert'ı ara.
Trop fatiguée pour sortir et trouver un mec, j'appelle Robert.
Hunan Sarayı'nda cuma geceleri Çin yemeği. Umarım hazırsın buna.
dîner chinois le vendredi au Hunan Palace.
Beijing, Guangdong, Hunan?
Hunan?
Guang Dong'da seramikler, Hunan'dan ipekler.
- Des achats. Des céramiques de Guangdong, de la soie de Hunan.
Hunan Bölgesi mi?
La province d'Hunan?
Görünüşe göre bu şey, Çin'in Hunan Bölgesine olan gezisinden dönen, Newberg'in evdeki misafirinden kaynaklanmış. Çin mi?
Que tout aurait commencé avec un des invités de Mme Newberg, suite à son récent voyage à Hunan, en Chine.
Ne istiyorsun? Elimizde Hunan Bahçesi, Hunan Sarayı var.
On a le Jardin du Hunan, le Palais du Hunan...
Ailemizin Hunan'lı olduğunu biliyor musun?
Tu sais que notre famille vient du Hunan, non?
Önceden bir adam tanırdım, Hunan Bölgesi'nin dışında çalışırdı.
J'ai connu un homme qui travaillait dans la province de Hunan.
Hunan'a müfettişler gönderdim. Tek bulabildiğimiz adamın bir dolandırıcı olduğu.
D'après mon envoyé du Hunan, ce n'était qu'un escroc qui mystifiait les gens.
Gelmek zorunda değilsin. Yine de buraya gelirsen çabucak Hunan Palace'a uğrayıp bana Lo Mein ve bir Szechuan biftek alabilirsin.
Quoi que, si tu viens, peut-être que tu pourrais faire un détour par le Hunan Palace et prendre du Lo mein et un szechuan au bœuf.
Evet. Hunan Palace'ın artıklarıyla çalışıyor.
Elle roule à l'huile de friture du Hunan Palace.
Hunan.
Eurêka.
- Hunan'dan mısın?
Tu es de Hunan?
Ben de Hunanlıyım.
Je suis du Hunan aussi.
- Hunan. - Siz?
- Dongguan, et vous?
Çin'in Hunan Eyaleti'ne gidiyorduk.
On allait vers la province Hunan en Chine.
Yıllar önce, Çin'in Hunan eyaletindeki bir köy yok edilmiş, her erkek, kadın ve çocuk.
Il y a des années, dans un village de la province de Hunan en Chine.
Phylicia. Övünmek istemem ama Hunan Sarayı'nın sahibinden şiirlerimi menülerinin arkasına yazmak için teklif aldım yani parmaklarımın başı bağlı.
Je ne veux pas me vanter mais le propriétaire du Hunan Palace est venu me trouver pour savoir si j'étais d'accord pour imprimer mon poème au dos de ses menus, alors on croise les doigts.
Ailem Hunan eyaletinde, diğer kasaba halkıyla birlikte öldürüldü.
Mes parents ont été tués dans la vallée Hunan, avec tous ceux de leur village.
Hunan eyaletinde ölen insanlar kasaba halkı değildi.
Les personnes mortes dans la province de Hunan, ce n'était pas des villageois.
Hunan mı?
Hunan?
Ayrıca Aman Tanrım Hunan Ejderhası var.
Le Dragon du Hunan.