Ileri Çeviri Fransızca
10,927 parallel translation
Ne ileri bir teknoloji.
Quelle technologie de pointe.
Hangi ileri ameliyatları sunuyoruz?
Quelles opérations chirurgicales proposons-nous?
Kaçabildiğimizden fazlasını ileri göremeyiz.
Nous ne pouvons pas le prévoir, ni y échapper.
Evet, o ileri bakıyordu.
Elle regardait droit devant elle.
Zaman göstergesi bir ileri bir geri gidip geliyor.
L'horodateur continue de sauter d'avant en arrière.
Sanki biri zamanı kontrol ediyormuş gibi görüntü ileri geri gidip geliyordu.
L'enregistrement. Il n'a cessé d'avancer et de reculer comme si quelqu'un manipulait le temps.
New York'tayken fazla ileri gitmiş olabilirsin.
Tu as dû aller trop loin trop vite à New York.
Kral'ın askerlerinin tümü ileri karakollar da dahil olmak üzere 3500 kişiyi aşmaz.
qui n'excède pas les 3 500 hommes. "
Kötü bir bahane ileri süreceğine hiç konuşma daha iyi.
C'est mieux de n'offrir aucune excuse plutôt qu'une mauvaise.
O kadar ileri gitmek istemem.
Je n'irai pas jusque là.
Bildiğiniz üzere, cesedi ileri gelen birinin mezarına gömüldü.
Comme tu le sais, son cadavre a été mis dans la tombe d'un aîné.
0 halde. Avery inaniyor ki siber zorba dehamiz. tüm bu sosyal medya konusmalarinı ileri itiyor.
Donc, Avery pense que notre cyber persécuteur fait parti de toutes ces conversations dans les réseaux sociaux poussant encore plus vers l'avant et encourageant les gens à se manifester.
Böyle bir hayvan daima ileri doğru hareket eder.
Un animal comme ça... il veut toujours aller de l'avant.
Sol, sağ, ileri.
Je dirais à gauche, à droite, et puis droit devant.
Ne ileri gidebiliyorsun ne de geri.
Vous ne pouvez pas avancer. Ni reculer.
- Gerçekten bu kadar ileri gideceğini düşünmemiştim.
Je ne le pensais vraiment pas capable de ça.
Ama bir süredir ileri bir adım atmak istediğimi biliyorum.
Mais je connais depuis un certain temps que je voulais prendre la prochaine étape.
Yalnızsın, ve işlerin ileri gitmesine üzgünüm ama aramızdaki her şey bitti.
Tu es seul, et je suis navrée que les choses soient allés si loin, mais c'est fini entre nous.
" Aşağılık Courtney'den sadece üstünkörü bahsedebilirdiniz, ama yok, siz çok ileri gidip Kurt'ü
"Vous auriez pu seulement la mentionner, " mais vous êtes allés jusqu'à la montrer embrassant Kurt. Beurk.
Bağımsızlık Savaşı sırasında, Amerikalılar, İngilizleri Red Hook'tan ileri sokmadılar.
Pendant la guerre d'indépendance, les Américains cantonnaient vous autres les British ici à Red Hook.
6600 cc V8 turbo-dizel, altı ileri vites şanzıman.
6.6 litres V8 turbo-diesel six cylindres.
Böyle bir hayvan daime ileri doğru hareket eder.
Un animal comme ça... est toujours en avance.
Pilates'ten ileri seviye siroz alınabiliyorsa.
Si tu attrapes une cirrhose avec le Pilates.
O zaman artık ileri sürün ve rehabilite olun.
Bon, et bien... Roulez et réinsérez-vous.
Bir de "temel" demişler, bildiğin "ileri" bir ders.
Bases, tu parles! C'est de l'avancé.
Sadece senin anlayabileceğin ileri üçkağıt teknikleri mi öğrettin?
Vous avez enseigné quelques techniques avancées que vous seul pouvez saisir?
Ablam için yaptığım araştırma sırasında ileri seviye transkraniyal doğrudan akımla uyarma ile ilgili inanılmaz makalelere ulaştım.
Les recherches que j'ai faites pour ma soeur m'ont conduit à d'incroyables documents sur d'intenses stimulations électriques transcraniennes.
Kızınca ileri geri konuşuyorum. Sonra da aptalca şeyler söylüyorum.
Parfois, quand on est en colère, on exagère, on dit des bêtises.
Rotayı 175'e çevirin ve tam yol ileri verin.
Alignez la trajectoire à 1-7-5, moteurs à pleine puissance avant-toute.
Serdümen, 15 derece iskelede viya. makineler ağır yol ileri.
Barreur, 15 ° gauche. Tous les moteurs en avant au deux-tiers.
Makineler pek ağır yol ileri, sürat 4 mil.
Tout les moteurs en avant, un tiers, quatre nœuds.
Pek ağır yol ileri.
En avant doucement.
Köprü üstü, tam yol ileri.
Passerelle, devant, flanc 3.
Peki bu çocukların inanmasını sağlamak için ne kadar ileri gidecek?
Jusqu'où iront-ils pour que ces enfants y croient?
Lakabı Tank'tır. Aynen tank gibi geri geri gitmeden yalnızca ileri gider!
On l'appelle "le tank", quand il gravit un sommet, il ne met jamais la marche arrière!
Kaptan, size bakıyorum da hep ileri doğru gidiyorsunuz.
Capitaine... Quand je vous vois, j'ai l'impression que vous êtes toujours à courir devant.
Asya'da 14 zirveye çıkan ilk kişi olmak harika tabii ama sadece ileri bakmayın, keyif almaya da bakın.
C'est vraiment génial d'être le premier de toute l'Asie à faire les 14 sommets. Mais regardez autour de vous. Prenez donc du plaisir.
Yani Scott'un abisiyle evliydi, Scott ona hep cazip geliyordu ama ileri gidecek fırsatı hiç olmamıştı.
Elle était mariée au frère de Scott. Elle était toujours attirée par Scott, sans pouvoir se lancer.
Adamın işleri son derece ileri seviye.
Son travail est si avancé.
O kadar ileri gitmezdim.
Je n'irais pas si loin.
Bence biraz ileri gidiyorsun.
Je pense que vous allez un peu vite en besogne.
Olay daha ileri giderse, araya girmemiz gerekebilir. Katya, belki de Alex haklıdır.
Si ça va trop loin.... vous devrez intervenir.
Seni zamanda ileri göndermek, pek de imkansız görünmüyor.
Te renvoyer chez toi n'est pas l'aspect le plus impossible à faire.
Zamanda ileri mi gidecek?
Dans le futur?
Komutan, zamanda ileri gitmek üzerine yıllarca çalıştı.
Le commandant a passé des années à essayer de faire avancer le voyage.
Yavaşça ileri oynat.
Lance la doucement.
O kadar ileri gitmek istememiştim.
Je ne voulais pas aller si loin.
İleri gitme, Felix.
N'aborde pas ce sujet, Felix.
PES ETMEK ARASINDA İLERİ GERİ GİDİYORUM.
ENTRE PROFITER DE MA POSITION OU ABANDONNER.
İleri doğru yürüyorum.
J'avançais.
İleri daha da zorlaştırıyorsun, Katya.
Tu rends les choses plus difficiles, Katya.