English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ I ] / Imagine

Imagine Çeviri Fransızca

21,151 parallel translation
Kahvaltıyı yanlız yapacağım o zaman.
J'imagine que je vais manger mon petit déjeuner tout seul alors...
# Düşünsene salacağımız merak hissini #
♪ Imagine l'émerveillement qu'on va inspiré ♪
Glenn'le Abraham de şanslıydı herhâlde.
J'imagine que Glenn et Abraham aussi, ils ont eu du pot?
Carol, şiddete ve savaşmaya uzak olduğunu tahmin ediyorum.
Carol, j'imagine que la violence, les combats, tu n'y as pas pris part.
Ya çıkarırlarsa seni... Ya da meşgulsen?
Imagine que tu sois libérée... ou occupée.
Sanırım sonunda her şey düzene girmişti ve nihayet Brick'in bir arkadaşı olmuştu.
J'imagine que c'est dans l'ordre des choses, et c'était cool que Brick se soit finalement fait un ami.
Yüz yüze ne tepki verir bilmiyorum.
Je n'imagine pas sa réaction en personne.
Son zamanlarda ben çok düşünüyordum.
J'imagine que... J'y pense très souvent en ce moment.
Başka bir dünyadan mesaj atamam sana galiba.
J'imagine qu'on ne peut pas s'envoyer de message d'une Terre à l'autre.
Ne kadar zor olduğunu düşünemiyorum.
J'imagine pas à quel point ça a dû être difficile.
Dinle, şimdi o tuvalete gideceksin ve babana düşündüğü kişi olmadığını göstereceksin.
Ecoute, tu vas ouvrir la porte de ces toilettes et montrer à ton père que t'es pas le raté qu'il s'imagine.
Sonuçta ben bir iskeletim. Vücudum da evim.
J'imagine simplement que mon squelette, c'est moi, et que mon corps, c'est ma maison.
Sanırım eski hâline döndürmem lazım o zaman.
J'imagine que je vais... faire machine arrière.
Yani kapattıklarını varsayıyorum ben çoktan kapatmıştım çünkü.
Enfin... j'imagine qu'ils ont raccroché. J'avais raccroché.
Seyircilere... Chuff'tan daha çekici gelecek başka biri gelmiyor aklıma.
Je n'imagine pas quelqu'un qui séduirait plus le public que Chuff.
Richard, sanırım sen bayan arkadaşını getirirsin.
Richard, j'imagine que tu viendras avec... ton amie féminine.
Benim için de sanırım.
Pour vous. À mes dépens, j'imagine.
Tek düşündüğüm, her gün bana Bayan Clara sonunda doğru kararı verdi mi diye soran çalışanlar, boyacılar ve aile üyeleri. Hepsi ay sonunda daha iyi durumda olabilir, hepsi bu.
J'imagine le nombre d'ouvriers, de maçons, toutes ces familles, qui s'inquiètent chaque jour de savoir si madame Clara s'est enfin décidée, et si leur sort va s'améliorer à la fin du mois.
En iyi arkadaşınla evlenmenin yararı sanırım.
L'avantage d'épouser son meilleur ami, j'imagine.
Ofisinden az önce ayrıldık. Şimdiye dek ameliyatına başlamıştır.
On vient de sortir de son bureau, alors j'imagine qu'il doit être en chemin pour opérer en ce moment.
Herkesin çıplak olduğunu düşünmeye ne dersin?
Pourquoi tu n'essayes pas le, j'imagine tout le monde tout nu?
Gerçek aşkımız tıp sanırım.
J'imagine que notre véritable amour c'est la médecine.
İlerleme kaydettik sanırım.
J'imagine que tu peux appeler ça du progrès.
- Sanırım öyle.
J'imagine.
Alavere dalavere yok ama sanırım aynı uyku tulumunda çıplak olabiliyorsak bir çadırı da paylaşabiliriz.
Pas de galipettes. mais j'imagine que si on peut se retrouver nu dans le même sac de couchage, on peut partager une tente.
- Hile hurda olmadığını düşünüyorum.
J'imagine que c'est pas une histoire drôle? Allez.
Açıkçası artık kimseyi umursayabileceğimi sanmıyorum.
Honnêtement, je n'imagine même pas me soucier de quelqu'un à nouveau.
Sanırım tüm öfkemle ateşin yanına çökmeliyim.
J'imagine que je n'ai qu'à me blotir près du feu avec toute ma rage.
Sanırım senden kaçıyordum herhalde.
Je crois... J'imagine que j'ai genre essayé de t'éviter.
- Terfi almadığımı kabul ediyorum.
Le résultat est unanime. Je ne suis pas promu, j'imagine.
Sanırım benim gözümdeki değerini bilmiyorsun.
J'imagine que tu crois ne pas savoir à quoi t'en tenir avec moi.
Sırf kendini düşündüğün bir gün nasıl bir şeydir?
Imagine, une journée entière à soi.
Paylaşmazsın herhalde.
J'imagine que tu ne comptes pas partager.
Bir süre sonra çok canım yanacak, ama şimdilik iyiyim.
J'imagine que je vais douiller, mais là, franchement, ça va.
Evet. Sanırım onlardan da biraz olur.
J'imagine que ce sera un peu comme ça.
İyi o zaman.
C'est cool, j'imagine.
O zaman sanırım onlar havalanmadan onları vurmamız gerekiyor.
J'imagine qu'on doit les avoir avant qu'ils décollent.
Sanırım sende zaten var.
En voilà une pour toi et j'imagine que tu en as déjà une.
Eğer babasıyla yemek yiyerek Candace'i cezalandıracağını düşünüyorsan birde bu akşam hamile kalmayı başarırsan neler olacağını bir düşün!
Si tu crois punir Candace en dinant avec son père, imagine juste comment elle se sentirait si tu arrivais à tomber enceinte ce soir!
Tamam, fark ettim ki toplantılara gelmeye devam etmem sanırım seni rahatsız ediyor.
J'ai remarqué que tu n'es pas venu aux réunions, et j'imagine que c'est parce que ma présence te gênait.
Sanırım küçük bir parçam çok sevindi, ama büyük parçam bilir ki, Theo görünür, sorunlar gelmeye başlar.
J'imagine qu'une petite partie de moi et contente, mais la majorité sait que lorsque Théo débarque, les ennuis suivent.
Arabayla o kadar yolu bakmak ve küçümsemek için gelmişler.
Imagine faire tout ce chemin sur un chariot juste pour rester bouche bée.
Sanırım paralarına ihtiyacı var.
J'imagine à quel point il a besoin de leur argent.
Sanırım bekletilmeye alışık değilsin.
J'imagine que tu n'es pas habitué à être servi.
- Sanki Alma, seni görmek istiyormuş gibi düşün.
Imagine Alma, suppliant de te voir.
Sanırım bazıları beni özleyecektir.
J'imagine que je vais manquer à certains d'entre eux
Ama sen hayal görmediğine eminsin...
Êtes-vous sûre de ne pas l'avoir juste imaginé?
Hep olabileceğini bildiğim kahraman oldun sen.
Tu es devenu le héros que j'avais toujours imaginé.
- Hız 9. Beni düşündüğümden daha da hızlı yaptı. Boyutları aşacak kadar, başka evrenlere başka dünyalara gidecek kadar hızlı oldum.
Ça m'a rendu encore plus rapide que je l'avais imaginé, assez rapide pour briser la barrière dimensionnelle assez rapide pour courir dans d'autres univers, d'autres Terres.
- Sanırım.
J'imagine.
Hayalimde olan böylesi değildi ama önemli olan, benim senden sıcak olmam ve ten teması sana verebileceğim ufak vücut ısısını aktarmanın en hızlı yolu.
Ce n'est pas comme ça que je l'avais imaginé, mais le fait est que je suis plus chaud que toi, et le contact peau contre peau est le moyen le plus rapide de transférer le peu de chaleur de mon corps vers toi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]